Afganistan'da yenilmeyenler

Selim FERAT yazdı —

  • Afganistan halkıyla Taliban arasına bir gözlük gibi yerleştirilen ve görüntüyü bulandıran ABD’nin çekilmesiyle birlikte, ABD’ye karşı yenilmeyen Taliban’a karşı, insanca ve özgür yaşamak isteyenlerin yürüyüşü başlayacak. 

Selimferat@web.de

 

Der Spiegel dergisinin son sayısının kapağı: "Korkunun dönüşü… Taliban‘ın korkutucu yıldırım zaferi… kaçış ve panik-Kabil’in dramı… Bukra, dayak, ölüm listeleri: kadınların kaderi“.

Yazar Christoph Reuter, Talibanları "Yenilmezler“ olarak betimledikten sonra, tarihi kronolojiye dayalı bir olaylar ve gelişmeler çerçevesi koyduktan sonra, Taliban güçlerini "hayalet ordusu“ olarak adlandırıyor ve bu ordunun birkaç hafta içinde, gürleyen bir güç olarak Afganistan’ı ele geçirdiğini de not ediyor.

Çokça dinlediğimiz bu tarihi tanımlamaya uymayan, gerçekten de "yenilmez“ bir halkın, ABD Taliban’la anlaştıktan ve çekildikten sonra, “iblis ABD emperyalizmi“ne karşı savaşan Taliban egemenleriyle yüz yüze kaldıklarıdır.

Taliban güçleri, "iblise karşı savaşan kahramanlar“ olmayı bir yerde "meşru olmayla“ özdeşleştirerek, nispeten müslüman halkın da desteğini alabildiler.

Seküler güçlerin, kendine gelebilen kadınların, ilerici güçlerin, kız çocuklarının desteğinden yoksun kaldılar.

Yazar Reuter, Batı’nın yirmi yıl boyunca politik nedenlerden dolayı istemediği Taliban ‘egemenliği’ni, yakın bir dönemde humaniter nedenlerden dolayı destekleyeceğini belirterek, bitiriyor yazısını.

2015 yılı sonunda, Rusya’nın Afganistan Özel Temsilcisi Samir Kabulow’un Taliban ile iletişim kanalları oluşturduklarını açıklaması, Taliban’ın ABD zıttı bir güç tarafından "kabul“ edilebilir olduğunu gösterdi.

Taliban’ın Kabil’i ele geçirmeden birkaç hafta öncesinde, komşuları İran, Çin ve Rusya ile görüşmeler gerçekleştirmeleri de ABD’nin çekilmesinin gündemde olduğunun göstergelerinden biriydi.

Yenilmeyen Afganistanlıların betimlemesi her defasında dikkatimi çeken bir betimlemeydi. Kaf Dağları‘nın gerisine gömülü, bir hikaye ülkesi olarak hatırladığımız, Afganistan’ı tanımak için, başvuracağınız ilginç bir makale Engels’e ait.

Afganistan’ı görmeden tanımlayan Engels’in bilgilerini muhtemelen askeri güçler bünyesindeki tarih meraklıları, seyyahlar ve günlük tutan tacirlerden aldığı tahmini doğru olabilir.

Friedrich Engels‘in 10 Ağustos 1857 civarında yazdığı "Afganistan“ (MEW 14 S. 73-82) başlıklı makalesini okursanız, peoza-teori-poesie karışımı bir tablo karşısında hayretler içinde kalabilisiniz.

Sizi şaşırtacak olan, 164 yıl önce yazılmış 9 sayfalık bu makalede, tabiat, mücadele, işgal ve direnişle ilgili süzgeçten geçirilmiş tanımlamalar olacak.

Bu makale, İngiliz ordusunun 12 Ekim 1842’de Kabil’den çekilmeleri, Kral Fath Cung’a bağlı Afganistan kuvvetlerin İngiliz güçlerini takibi sonucu, Dost Muhammad’in esaretten kurtarılması (agy. S.82) ve krallığını yeniden elde etmesinden 15 yıl sonra yazılmış.

"İran ve Hindistan arasında ve diğer yönde, Hindukuş dağları ve Hint okyanusu arasındaki“ (agy. S. 73) Afganistan, görkemli ormanlarında ayıların, kurtların yaşadığı, yabanileri konuk eden bir tablo.

Engels, tilkilerin ev sahibi olduğu, "aslan, leopar ve kaplanların yaşam tarzlarına, yaşamlarına uygun bölgelerde yaşadıkları“ (agy. S. 73) ülke Afganistan’ı, Sultan Mahmud’un, Cengiz Han’ın, Nadir Şah’ın geçtikleri diyar olarak tanımlıyor.

Engels’e göre, Afganistan toplulukları Clan’lardan (klan) oluşuyor. Her Clan egemeninin kişisel özgürlüğünden feragat etmeme stratejisi, uluslaşmayı engellediği Afganistan’da, deyim yerindeyse, Afganistan toplumlarını ortaklaştıracak politik bir nüfus oluşmuyor. Bu da, her egemeni, kendisine komşu diğer bir egemenin tehlikeli düşmanı kılıyor.

Engels’in belirleyici cümlelerinden biri, dönemin Britanya Krallığının Afganistan’daki sonu:

"İngilizler‘in Afganistan’da, yaratıklarından birini tahta geçirme girişimi böyle sona eriyor“.

ABD de yaşadı: Başa geçirdikleri "yaratık“ (kukla) tahttan indirildi.

Biden’in: "Eğer Afganistan güvenlik güçleri Kabil kuşatıldığında savaşsalardı, çok farklı bir hikaye olurdu“ açıklaması, Afganistan’daki yaratıklarından birini tahtta tutmayı başaramayan emperyal bir gücün, yenilgiden sonraki "tilki dansı“nı andırıyor.

Biden’in bu hafta yapılacak G7 zirvesinde, Taliban’ın eylemlerine bakarak, bir yol haritası çizeceklerini belirtmesi ve "Taliban ile tahliye operasyonu konusunda yakın temas halindeyiz" notu, Batı’nın er veya geç Taliban’ı yeni egemenler olarak kabul edeceklerine işaret ediyor.

Taliban, çizilen asgari bir çerçeveyi kabul edecek, Batı Taliban yönetimini tanıyacak.

Bu da, mücadele sahnesine yeni aktörlerin çıkacağını gösteriyor: Afganistan halkıyla Taliban arasına bir gözlük gibi yerleştirilen ve görüntüyü bulandıran ABD’nin çekilmesiyle birlikte, ABD’ye karşı yenilmeyen Taliban’a karşı, insanca ve özgür yaşamak isteyenlerin, Afganistan’da yenilmeyenlerin; kadınların, seküler ilerici güçlerin, aydınların yürüyüşü başladı/başlayacak.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.