- Seçimler yapılmasa da, ertelense de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Depremle birlikte esas çöken AKP-MHP çetesinin diktasıdır. Şimdi enkazı halkların üstündedir. Bu nedenle ''Cumhur'' kadınıyla-erkeğiyle, trol ve troliçeleriyle çıldırmış gibi saldırıyorlar.
Yaşanan deprem büyüktür, ağırdır. Halkın kayıpları da büyüktür, ağırdır ve acıdır. Enkaz altından gelen ölüm haberleri hiç durmadan artıyor. Bir süre sonra artık umut yok, salgın tehlikesi vb. deyip bütün kayıpları ölmüş kabul edebilirler. Kurtarma çalışmalarına son verip enkaz kaldırma çalışmaları deyip dozerler-kepçeler temizliğe başlayabilir. Bunu Büyük Marmara depreminde de, özyönetim direnişlerinin bastırılıp ezilmesinde de gördük. Devlet ve AKP bu konuda çok tecrübeli ve hiç acele etmiyor. Zaten ilk çare olarak akıllarına OHAL ilanı gelmesi de bunu gösteriyor. Halkın eleştiri ve tepkilerini bastırmak, yayın yasağı ve benzeri yollarla halkı susturmaktan-bastırmaktan başka yol bilmiyorlar.
Felaket büyüktür. Ama esas felaket, AKP-MHP iktidarının gaflet içinde olmasıdır. Demokratik bir yönetim bu sorunları halkla birlikte daha az sancılı olarak çözebilirdi. Ama daha önceki felaketlerde olduğu gibi Erdoğan, OHAL ilan ederek para ve yeni ev vaatleriyle hala halkı kandırmaya, oyalamaya ve olmazsa tehdit etmeye kalkışıyor. Bir de ilave ediyor:
“Cumhurbaşkanı olduğum için böyle konuşuyorum. Yoksa başka türlü konuşurdum” diyor. Kendisinin söyledikleri yetmiyormuş gibi piyasaya saldığı troller her yerde kudurmuş gibi saldırıyor. Erdoğan bu trollerini toplayıp bağlamalıdır. Yoksa hepsinin hesabını verecek olan Erdoğan’dan başkası değildir.
OHAL ilan ederek belediyelerin ve sivil kurumların toplayıp gönderdikleri yardımlara el koyan, halkı suçlu ilan eden bir devlet anlayışının halka güven vermesi söz konusu olamaz. Halk bu iktidarı seçimde göndermeye hazırlanıyordu. Ama onbinlerce insanın cenazesi üzerinden seçim falan yapılamaz. Zaten Erdoğan bu felaketi de 'Allah’ın bir lütfu' bilip hemen OHAL ilan etti. Kendi yapamadığını yapması için askeri şehre indirdi. Fiili bir darbe daha yapmış oldu. Böylece konuşmalarında ilan ettiğinin ne olduğu hemen açığa çıktı. Kendi suçlarını örtmek ve hesap vermekten kurtulmak için yine halka saldırmak ve susturmak, bastırmak. Tabii ki yapabilirse!
Seçimler yapılmasa da, ertelense de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Depremle birlikte esas çöken AKP-MHP çetesinin diktasıdır. Şimdi enkazı halkların üstündedir. Bu nedenle ''Cumhur'' kadınıyla-erkeğiyle, trol ve troliçeleriyle çıldırmış gibi saldırıyorlar. Ama suçluların telaşıyla gösterdikleri bu saldırgan tavırları onları kurtaramaz. Sadece çöküşlerini ve kaçışlarını hızlandırır. Demirel’den beri sağ politikacılar sıkışınca “Hesabımı mahkeme-i Kübra’da veririm” derlerdi. Onlara, ''madem ki dindarsınız, Allah’ı boşuna meşgul etmeyin. Gelin, bu dünya mahkemelerinde bir hesap verin” desek de ikna edemezdik. Ama herhalde bu süreçte Cumhur çeteleri yargılanmaktan ve cezalandırılmaktan kurtulamaz. Kendi kurdukları mahkemelerden kurtulsalar da halkın vicdanında çoktan mahkum oldular. Bütün meydanlarda halkın tepkisi bunu gösteriyor.
Devletin, Cumhur çetelerinin saldırganlıkları üzerine daha fazla durmaya gerek yok. Onlar zaten Erdoğan başta olmak üzere kendilerini yeterince deşifre ettiler. Şimdi yapılması gereken gecikmiş de olsak, halkların kendi olanaklarıyla ve dayanışmasıyla sorunları çözmektir. Çünkü bu ağır enkaz kaldırılsa da yaraları uzun süre kanayacaktır. Deprem alanı ve devletin yardım etmek yerine gelen yardımları da engellemesi bizi gene ırkçı-ayrımcı kafayla karşılaştırıyor. AKP-MHP diktası toplumu gerebildiği kadar gerip birbiriyle çatıştırarak ayakta kalmaya çalışıyor. Sonunu da göreceğiz.
Yakınlarını kaybedenlere ve tüm halkımıza başsağlığı, kolaylıklar diliyorum.
paylaş
Suat BOZKUŞ yazıları
Parayı veren düdüğü çalıyor
11 Mart
Yıkım, talan ve ganimet
25 Şubat
Tecride son, Öcalan’a özgürlük!
4 Şubat
Tecrit ve seçimler
28 Ocak
Seçim dönemi
21 Ocak
Seçimler ve HDP
14 Ocak
İkinci Paris Katliamı
2 Ocak
Erdoğan’ın ustalık devri
23 Aralık
Öcalan ve siyaset mühendisliği
17 Aralık
ŞOK ŞOK ŞOK
10 Aralık
Seçimler ve savaş
3 Aralık
Kobanê’nin rövanşı
26 Kasım
Erdoğan’ın seçim kampanyası
19 Kasım
Kimlerin kimyası bozuluyor?
12 Kasım
Kimyasal Recep mi?
5 Kasım
'Cadı' avı
29 Ekim
Hukuksuz bir savaş
22 Ekim
Seçimler torbada keklik mi?
15 Ekim