Şiddeti tırmandırarak kaybetmek

Selim FERAT yazdı —

  • Sokaklardaki, mahallelerdeki sakinlerin komşularının yaşamını korumak için oluşturacakları komiteler, oluşturulacak canlı bir haberleşme sistemi, Soylu/Erdoğan/Çavuşoğlu iktidarının yaptırımlarına karşılı etkili bir koruma sistemi geliştirebilir.

 

Selimferat@web.de

4’ü kadın 7 Kürt katledildi.

Özellikle de Türkiye’deki Kürtler’in kendilerini savunma sisteminden yoksun olduklarını düşünürsek, Soylu/Soysuzlar arasında farkın gittikçe sıfırlandığı Türkiye’de:

Kürtler’i kim koruyacak?

Halk Savunma Birlikleri’nin olmadığı;

Toplumsal gözetleme ve cezalandırma mekanizmasından yoksun kentlerde, katle karşı tedbirlerin alınamayacağından hareket edersek;

Kürtler kime teslim?

Erdoğan sistemine mi?

Soylu/Çavuşoğlu kavşağında Türkiye‘de çapraz ateş alanlarına terkedilen Kürtler, kendilerine yönelik yeni katl cürmünü engelleyecek güçte mi?

Maraş, Çorum; Sivas vd. deneyimlerden hareket edersek, toplumsal bir örgütlenme ve sivil öz savunma mekanizmaları olmadan, benzeri olaylara karşı tedbir almak mümkün olmayacak.

Konya’daki katliamın durdurulması mümkün olmayabilirdi.

Güvenlik güçlerinin haberdar olduğu, muhtemelen İçişleri Bakanı’nın haberdar olduğu böylesi bir saldırıyı önlemek mümkün olmayabilirdi.

Ancak, sokaklardaki, mahallelerdeki sakinlerin komşularının yaşamını korumak için oluşturacakları komiteler, oluşturulacak canlı bir haberleşme sistemi, Soylu/Erdoğan/Çavuşoğlu iktidarının yaptırımlarına karşılı etkili bir koruma sistemi geliştirebilir.

90’lı yılların ilk yarısında, Küba’da "Uluslararası İşçi Tugayları“ndan biri olarak çalıştığım dönemde, Havanna’da Mahalle sakinlerinin, devrimden 33 yıl sonra kendilerini korumak için, “Mahalle Savunma Komiteleri“ kurduklarına şahit olmuştum.

Bu komiteleri ziyaret ederek, bilgi almıştık. Başarılı bir savunma sistemi oluşturduklarını, birçok provokasyonu engellediklerini belirtmişlerdi.

Bu Komiteler, gece gündüz nöbet tutan, mahalledeki gelişmeleri gözlemleyen ve tehlikeli durumlarda, mahalle sakinlerini harekete geçirecek bir haberleşme mekanizmasına sahiplerdi.

Orada saldırgan, ABD ve Küba’daki işbirlikçileri oluyorlardı.

Türkiye’de saldırganlar AKP ve MHP’liler.

Azmettirenler, saldırının ırkçı bir saldırı olmadığını iddia eden Soylu ve Soylu’yu koruyan Bakanlar ve bir üstü oluyorlar.

Onyıllardır Türkiye’deki kentlerde Kürtler’e yönelik sistematik olarak devam eden ırkçı saldırılar, kaybeden iktidarların "caydırıcı mekanizma“ olarak canlandırdıkları yapısal saldırılar olarak gündemleştiler.

Yapısal ırkçı saldırılar için, düğmeye basan bir makam var ve bunun adresi belli.

Böyle olunca da, uzun vadeli bir savunma ve koruma sistemi gerekmiyor mu?

"Kürtler’i avlamak için“, devlet eliyle açılan serbest alan Türkiye’de, kendilerini korumak için tedbir alacak olanlar, Türkiye’de Kürtler’e düşman olmayan mahalleli ve kentliler olmalı.

Tetik çekenler ve tetikçilere cürmü azmettirenlerin belli olduğu Türkiye’de, tetikçiler azmettirenlerin talimatıyla, "delil yetersizliği“nden dolayı serbest bırakılmıyorlar mı?

"Kürdistan İttifak Grubu“nun katliama karşı toplanması önemli bir gelişmeydi.

Kuzey Kürdistan’da da katl gerçekleşiyor. Ancak orada bir savunma mekanizması var. Hesap soran bir toplumsal mekanizma da var. Olayları hafızaya yazacak, katipler ve gerektiğinde yargıyı gerçekleştirecek, hesap soracak güçler var.

Dedeoğlu ailesine daha önce 60 kişi ile yapılan saldırı, bu aileyi harekete geçirmişti. Koruma istemeleri, devlet yetkililerince reddedilmişti.

Sonrasında yakılan 7 cesedin olması eşgüdümlü bir mekanizmanın işlevselliğine işaret ediyor.

Bahçeli/Erdoğan/Soylu ve Çavuşoğlu şiddeti tırmandırarak, kaybediyorlar; kaybettiklerini kavradıklarında, şiddeti daha da tırmandırıyorlar; bu bir bilinen.

Ancak "özgür olmak istiyorsan, seç!“ ilkesi, yaşamı seninle birlikte paylaşanlara da seçme hakkı veriyor.

Türkiye’deki Kürtler’in yalnız olmadığını söyleyecek olanlar elbette aynı zamanda, Kürdistan ve Türkiye’deki örgütlenmeler, İnsan Hakları Örgütleri ve sivil kurumlar olmalıdır.

Tecrübeler, komşuları Kürtler’i koruyacak kent ve mahalle sakinlerinin, kalıcı ve saldırılara karşı daha etkili önleyici güç olacağını gösteriyor; özgür olmak isteyen komşunun, mahalle sakinin de seçme hakkı var; belki de çözüm için denenmesi gereken bir yol da bu olabilir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.