Seçimlere az kala feminist dersler – 1

Hatice ERGÜN Haberleri —

  • Her yer böylesine erkekken umudu taze tutmak zor oluyor. Tabii, 2 Nisan’da Yeşil Sol Parti bünyesinde Kadın Seçim Beyannamesinin açıklanması ayrı bir heyecan ve umut kaynağı.

Altılı Masa’dan çıkan Cumhurbaşkanı adayının, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığının YSK’ya sunulduğu gazete haberine eşlik eden fotoğraflarda bir istisna dışında - merdivenlerden çıkan bir grubun ortasında habere yansımayan bir kadın, İyi Parti’den Şenol Sunat dışında - sırf erkeklerden oluşan bir grup görüyoruz. Maalesef alıştığımız bir resim bu. Yirmi yılı aşan AKP hükümetleri boyunca alışıldığından mıdır, pek dert edilmiyor. Ya da dert edenleri göremiyorum.

Diğer yayın organlarındaki haberlerde merdivenlerden çıkarken olduğunun aksine salt erkek bedenlerinin kapladığı, YSK ziyareti sonrası fotoğraflarda, 2015’ten itibaren AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğraflarından tanıdık olduğumuz neredeyse birörnek erkeklik duruşlarıyla karşılaşıyoruz. Altılı Masa’nın, 30 Ocak 2023 tarihli, 244 sayfalık Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni duyururken olduğu gibi, genel başkanı kadın olan İyi Parti dışında cümleten erkeklerden oluşan bir partiler sahnesinde, sonrasında can yakan deprem bölgelerine masa üyelerinin ziyaretinde hep erkek yüzleri mi düşer fotoğraf karelerine, ekranlarına? Her yer böylesine erkekken umudu taze tutmak zor oluyor.

Tabii, 2 Nisan’da Yeşil Sol Parti bünyesinde Kadın Seçim Beyannamesinin açıklanması ayrı bir heyecan ve umut kaynağı. Ama önce Altılı Masa’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ne bakmak gerek. 244 sayfa göz korkutabiliyor. Girişte, ‘dokuz ana başlık, 75 altbaşlık, 2300’den fazla somut hedef, politika, proje önerisi’ içeriğinden bahsediliyor. Parlamenter sisteme dönüş bu açıdan en ikna edici değişiklik önerisi. Diğer dokuz başlık altında toplanan sorun tespitleri ve çözüm önerileri somutluktan ziyade genel seçim süreçlerinden bildiğimiz vaatlerden farklı değil. Ne de neoliberal ekonomiye alternatif öneriliyor; aksine devamlılığını garanti altına alacak politika önerileri sıralanıyor.

Örneğin, neoliberal sıfatına değmeden, üniversitelerde proje kültürünün geliştirilmesi, ‘akademisyenlerin, üniversitelerinden izin almak kaydıyla, devlet kuruluşlarında, sanayi kuruluşlarında ve diğer oluşumlarda’ çalışabileceği, akademiklerin ‘teknoloji üretim ve araştırma faaliyetlerinden elde edilen gelirlerden daha fazla pay almaları’ (çifte maaşı çağrıştırıyor), yaşam standartlarını serbest piyasa mantığıyla iyileştirme eğilimini, ‘lisans ve lisansüstü öğrencilerin normal dönem dersleriyle birlikte proje ve araştırma süreçlerine daha fazla katılımlarının sağlanması’ önerilerini okuyoruz.

Özellikle sonuncunun YÖK’ün hali hazırda akademik değerlendirme kriterlerine eklettiği projelerde yer alma şartından pek farkı olmadığı söylenebilir. Aslında, akademik kapitalizmin devamına işaret eden bir üniversite fikrinden bahsediliyor; ‘üniversitelerin markalaşması’ hedefi bu açıdan kilit ifade olarak alınabilir. Öte yandan, liberal haklar üzerinden hazırlanan Lima Deklarasyonu (1988) ve Magna Charta Universitatum (1988; 2020) akademik özerkliğin sağlanması için referans belgeler olarak geçiyor.

Millet İttifakı’nın akademik kapitalizmle devam etmesi sürpriz olmaz. Nitekim, metindeki ‘Ekonomi, Finans, İstihdam’, ‘Bilim, Ar-GE, Yenilikçilik, Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm’, ‘Sektörel Politikalar’ın kapsamları ağırlıklı olarak neoliberal kapitalizmin krizine son vermek üzerinden kuruluyor; bu açıdan en görünür ipucu, hem özet kısmında hem Sektörel Politikalar başlığı altında nükleer santrallerin, metinde sıkça geçen ‘yeni nesil’ gibi şık, ‘ekosistem’ gibi hem şık hem çevre-dostu terimlerle devam ettirileceği. Akkuyu’daki rezalet karşısında olan bitenin gözden geçirileceğinin söylenip orada bırakılması.

Sosyal Politikalar başlığında kadın haklarına ve hangi akılla karar verilmişse Sektörel Politikalar başlığına eklenmiş hayvan haklarına bu yazıda yetişemiyorum. İstanbul Sözleşmesi’nin, LGBTİ+ haklarının dışlandığı bir masadan çıkan metinde cinsiyet eşitliği fırsat eşitliğine bağlanıyor; kadın hakları Aile, Kadın ve Çocuk alt başlığında toplanıyor; insanın ‘cinsiyetçi’ terimini birden fazla yerde gördüğü için şükredesi geliyor. Cinsiyet eşitliği, hayvan hakları, güvenlik ve savunma öncelikleri ve metinde bu önceliklerle doğrudan bağlanan göç politikasına gelecek hafta bakmak üzere, Yeşil Sol Parti Kadın Beyannamesi’nden doğru bitireyim:

Gücümüz, inancımız, umudumuz var! Hayatlarımız hakkında kendimiz karar almak için kadınlarla değiştirmeye geliyoruz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.