Bir dava insanı: İbrahim İncedursun

Selim FERAT yazdı —

80’li yılların sonundaydık.

Bir tesadüf eseri olacak, Kürt siyasetinin aktif adamlarıyla birlikte bir minibüs yolculuğundaydık.

Birlikte sohbet ettiğimiz, Gerilla hareketinin ilk kuşağından bir kadın, mücadelenin başlangıcındaki deneyimlerini bize aktarıyordu.

Ben not almakla meşguldüm. Kürt köylülerinin başta alışmadığı mücadele insanlarını daha sonra, hangi zor şartlarda desteklediğinin hikayesini dinliyordum.

Karşımızda, anlatılanları usulca dinleyen meraklı adamla o gün tanışmıştık: İbrahim İncedursun.

Biraz diledikten sonra, oturduğumuz sıraya geçerek, mücadele anılarını anlatan Kürt kadının yanına oturdu.

Bir yerde ben ve Hüseyin’i minibüs koltuğunun sağ uçurumuna itti ve özür dileyerek, “Selim arkadaş, ne sen ne de Hüseyin’den Gerilla olmaz, ben Gerilla olacağım, bu bilgiler benim işime yarar” diyerek bizi saf dışı bıraktı.

Alçak gönüllü ve mütevaziydi. Bunları söylerken, hiçbir aşağılayıcı duruş sergilemedi.

Realistti.

Söylediklerinde bir abartı yoktu.

Minibüste anlatılanlar, bizim için otantik hikayelerdi.

Bize faydası, Kürdistan toplumun içinden geçtiği süreci tanımak olacaktı.

İbrahim İncedursun’u ilgilendiren, Gerilla mesleğiyle ilgili yanlarıydı.

Kendisini nelerin beklediğini bilmesine rağmen, sanki eski bir meslek hocasından ders alır gibi dinlemeye başladı.

Bize ise sadece gülümseyerek geri çeklime kalmıştı.

İbrahim İncedursun o güne kadar, şahsiyetini merak ettiğim bir kitle önderiydi.

Yaşam hikayesini tam olarak bilmememe rağmen, kendisiyle ilgili ilk bilgileri Londra’dan aldığımı hatırlıyorum.

Eylem Kahraman’ın kızı Yeşim’le Y.Özgür Politika’da yaptığı “Ringlerden dağlara İbrahim İncedursun“ başlıklı söyleşide, 80’li yılların sonunda edindiğim bilgilere denk düşen bölümler aradım.

O zamanlar Londra’da bana verilen bilgilerle örtüşen anlatımlara rastlamadım…

Kitleye yönelik bir toplantı için Londra’daydık. İbrahim İncedursun daha önce orada kitlesel faaliyetlere katılmış. O gitmiş, namı kalmıştı.

Toplumsal ve siyasi sorunları olan birkaç Kürdistanlının hararetli tartışmalarına tanık olmuştum.

Birkaç kez, “Eğer İbrahim heval olsaydı, böyle olmazdı” diyen bir katılımcıyla sohbete daldık.

Kürdistanlılardan, istemedikleri yardımı tahsil etmek isteyen, solcu bir grubun temsilcisini kitle huzurunda, yaptırımlarından men eden bir tavır sergilediğini, haksızlığa karşı kararlı tavır takındığını ve emekten yana biri olduğunu aktarmıştı.

İbrahim’in tarifi: “cesur, açık sözlü, espirili, sohbet etmesini bilen, enerji dolu” olarak hafızamda kalmıştı.

O’na göre Londra Kürdistanlılar için Londra olalı, İbrahim İncedursun gibi birini konuk etmemişti.

Kızı Yeşim, işkenceden dönen babasının mosmor bedenine sarılamadığı gün, “ben kim olduğumuzu daha iyi anladım” diyor.

Londra’daki Kürdistanlılar, Ringdeki mücadelesinin bir biçimini kitle içinde haktan yana veren İbrahim İncedursun’u tanıyınca, “adalet”in ne olduğunu daha da iyi anlamışlardı.

Anısına, saygıyla!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.