Umut ve çözüm

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Zamanı gelen değişimi hiçbir güç durduramaz. Ama hiçbir değişim de kendiliğinden olmaz. Değişimden yana olan güçlerin neyi nasıl değiştireceklerini halka anlatmaları ve gereken örgütlenmeleri yaratmaları gerekiyor. 

Meclisteki bütçe görüşmeleri gösterdi ki, Erdoğan-Bahçeli diktası demokratikleşmeye karşı sonuna kadar direnecektir. Aslında bu çete, diktasını sürdürebilmek için her türlü melanete başvuracağını her gün açıkça ilan ediyor. Bütçe görüşmelerinde en iri gövdeli AKP’liler en önde düşüncelerini yumruklarıyla açıklıyor.

Erdoğan bunları da yeterli görmemiş ki, grup yönetimini “Böyle yönetim olur mu” deyip azarlamış. Öyle ya, o meclis o muhalefete dar edilmeliydi. Böyle giderse, öncekiler gibi o mecliste de kan akmasına şaşırmamalı.

Böylesine azgın bir çetenin diktasına karşı sadece sözle sert muhalefet olmaz, olsa da yeterli değildir. Zaten diktatörler iktidarı teslim etmeyeceklerini açıkça ilan ettiler. Erdoğan demokratik rejimlerde olduğu gibi seçimi kaybedince ceketini-şapkasını alıp gitmek yerine iktidarda kalabilmek için memleketi batırmayı göze almış gibi görünüyor. Bu zihniyetle iç savaşı bile gündeme getirebilir.

Erdoğan ve çetesi, kendileri açısından iktidarlarını koruma derdinde. Geleneksel devlet gericiliği de devleti koruma-kurtarma-beka adına her türlü muhalefetin ezilmesini, gerekirse askeri güç kullanılarak içeride ve dışarıda devletin gücünün gösterilmesini tercih ediyor. Bu iki çete birleşerek özel savaşın bütün yöntemlerini kullanıyor. Emirlerindeki medya devleri de bu amaçla harekete geçiriliyor. 24 saat her türlü kışkırtıcı-yalan haberlerle kamuoyunu yanıltmaya-yönlendirilmeye çalışıyorlar. Bütün bunlar toplumu susturmaya ve gelişmeleri durdurmaya yeter mi?

Zamanı gelen değişimi hiçbir güç durduramaz. Ama hiçbir değişim de kendiliğinden olmaz. Değişimden yana olan güçlerin neyi nasıl değiştireceklerini halka anlatmaları ve gereken örgütlenmeleri yaratmaları gerekiyor. Halka somut ve inandırıcı bir çözüm yolu göstermeleri, bunun örgütlenmelerini yaratmaları, diktatörlüğün saldırılarına ve keyfi zorbalıklarına karşı hukukun ve özsavunmanın yollarını da göstermeleri ve geliştirmeleri gerekiyor.

Dikkat edilirse Erdoğan-Bahçeli diktası süresinde her türlü çürüme tavan yaptı. Yolsuzluk, hırsızlık, uyuşturucu kullanımı ve ticareti, tecavüz ve kadın cinayetleri, intiharlar rekor kırıyor. Erdoğan işine gelince muhalefeti bastırmak için “Yahu nas var” diyor. Ama diğer konularda “nas” hiç aklına gelmiyor. Ayrıca devletin “nas”larla değil, hukukla yönetilmesi gerektiğini unutuyor. Daha doğrusu hukuk dışına çıkınca keyfine göre nas uydurup ayakta kalmaya çalışıyor.

Anketlerdeki kararsızların ya korkudan tercihlerini sakladığı ya da umudunu kestiği için gerçekten kararsız olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca ne kadar gerçekçi olursa olsun sadece anketlerle seçim kazanılmaz. Demokratik bir ortamda anketler gerçekçi olabilir. Türkiye gibi, meclisinde bile yumrukların konuştuğu, vekillerin ensesinde Demokles’in kılıcı gibi tutuklama dosyalarının biriktiği, HDP’ye oy verecek seçmenlerin Şenyaşar ailesi gibi katledildiği bir ülkede demokratik bir seçim beklentisi olamaz. Bu nedenle muhalefet partileri şimdiden seçim ve sandık güvenliği için gerekli çalışmaları yapıp halka açıklamalıdır. Bu konuda demokratik örgütlerin başlattığı çalışma geliştirilmelidir.

Ancak, bu da yetmez. Esas olarak değişim ve dönüşümün çerçevesi çizilip halka açıklanmalıdır. Halka çözüm umudu ve güvencesi verilmelidir. Halk, soyut vaatler için değil, ancak kendisinin benimseyeceği bir program ve talepler için aktif mücadele eder. Acil ateşkes, genel siyasi af, barış ve demokratikleşme bu programın temel taşları olmalıdır.

Bu konuda gerekli adımlar cesurca atılırsa, bu çetenin diktası ilk seçimlerde yıkılıp gidecektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.