Seçimler ve özel savaş

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Erdoğan geleceğe yönelik hiç bir yeni söz söyleyemiyor. Kendisinden yıllar önce yapılmış her şeyi “Ben yaptım” diyerek halkı kandırmaya çalışıyor. Böyle giderse “İstanbul’u da ben fethettim” diyecek.

Her ne kadar Cumhur ittifakı cephesi, “Seçimler normal zamanında yapılacak” dese de bu yılın güzünde bir seçim ihtimali ağır basıyor. Ayrıca normal süresi olan Haziran ayı beklense bile fazla bir şey değişmez. Erdoğan, buna kendi gündemine ve kafasına göre karar verecek. Zaten adaylığını ansızın ve patavatsızca açıklaması da bunu gösteriyor. Cumhur cephesinde buna itiraz edebilecek olan kişi ve kurum mu var? Bu nedenle Erdoğan’ın usulsüz adaylığını ve açıklama biçimini gündem yapmaya da fazla gerek yok. Önemli olan bu adaylık girişimini yenilgiye uğratabilmek ve diktatörlüğe son verebilmektir.

Erdoğan siyasi hayatının en umutsuz seçimine giriyor:
Bütün anketler aleyhine, ekonomi batmış ve çıkış umudu kalmamış durumda. Seçimlere kadar durumun daha da kötüleşmesi ve Erdoğan’ın şansının daha da azalması kaçınılmaz görünüyor. “Erdoğan bu şartlarda seçime gitmez, ya da ne yapar eder kazanır vb.” görüşler ileri sürülüyor. Bu görüşler bazı gerçekleri yansıtsa da, ana gerçeği yansıtmıyor hatta gizliyor. Bunu diyenler hala Erdoğan’ı eski güçlü günlerinde zannediyor.

Erdoğan seçime gitmeyip ne yapacak? Yeni bir darbe mi yapacak? Kimle ve kime karşı? Bütün bu tip saldırılar İstanbul seçimlerinde geri tepti. Kendi partisi dağılırken, Bülent Arınç bile gemiyi terk ederken, Erdoğan kendisi için fedailik yapacak darbecileri nereden bulacak? Son dönemdeki gelişmeler bürokrasideki çete kadrolarında bile bir sarsıntı ve dağılma yaşandığını gösteriyor.

Ama durum böyle diye Erdoğan’ın kendiliğinden gideceğini beklemek de saflık olur. Tam tersine, bütün diktatörler gibi, Erdoğan da iktidarda kalabilmek için her türlü oyunu oynayacak, her türlü saldırıyı yapacaktır.

Son dönemde artan biçimde içeride ve dışarıda saldırganlık politikası şiddetleniyor. Bu politika bir yandan gerilimi tırmandırıp halkı oyalamayı-kandırmayı, bir yandan da muhalefeti paralize edip zayıflatmayı amaçlıyor.

HDP’ye ve tüm muhaliflere yönelik saldırılar her düzeyde ve alanda artıyor. HDP kapatılmasa bile gücü kırılmak isteniyor. Ama bunlar boşuna çabalardır. Hukuk dışı bir komplo ile HDP kapatılsa bile, fiili varlığı ve siyasi ağırlığı güçlenerek sürecektir. Artık hiçbir güç HDP’yi siyasi hayatımızdan çıkaramaz. Bu da yeterince ispatlandı. Ama Erdoğan, HDP’ye yönelik saldırılardan, tecritten, polis gücüyle basına, medyaya ve halkın iradesine saldırmaktan hala medet umuyor. Saldırıya uğrayan Milletvekilini, gazeteciyi, halkı değil, saldıran polisi savunuyor.

Muhalefeti ezmenin esas ağırlığı ise, komşulara yönelik saldırı ve işgal politikasına veriliyor. Ne bahaneyle olursa olsun, Güney Kürdistan’a ve Rojava’ya yönelik saldırıların, katliamların esas hedefi Kürdistan genelindeki ulusal-demokratik direnişi kırmaktır. Bunu bir kahramanlık ve beka şovuna dönüştüren Erdoğan, buradan da maddi ve siyasi rant devşirmek peşindedir. Ne var ki, savaşta da işi zordur. Halkın direnişi, askeri alandaki saldırganlığa boyun eğmediği gibi saldırıları da püskürtmektedir. Erdoğan, savaşa ağırlık verdikçe bozguna uğrama ihtimali de artıyor. Bu kadar dış desteğe, göz yummaya rağmen askeri bir “başarı” gösteremiyor. Savaşta inat ettiği sürece durumu daha da kötüleşecektir. Kaldı ki, kısa vadede bir başarı hikayesi yazması da çok zordur. Bu nedenle başarı masalını muhalif medyayı susturarak, emrindeki medya generallerinin kalemiyle yazdırmaktadır. Ama bu da inandırıcı olmamaktadır. Son dönemde medyadaki tetikçileri bile palavra atmakta zorlanmaktadır.

Bu nedenle, Erdoğan geleceğe yönelik hiç bir yeni söz söyleyemiyor. Kendisinden yıllar önce yapılmış her şeyi “Ben yaptım” diyerek halkı kandırmaya çalışıyor. Böyle giderse “İstanbul’u da ben fethettim” diyecek ama bu bile onu kurtaramayacak.

Erdoğan seçimleri de, hilesiyle-zorbalıklarıyla özel savaşın yeni bir aşamasına çeviriyor. O zaman, muhalif güçler de çok özel bir çalışmayla onu bozguna uğratmalıdır. Zor da olsa tek çözüm yolu budur. Özel savaşa karşı her yerde, tüm boyutlarıyla direnip saldırıları boşa çıkartmak şarttır.

suatbozkus@gmail.com
twitter.com/suatbozkuş

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.