Sırrı Süreyya’nın ardından

Cihan DENİZ yazdı —

  • Kalbi bu coğrafyaya barışın, adaletin, özgürlüklerin ve demokrasinin gelmesinden yana atan bizler için her kayıp keder ve üzüntüden öte uğruna mücadele ettikleri amaçlara daha sıkı sıkıya sarılmanın gerekçesidir.

Mayıs ayı acılarına bir yenisi eklendi.

Bazı insanlar vardır, şahsen tanısanız da tanımasanız da hayatınıza değer, yaşamınızda, çoğu zaman farkında olmadığınız izler bırakır. Değerlerini, sizin için ne ifade ettiklerini, yaşamınızda nasıl önemli bir yeri oluklarını ancak onları kaybettiğinizde anlayabilirsiniz.

İşte sevgili Sırrı Süreyya Önder de öyle biriydi.

Bazımızın hayatına siyasetle girdi, bazımız onu daha önceden çektiği filmleriyle, yazdığı yazılarıyla, yaptığı televizyon programlarındaki duruşuyla tanıdık. 

Hepimizin hayatında bir yeri vardı.

Hepimizin hayatında bıraktığı bir iz vardı.

Binlerce Kürt siyasetçinin tutuklandığı “KCK Operasyonları” tüm hızıyla sürerken bu operasyonların yürütücüsü olan İçişleri Bakanı ile ilgili yaptığı tarihe geçen yorumu gibi hepimizde anımsadığımızda bizi gülümseten bir anısı vardı.

En acı, en umutsuz anlarda bile bizleri gülümsetmeyi başaran sevgili Sırrı Süreyya Önder aynı zamanda Gezi’nin ilk günlerinde ve daha başka birçok önemli dönüm noktasında da gördüğümüz gibi baskılar, adaletsizlikler karşısında asla geri adım atmayan, mücadele etmekten geri durmayan biriydi.

Bir mücadele adamıydı.

Ama aynı zamanda da bir fikir insanıydı.

Bu coğrafyaya dair bir tahayyülü sahipti. Bu coğrafyaya giydirilmek istenen tekçi ve inkarcı deli gömleğiyle bir derdi vardı. “Bu cumhuriyetin ne hayrını gördüm ki” dediğinde isyanı bir rejim olarak cumhuriyette değil, tersine isyanı asla bir cumhuriyet olmayı başaramamış bir rejimeydi; cumhuriyet adı altında halklara dayatılan ceberutluğaydı, tekçiliğe, inkarcılığaydı. Bu ceberut, tekçi ve inkarcı rejimin yerine özgürlüğün hakim olduğu bir coğrafyanın hayalini kurdu. Bunun sanat, politika mücadelesini her alanda, verdi.  

Ama en önemlisi de özgürlük, hukuk, demokrasi dediğinde bunu sadece belli bir kesim için istemedi. Sadece kendi gibi olanın sorunu kendine dert eden, kendinden olmayanın sorunlarına sırt çeviren biri asla olmadı.

Bu nedenle de sınıfı, kimliği ne olursa olsun yüreği her daim bu coğrafyanın ezilmişleri ile beraber attı. Bu coğrafyanın ezilenlerinin, kimlikleri ne olursa olsun, mücadelelerinin hep yanında oldu; sesini onların sesine kattı.

Radikal demokrasi esprisinin ete kemiğe bürünmüş hali gibiydi sevgili Sırrı.

O yüzden de işçi, emekçi, kadın, Kürt, Ermeni, Türk, Müslüman, LGBTİ+ hepimizin yoldaşı oldu.

Her veda zordur, her veda hüzünlüdür ama varlığıyla, duruşuyla tanıdığı tanımadığı herkese güç veren birinin ardından daha da zordur, daha da acıdır.

Ama kalbi bu coğrafyaya barışın, adaletin, özgürlüklerin ve demokrasinin gelmesinden yana atan bizler için her kayıp keder ve üzüntüden öte uğruna mücadele ettikleri amaçlara daha sıkı sıkıya sarılmanın gerekçesidir.  

Filimlerinle, sözünle, yazılarınla ama en çok da her şeyi göze alarak yaşamını adadığın barış ve özgürlüğün bu coğrafyada hakim olması tüm ezilenler olarak sana Sırrı sözümüzdür.

Ne sözün ne de mücadelen asla yerde kalamayacak, er ya da geç zafere ulaşacak.

Rahat uyu sevgili yoldaşım.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.