Suçlu kim?

Selim FERAT yazdı —

  • 100 yıl Kurdistan için bir varoluş öyküsüdür. İnsansız saydığı bir coğrafyada, insan katleden suçlu adam Erdoğan’dır. M. Kemal’in mirasını, Mustafa Kemal’i alt edecek ölçüde, sistemli bir şiddete dönüştürerek, devralan suçlu Erdoğan’dır.

Türk devleti köksüz bir devlettir dersem, bu bir paradoks sayılabilir.
Türk devleti, Ermeni, Pontus, Klikya ve Kurdistan halklarına karşı işlenen katliamlardan sonra, işgal edilen bu toprakların kökü üzerinde kurduruldu desem, bu paradoks biter.
Geçmişin savaş suçlusu Mustafa Kemal işgal ve katl döneminde: “Yurtta sulh, cihanda sulh“ demişti.  
Ve bugünün savaş suçlusu Erdoğan: “Cumhuriyet bedava kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük“ dedi.
Kimlerin kanının döküldüğü konusunda, suçlular ve direnenlerin hikayeleri aynı değil.
Gelinen noktada:
Kuruluşunun yüzüncü yılında bu devlet kayda değer mesafe kaydetmedi.
Mustafa Kemal döneminde Kurdistan, Türk ordusu için insan avının serbest olduğu coğrafyaydı.
Erdoğan’lı Türkiye döneminde, Kuzey, Güney Kurdistan ve Rojava’da tüm zamanları katlayan bombalı saldırı düzenlendi.
Erdoğan rakibi M. Kemal’i geride bırakacak kadar namlu tetiklemeyi azmettirdi.
Kendisine biat etmeyen Kürtler’in kimlik ve dillerini inkar konusunda, bir katırın inadını aratmayacak kadar diretti.
100 yıl Kurdistan için bir varoluş öyküsüdür.
İnsansız saydığı bir coğrafyada, insan katleden suçlu adam Erdoğan’dır.
M. Kemal’in mirasını, Mustafa Kemal’i alt edecek ölçüde, sistemli bir şiddete dönüştürerek, devralan suçlu Erdoğan’dır. 
“İsrail açıkça savaş suçu işliyor“ sözleri, geçen hafta Rojava’yı Türk jetlerine bombalatan asil Türk Erdoğan’a ait.
“Hamas terör örgütü değil, topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur” derken, kendisini korumak için direnen Kobanê halkını katletmek için uluslararası “destur“ dilenen bir devletin başını çektiğini unutacak kadar basiretsiz olduğundan hareket etmiyorum.
Bu adamın son seçimlerde başa geçmesine göz yuman önemli iki güç var. Bunlardan biri O’nu seçim öncesi kırmızı halı sererek karşılayan Almanya Hükümeti ve seçim döneminde yaptıklarına göz yumarak geçit veren ABD olmuştu.
Bundan dolayı da suçlu kim sorusuna  sadece dar bir resim karesinde cevap vermek mümkün değil.
Filistin ve İsrail konusunda Albert Camus’un 50’li yıllardaki unutulmayan sözüne atıfta bulunmak istiyorum: “Ne kurban ne de cellat“. 
Benim oyum, direnen Filistin halkından yana, Hamas’dan yana değil.
Ve son resim karesinde, Türkiye’de tüm zamanların en yardakçı yazarı Ertuğrul Özkök var. 
Ertuğrul Özkök, şehit ve gazileri kastederek yazmış: “Onlar sayesinde barış dolu 100 yıl geçirdi bu millet…“ 
Bu adam salak mı diye sormadım.
Türk milletinin barış dolu geçirdiği bir yıl oldu mu?; 
Türk sömürgeciliğinin askerliğini yapmaya zorlanmadığı bir yıl var mıydı? diye sordum.
Suçlu kim sorusunun yanıtı, Kurdistan bağlamında çok da kolay değil.
Suçlular ve Kürtler’i suça ortak olmaya zorlayanlar yüz yıllık bir tiyatroyu tekrar ediyorlar.
Perdeler arasında yeni figürler seçiliyor ve perde dekoru değişiyorsa da, bir oyun yeniden ve mutlak kopuşa dek yeniden sahneye konacak.
Suçlular, kendilerine ganimetten pay verebilecekleri Kürtler’i bulacaklar ve suçluların sömürgedeki suç ortakları hep olacak. 
Asıl suçluların başkenti Ankara’dan kopuşa kadar bu hikaye, sanki senaristi yeniymiş gibi sahnelenecek ve kendisine yeni ortaklar bulacak.
Kurtuluşa dek!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.