Tekrarın feshi, değişim, dönüşüm ve marifet

İlham BAKIR yazdı —

  • Unutulmamalıdır ki fesih edilen mücadele değil, miadını doldurmuş mücadele yol ve yöntemlerdir. Her bireyin, her yapı ve kurumun tekrara düştüğü yol ve yöntemi fesih etmesi bu sürece verilebilecek en güçlü cevaptır.

Kürt halkı, dört parça Kürdistan’da son yüz yılını büyük direnişler ve bu direnişleri bastırmak için işgalci sömürgeci güçlerin uyguladığı büyük baskı, zulüm ve katliamlar arasında geçirdi. Dört parça Kürdistan’da Kürt özgürlük güçleri, farklı direniş dinamikleri, farklı sosyal tabakalar, farklı ideolojik yapılanmalar öncülüğünde bir direniş geliştirseler ve farklı sonuçlar elde etseler de özde ortaya çıkan sonuç, Kürt halkının inkar ve imha konseptini boşa çıkardığı gerçeğidir. Kürdistan’ı işgali altında tutan sömürgeci güçlerin, Kürt’ün imhasına dayalı yüz yıllık politikaları iflas etmiş, Kürtler Ortadoğu’da politika geliştirilirken en çok gözetilen güçlerden biri haline gelmişlerdir.

Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısı ve öncülüğünde geliştirilen Kürt Özgürlük Hareketi’nin Kuzey sahasında silahlı mücadeleyi sonlandırma ve demokratik legal mücadeleyi esas almaya dayalı yeni çizgisi, dört parça Kürdistan için yeni bir dönemi başlatmıştır. Tartışmaların silahlı mücadeleyi sonlandırma karşılığında daha çok ne verilip ne alındığı üzerinde yürütülmesi; yeni bir barış ve demokrasi sürecini başlatma ihtimali olsa da bu konuda Türk devletine güvenilemeyeceği noktasında derin kaygılarla yürüyen değerlendirmelerin yapılması Sayın Öcalan’ın çağrısının aslında Kürt Özgürlük Hareketi periferisinde de çok doğru anlaşılmadığını, kavranmadığını göstermektedir. Ne Sayın Öcalan ve ne de Kürt Özgürlük Hareketi hiç bir açıklama ve değerlendirmesinde ne mücadeleden vazgeçtiğini, mücadelenin bittiğini söylemiştir ne de Türk devletine güvenerek bu süreci başlattığını dile getirmiştir. Kürt Özgürlük Hareketi bu stratejik kararı verirken kendi mücadele pratiğine, birikimlerine, ideolojik, felsefi ve paradigmal birikim ve gücüne güvenerek bu adımı atmıştır. Türk devletini, Sayın Öcalan’ın öncülüğündeki müzakereye zorlayan, masaya getiren bu görkemli direniş gücü ve birikimidir.

Öyleyse bizim açımızdan tartışılması gereken şey, mücadele ve direnişin masaya oturttuğu Türk devletinin ne verdiği, ne vereceği, bu süreci yürütmede samimi olup olmadığı değil, bu yeni stratejik hamlenin gerektirdiği yeni örgütlenme ve mücadele dinamiklerinin geliştirilmesidir. Yani masaya oturmak zorunda kalanı, masada tutmaya zorlayacak, barış ve demokrasiyi geliştirecek adımları atmaya mecbur bırakacak mücadele pratiğini hayata geçirmektir. Barış ve demokratik toplum çağrısında da dile getirildiği üzere uzun zamandır kendini tekrar etmekte olan örgütlenme biçimi ve mücadele pratiği ile yol yürümek, çözüm geliştirmek, toplumun ihtiyaçlarını karşılamak mümkün değildir.

Yaşadığımız yetersiz yoldaşlık ilişkileriyle, kendini geliştirip dönüştürmeyen, donatmayan, ezberlenmiş sloganlarla, günü idare eden bir takım kutlama ve anmalarla bu stratejik hamlenin gereksinimlerine cevap olabilmek mümkün değildir. Başta kadın ve gençlik öncülüğü olmak üzere tüm yapı ve kurumların muazzam bir eleştiri ve özeleştiri süreci geliştirmesi; dünya, Ortadoğu ve kendi ülkesinin gerçekliğini görebilen, okuyabilen bir gelişim ve aydınlanmanın sahibi olması hayati önemdedir. Kürt özgürlük paradigmasına dair kavrayış ve pratikleşmeyi sloganlardan, ezberlerden, poster, fotoğraf, anma, protesto yürüyüş gibi alışılagelmiş biçimlerden, fetişleştirmelerden kurtarmak gerekir. Özgürlük paradigmasının tartışıldığı, konuşulduğu, ideolojik, entelektüel, felsefi birikimin önünü açan eğitimlerin, atölyelerin geliştirilmesi, her bireyin en az bir marifet sahibi olması, hatta birkaç marifete birden sahip olması mümkün kılınmalıdır. Marifet sahibi olmak çözümün, marifetsizlik sorunların kaynağıdır. Hiçbir marifet sahibi olmadan, geldiği günkü gibi kalarak, en ufak bir gelişme sağlamadan yapılarımız içinde yıllarca kalabilmenin bu kadar yaygın hale geldiği koşullarda hiçbir örgütlülüğün gelişmesi, Kürt özgürlük paradigmasının yaşam ölçülerinin esas kılınması mümkün değildir. Kürt Özgürlük Hareketi’nin ördüğü yaşam biçiminin alamet-i farikalarından biri, geliştirilen birlikte yaşam ölçüleridir.

Ölçülerin bunca silikleştiği, ölçüleri esas almaktan bu kadar uzaklaşıldığı kurumsallaşmalar, örgütlenmeler bırakalım çözüm üretmeyi mücadeleyi içten içe çürütmektedir. Yeni stratejik hamlenin ihtiyaç duyduğu şey muazzam bir yenilenme ve inşa sürecidir. Unutulmamalıdır ki fesih edilen mücadele değil, miadını doldurmuş mücadele yol ve yöntemlerdir. Her bireyin, her yapı ve kurumun tekrara düştüğü yol ve yöntemi fesih etmesi bu sürece verilebilecek en güçlü cevaptır. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.