Çöküş…

Cihan DENİZ yazdı —

  • Sedat Peker operasyonu iktidar içi dengelerde AKP’nin ne kadar güçsüz bir konumda olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, çöküş kaçınılmaz ve sadece bir zaman meselesi.

Türkiye’de gündem yine çok hızlı. Gündem ne kadar hızlı olursa olsun, ne kadar çabuk değişirse değişsin aslında tek bir şeyi, uzun bir zamandır yokuş aşağı freni patlamış bir kamyon gibi giden faşist iktidar için artık oyunun sonuna gelindiğini gösteriyor. Ne her başı sıkıştığında devreye koyduğu Kürtler ile savaş, ne hakikati ters yüz eden komplo teorileri, ne de topluma dayattığı suni gündemlerin ona artık bir faydası kalmamıştır. Yıllarca baskı ve türlü oyunlarla ile arkasına hizaladığı medya gücü bile iktidardaki faşist bloğa olan desteğin erimesine engel olamamaktadır.

Bugüne kadar sorunlar ortaya çıktığında çekirge gibi sıçramayı başaran, her konuda kendine bir mağduriyet çıkarmayı başaran, yılanın deri değiştirmesi gibi iktidarı paylaştığı güçleri değiştirip ömrünü uzatmayı başaran, her AKP için artık yol bitti. İlk iktidara geldiğinde vesayet rejimine iktidarını koruma adına karşı sol liberalleri, muhafazakâr Kürtleri ve Cemaati yanına almayı başarmıştı. Daha sonra Cemaat ile girdiği iktidar mücadelesi sonucunda tüm bu kesimlerle köprüleri atıp, belki de kendisi için son şans olan Dolmabahçe’de müzakere masasını devirip bu sefer dün vesayetçi dediği Ergenekoncular ile MHP ile ittifak kurmuştu.

Ama bu ittifak da bir işe yaramadı. Ne bu ittifakın varlık nedenini oluşturan her alanda Kürt direnişinin tasfiyesinde başarılı oldular, ne de o hayalini kurdukları Osmanlı’yı diriltme konusunda bir adım ileri gidebildiler. Günün sonunda ellerinde kalan içeride sürekli eriyen bir toplumsal taban, kriz içinde bir ekonomi, iflas etmiş bir adalet sistemi, çürümüş toplumsal ve dışarıda büyük bir yalnızlık.

Her alandaki bu kriz durumu, faşist bloğun içindeki ilişkileri de, dengeleri de değiştirmektedir. Zaten kurulduğu ilk günden itibaren AKP’nin iktidara mecburiyeti nedeniyle asimetrik olan ilişkiler, AKP’nin toplumsal desteğindeki erimeye paralel olarak daha da dengesiz ve eşitsiz hale gelmiştir ve AKP’nin bu ittifak içindeki belirleyiciliği daha da azalmıştır. Aynı şekilde iktidar bloğu içindeki güç mücadelesi daha da keskinleşmiştir. Sonuç ise iktidar bloğunun kaçınılmaz olarak bir dağılma sürecine girmesidir.

Bu dağılma sürecinin işaretleri iktidar bloğunun bileşenlerinin açıklamalarından ve eylemlerinden çok net olarak görülmektedir. Her sözü bir talimat olarak görülen MHP genel başkanı Devlet Bahçe’nin verdiği tek başına iktidar mesajı, tesadüf olarak görülemez. Hazırladığı yeni Anayasa taslağı ile beraber değerlendirildiğinde, MHP’nin muhtemel AKP sonrası siyaseti için oyun kurucu bir aktör olarak hazırlık yaptığı anlaşılmaktadır.

Aynı şekilde Sedat Peker olayı da bu bağlamda değerlendirilmelidir. iktidarın gücünün arkasında olduğu günlerde muhaliflerin kanı ile banyo yapmayı hayal eden faşist çete bozuntusu Sedat Peker’e yapılan operasyon, iktidar bloğu içindeki farklı mafyatik gruplar arası bir hesaplaşma olmanın ötesinde, bir siyasi güç mücadelesidir. Bahçeli’nin talimatı ile hapisten çıkarılması, buna karşı MHP’ye değil AKP’ye biat eden Sedat Peker’e bir operasyon düzenlenmesi ve sonrasın Sedat Peker’in yaptığı açıklama ile doğrudan Mehmet Ağar’ı hedef alması, iktidar için dengelerin nasıl radikal bir şekilde değiştiğini ortaya koymaktadır. Bu anlamıyla Sedat Peker operasyonu iktidar içi dengelerde AKP’nin ne kadar güçsüz bir konumda olduğunu göstermektedir.

Sonuç olarak AKP ve Erdoğan, Ergenekoncular ile girdiği ittifak ile başkanlık sistemi adı altında yeni bir faşist düzen inşa etmiştir. Bununla birlikte son gelişmeler, özelikle de Kürtler karşısında yaşanan başarısızlığı bir faturası olarak, rollerinin burada bittiğini, kendi inşa ettikleri sistemin geleceğinde onlara bir rol verilmediğini göstermektedir.

Dolayısıyla, çöküş kaçınılmaz ve sadece bir zaman meselesi. Ama onun yerine neyin geleceği, bugünü bile aratacak açık bir faşizm mi, yoksa faşizmin tasfiyesi ile Türkiye’de yeniden demokrasinin ve özgürlüklerin yeniden kazanıldığı yeni bir sistem mi; işte bunu ezilenlerin mücadelesi belirleyecektir. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.