Sanat yolculuğu
Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —
- Kentler vardır tarihi dokusuyla, mimarisiyle, yollarıyla, çarşılarıyla güzeldir. Sanatsal ruhla yaratılmıştır. Bazı kentler ise içinde yaşayanlarıyla güzeldir. Bir de “sanat sokakları” vardır. O sokaktaki her şey sanata ve sanatçıya ayrılmıştır. Bizde niye öyle değil?
- Ortak hayaller için neden birlikte sanat yolculuğuna çıkılmasın ki? Halkların sanatı neden birlikte yapılmasın ki? Toroslar ve Canikler birbirine sevgiyle bakan dağlardır; Ararat’ın iki yakası bir araya gelmek için yüz yıldır hasretle bekliyor.
Ayrılıkları veya kavuşmaları anlatır yollar ve yolculuklar. Sanat yolculuğunda ayrılmak ya da kavuşmak değil, her daim hakikatle yürümek vardır.
Yollar ve yolculuklar
Yollar ve yolculuklar türlü türlüdür:
Gökkuşağının altından geçen yolda yürekte saklı dilekler yürür hızlı hızlı.
Evliyanın yolu ve yolculuğu ulvidir; oturduğu yerde dünyayı gezebilir.
Karanlık yollar vardır, tuzaklıdır; karanlık yolcular vardır, birlikte yürünmez.
Yolculukta ayan olur herkesin rengi. Yolun rengini alanlar ya da yola rengini verenler vardır. Renksiz olandan korkulur!
Dağlardaki yolculukların rengi bazen beyaz, bazen yeşildir; kızıl bir heyecan ve mavi düşlerdir yürüyen. Dağ yolculuğunda tüm fazlalıklarından arınır insan, her yolculuğun sonunda yeniden doğmuş gibi olur. Sanat yolculuğu tam olarak böyledir; her sanat eseri bir ömre bedeldir ve bu yolculuğun sonu yoktur.
Bir sanat sokağını bile…
Kentler vardır tarihi dokusuyla, mimarisiyle, yollarıyla, çarşılarıyla güzeldir. Sanatsal ruhla yaratılmıştır. Bazı kentler ise içinde yaşayanlarıyla güzeldir. Bir de “sanat sokakları” vardır. O sokaktaki her şey sanata ve sanatçıya ayrılmıştır. Bizde niye öyle değil? Oysa halklarımız sanatın tüm renkleriyle çağlayana dönüşmüş akıyor; sanat halkı, sanat ülkesi olmak varken bir sanat sokağını bile dizayn edememek kabul edilebilir mi?
Sanat olmadan hangi güzellik yaratılabilir ve görülebilir, hangi acı taşınabilir? Yeni açan yapraktaki heyecan, çiçeğin saçtığı koku, yağmurdaki bereket, doğadaki hareket sanat sayesinde insana geçer. İnsana moral kazandıran ilişkiler, çekici bir üslup, anlamlı paylaşımlar sanat sayesinde gerçekleşir. Güzellikler kadar acıya ve zorluklara dayanma gücünü insana kazandıran da sanattır. Sanat yolu her zaman gülümseyerek geçilen bir yol değildir, bazen çok çilelidir ama güzelliklere gittiğinden kuşku yoktur.
Sanat birleştirir
Gelgelelim hayat herkese gülmüyor. Gidecek hiçbir yeri olmayanlar, yoksulluk ve şiddetin her türüyle tanışanlar nasıl duygular yaşıyordur acaba? Ya bir afetin ardından kimsesiz, evsiz, yurtsuz kalanlar sanatı ya da sporu düşünebiliyor mudur? Zordur ama tıpkı coğrafyası gibi yüreği parçalananlar sanat yolculuğu olmadan nasıl aşabilir yalnızlığın sınırlarını, nasıl yaşayıp yaşatabilir hayallerini? Ya parçalanan halklar?
Ortak hayaller için neden birlikte sanat yolculuğuna çıkılmasın ki? Halkların sanatı neden birlikte yapılmasın ki? Toroslar ve Canikler birbirine sevgiyle bakan dağlardır; Ararat’ın iki yakası bir araya gelmek için yüz yıldır hasretle bekliyor.
Sanat halkları ayrıştırmaz, birleştirir. Acıları ve özlemleri en iyi sanat anlatır ve azaltır. Bu bazen bir spor olur; “Beyinlerine değil, yüreklerine hitap edin” diyen Mandela’nın yaptığı gibi bir ragbi maçıyla eritilir iki taraf arasındaki buzlar.
Sinema sanatıyla anlatılmadı mı trenlerle Nazi kamplarına gidenlerin yolculuğu? Her sıla hasreti, her zoraki ayrılık ve her kültüre-inanca saldırı bu dehşet treninin bir vagonunda nefessiz kalmaya benziyor.
Sanattır acıları biraz dindiren
Suriye’de yeni bir dönemin başladığı söylendi ama Alevi halkına yapılan zulüm ham hayalleri dağıttı. İnsan bedeninden Nazi katarı yaptıkları görüntüler vicdanları yaraladı. Bundan sonra hangi yolculuk güzel olabilir ki? Hangi hayalin gerçekleşmesi dindirebilir bu acıları, insanlığı bu utançtan ne kurtarabilir? Bu sorulara sanatın vereceği yanıtlar yüreklere su serpebilir.
Yolculukların en zorlu olanlarından birini Êzidiler yaşadı. Susuzluktan verdiler ilk can kayıplarını göç yollarında. Rojava’da ise “Yolculuk mu, yok olmak mı?” dediler; ikisi de birbirinden beterdi. Ve halen dönmeyi bekliyor Efrîn, Girê Spî, Serêkaniyê halkı. Mutlaka topraklarına kavuşacaklardır ama sanat o yolu yakınlaştırabilir.
Mexmur’un cefakâr halkı dünyada benzeri olmayan koşullarda yeni bir yaşam yarattı, sanatların en büyüğü olan yaşama sanatıyla bunu başardılar! Bir gün doğdukları topraklara dönme özlemi ve isteği bu yüzden çok canlı. Bu yüzden sanat orada Güneş gibi parlıyor…
Büyük acılar Mexmur, Şengal, Rojava halkını, yediden yetmişe her birini sanatçı haline getirdi. Çocuklu ailelere örnektirler: Her çocuğun sanatla ve sporla büyümeye hakkı vardır!
Yaşamın ölümsüz ruhunu sanat kurtarır
Bir zamanlar hayat sanat gibiydi. Mitolojik zamanlarda bile sanat sayesinde iyiyle kötünün savaşını hep iyiler kazanıyordu. Ne var ki unutuyor insanlık! Uzay çağında kötüler kazanıyor; bunun bir kader olmadığını haykıranlar bilinç, irade ve inançtan oluşan yollar yapıyorlar. Sanat yolculuğu bu yeni yollardan geçiyor. Çünkü sanat unutmaya karşı hafızayı canlı tutma yolculuğudur!
Bitkilerin, hayvanların, ırmakların yolu kapatılıyorken sanat hepsi için yeni yollar açıyor. Fakat ölümü unutanlar sanata düşmanlık yapıyor. Yaşlı-genç, kadın-erkek, zengin-fakir herkesin bir son yolculuğu vardır. Her yolculuğun acı-tatlı hatıraları olur ama son yolculuğun hatırasını sadece geride kalanlar bilir. Gidenler bu yolculuğu anlatamaz; son yolculuk kişisel deneyimle aktarılamaz. Sanat burada devreye girer; yaşamın ölümsüz ruhunu ve değerli hatıralarını Azrail’in elinden kurtarır.
Sanat, yeniden doğuşun yolculuğudur
Sanki bu son yolculuktan kaçabilecekmiş gibi kibir tahtından inmek istemeyenler vardır ama felek gelir ve ne kibir ne de taht bırakır! Belki bir nam, bir isim kalır geriye, o da hak edilmişse…
Karda, yağmurda, güneş altında, dağda, çölde, kentte; tek tek veya birlikte, yaya veya atlı fark etmez, sanat yolculuğu nam yapmanın değil, herkesin acılarını sırtlayanların yeniden doğuş yolculuğudur.
Hayatı yaşanılır kılmak için sanat yolculuğuna gönül vermek, kendisi yapamıyorsa sanatı ve sanatçıyı desteklemek, sanatın önündeki iç-dış tüm engelleri aşıp özgürce yürümek gerekiyor.
