Yoldaşlığın yokluğu bir hakikat yitimi

İlham BAKIR yazdı —

  • Unutmamak gerekir ki, Kürt  Özgürlük Hareketi, bir yoldaşlar topluluğudur. Yoldaşlığın dışında geliştirilen her ilişki biçimi, tarz, üslup ve yaklaşım kapitalist sisteme hizmetten, özgürlük paradigmasına sırt çevirmekten başka bir anlama gelmez.
  • Özgürlük paradigmasının kazandığı ve umut olduğu yer yoldaşlığa dayalı bir toplumsallık iken halkımızın, halklarımızın kaybettiği yerin de bu dinamiğin zayıfladığı yer olduğu gerçeğini çok güçlü tartışmak zorundayız.

Kürt Özgürlük Hareketi, ortaya çıktığı günden bu yana düşmana karşı verdiği mücadelenin belki on katını kendi içindeki sapmalara, çizgi dışılığa, kendini her şeyin odağına koyan benmerkezciliğe ve iktidarcılığa karşı vermiştir. İktidarcılığın ve benmerkezciliğin bir sapma olduğu, bir hakikat yitimi olduğu bilince çıkarılmadan doğru bir mücadele pratiği ortaya koyabilmek mümkün değildir. Bu mücadele pratiğinin katalizörü ise elbette yoldaşlık ölçüleridir. Devrimcilik bir mesai değildir. Günün belli saatlerinde bir dernekte, bir partide, bir kurumda bir iş yapmak, saati dolduğunda yaptığı işi bırakıp eve gitmek ve başka bir yaşama dönmek değildir. Ve elbette yoldaşlık da bu emek sürecinin içinde şekillenen bir iş ilişkisi değildir. Devrimcilik bir yaşamı örmeyi, bir anlamlar dizgesi kurmanın, anlam ağrısıyla kavrulmanın, anlam odacıkları inşa etmenin, bu odacıkları birbirine bağlamanın ta kendisidir. Ve devrimciliğin ilişki kurma biçimi olan yoldaşlık, içinde fedanın, kendi dışındakine en az kendine biçtiği kadar değer biçmenin, kendinden başkasını en az kendi kadar kötü olandan sakınmanın, içinde nezaketin, sevginin, saygılı olmanın harmanlandığı bir ilişkiler manzumesidir.

Vahşi bölgesel kolonyalist devletler ve devasa kapitalist uygarlığın saldırıları karşısında Kürt özgürlük paradigmasının yaşam bulmaya ve umut olmaya devam etmesinin yegane sebebi bu devrimci emek ve yoldaşça ilişki dinamiğidir. Bugün içine girilen yeni örgütlenme biçimleri geliştirme, yenilenme ve özeleştiri sürecinde bu devrimci emek ve yoldaşça ilişki dinamiğinin kaybedilmekte olduğu; devrimciliğin bir mesaiye, bir mesleğe, bir işe, yoldaşlığın bir iş ilişkisine indirgendiğini görmeden ve buna karşı en sert eleştiriler geliştirilmeden, bu anlayışlar mahkum edilmeden yol alabilmek mümkün değildir. Özgürlük paradigmasının kazandığı ve umut olduğu yer yoldaşlığa dayalı bir toplumsallık iken halkımızın, halklarımızın kaybettiği yerin de bu dinamiğin zayıfladığı yer olduğu gerçeğini çok güçlü tartışmak zorundayız.

Kurumlar, yapılar, büyük bedeller ödenerek inşa edilen, büyük bedeller ödenerek savunulan, korunan yerlerdir. Kurumların adeta birer iş yerine, kişisel ikbal devşirme, iktidar tesis etme, kendini yaşatma alanlarına dönüştürülmesi kabul edilemez. Bunu yapanların, yapmak isteyenlerin, bu yaklaşımı egemen kılmak isteyenlerin temel argüman olarak örgütün kendini feshettiği, artık örgütsel bir işleyişe, örgütsel ölçülere gerek kalmadığı, piyasa ihtiyaçlarına göre hareket etmek gerektiğidir. Bu mantığa göre kurumlar feshedilmeli, yerlerine kâr-zarar mantığıyla çalışan, menfaat temin ettiği oranda değerli olan işletmeler kurulmalıdır. Dolayısıyla işletme içindeki ilişkiler de bu mantığa göre işlemelidir. Bu durumda, birisiyle omuz omuza verme, omuz verdiği arkadaşı var etme, değerli kılma ilişkisi olan yoldaşlığın yerine ayak kaydırma, hile, güçsüzleştirme, itibarsızlaştırma yoluyla kendini var etme, zaaf ve eksiklikleriyle baş etmesini sağlamak yerine bu zaaf ve eksiklikleri kullanma, esas ilişki biçimi haline gelecektir.  

Böylesi bir karaktere dönüşmüş olan bir yapının, teşekkülün, Kürt özgürlük paradigması ile nasıl bir yakınlığı ve ilişkisi olabilir ki? Kürt Özgürlük Hareketi’nin, sömürgeci güçle müzakere sürecine dair kurduğu dilin gereği olarak kullandığı kendini “feshetme” aksiyonunu, mücadeleyi feshetme, ölçüsüzleşme olarak algılayan, daha doğrusu bunu kendi ölçü ve çıkarlarını egemen kılmanın fırsatı olarak değerlendiren kirli akılların karşısında her zamankinden daha net ve ikirciksiz ölçü ve tavırlarla mücadele etmek gerekir. Düşmanına duymadığı kin ve nefreti yoldaşına karşı duyuyor olmak, birbirine selam vermez duruma gelmek nasıl bir sapmanın ve kişilik erozyonunun mahsulüdür? Kapitalizme, kapitalist uygarlığa, bu uygarlığın yarattığı kişilik sapmasına, hakikat yitimine dair bunca mücadele geliştiren bir hareketin içerisinde böyle kişiliklerin gelişmesi nasıl fark edilmez, bu kişilikle amansız bir mücadele nasıl geliştirilmez? Unutmamak gerekir ki, Kürt  Özgürlük Hareketi, bir yoldaşlar topluluğudur. Yoldaşlığın dışında geliştirilen her ilişki biçimi, tarz, üslup ve yaklaşım kapitalist sisteme hizmetten, özgürlük paradigmasına sırt çevirmekten başka bir anlama gelmez.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.