Realite ve ufuktaki hayal
Selim FERAT yazdı —
- Ufuktaki hayal, Kürdistan bilinci, örgütlülüğü; Kürdistan’da yaşayanların özgürlüğü, kendi yaşamları konusunda karar sahibi olmaları değil miydi? Şimdiki realitenin kanadına yüklü ufuktaki hayal tablosu da bu…
-I-
Gelinen noktada, realite gündemde.
Bu da bir süreç.
Ne kadar devam edeceği bilinmeyen, yeni süreçlere açılacak tarihi bir kapı olarak görülmeli.
Reel politikanın pratiğe yansımasıyla birlikte, ufuktaki hayallere giden yol daha da berraklaşıyor.
Şimdilik gelinen noktada, bir grup gerillanın bu hafta sonuna kadar, Güney Kürdistan’da silahları bırakacağına dair planlama var.
Gözlemciler alanda olacak.
Bir gözlemci de Türkiye olacak.
Bu sembolik "son“ silahlı törenin Soran bölgesinde olması, tesadüfi değil.
Belki de garantisi yüksek önlemlerin alınacağı bölge, şimdilik Süleymaniye ekseni.
100’e yakın akreditasyon yapan gazetecilerden bazılarının katılacağı törenin tarihi bir adım olduğunun altını çizmek istiyorum.
Kürdistan cephesinden atılacak her adım, tarihe geçecek nitelikte.
Bu adımlar Kürdistan ufkuna açılacak ve bundan dolayı da:
Bu sembolik adım görüntülenecek.
Ve muhtemelen dünya basınına yansıyacak.
Sonrasında neler olacağını birlikte gözlemleyeceğiz.
Realitenin dümeni iki gücün elinde;
Biri Kürdistan’da 40 yıllık silahlı mücadelenin öncüleri;
Diğeri ise, 100 yılı aşkın Kürdistan’ı işgal eden Türkiye’nin aktüel iktidarı.
-II-
Neler olacağı konusunda merak edenleri, pozitivizm hanesine yüklüyorum.
İtirazım yok, toplumsal laboratuvarı izlemek için sabırlı bir bekleyiş içerisinde olmaları, hiç de yadırganacak sosyal bir duruş değil.
Kendilerini sorumlu hissediyor, bekliyor, soruyor, cevap arıyor;
Bizim emeğimiz, bizim mücadelemiz, yürüyüşün yönünü bilmek ve karar sahibi olmak istiyoruz diyorlar.
Başka türlü olsaydı, ufku karartıcı bir tünele işaret eder;
Kürdistan hikayesine ters düşer, bundan bir Kürdistan şiiri, masalı çıkmazdı.
-III-
Bekleniyordu:
"Teslimiyet“;
Davalarına ihanet ettiler diyeceklerdi.
Öyle de oldu.
Daha öncesinde tanık olduğum ve devam eden itirazlara göz atıyorum.
Silahlı mücedeleye karşı olanlar, silah bırakılmasından şikayetçi.
Gerilla mücadelesine karşı duranlar, gerillanın sivil topluma geri dönüşüne karşı duruyorlar.
Kürtçe isim kullanan internet sayfalarında inanılmaz bir yükseliş var.
Bu sayfaların arka planında, azmettiren gizli güçlerin olduğunu tahmin etmek, işten değil.
Devlet güdümünde, "dönek“ dünyadan adamlara ihale edilen manipülasyonlar yoluyla, karartılmak istenen bir Kürdistan atmosferi var.
Tahminlerin, hipotezlerin, varolacaklara dair yüksek sayıda görüşün gündemde olduğu bir süreçten geçtiğimiz düşünülürse, her provokatif "haber“in taraf bulacağından hareket edenlerin aktif olmaları da doğal.
Ancak gerilla öncülerinin beyanlarında, hangi adımları atacaklarını, nereye varmak istediklerini açıkça beyan ediyorlar.
Ufuktaki hayal, Kürdistan bilinci, örgütlülüğü;
Kürdistan’da yaşayanların özgürlüğü, kendi yaşamları konusunda karar sahibi olmaları değil miydi?
Şimdiki realitenin kanadına yüklü ufuktaki hayal tablosu da bu…
