Çözüm yolu

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Birikmiş olan bu kadar sorun içinde çözüm komisyonu boğulmamalı. Devlet, Kürtlerle savaş politikasından vazgeçip barışçı çözüm ve demokratikleşme yoluna girdiği ölçüde diğer sorunlar da çözüm yoluna girecektir.

Cumhuriyet tarihinin en derin sorunu Kürt sorunudur. Devletin bütün güçleri Kürtlerle savaş ve Kürt sorununun bastırılması planı üzerine şekillenmiştir

Sadece askeriye ve güvenlik güçleri değil, Diyanet işlerinden sportif çalışmalara, milli eğitimden kültür-sanat-bilim alanlarına, sanayileşmekten büyük altyapı yatırımlarına kadar toplumun tüm yaşam damarlarına kadar sinmiş olan güvenlikçi zihniyet ilk defa değişmeye-değiştirilmeye çalışılıyor. Birinci yüzyılın tekrarı olanaksızdır. Ama değişim de çok kolay olmuyor, olmayacak.

Özal’dan beri Kürt sorununun çözümü konusunda birçok tartışmaya ve kanlı çatışmaya şahit olduk. Geçen Ekim ayında Bahçeli’nin doğrudan Kürdistan Halk Önderi Öcalan’a çağrısıyla başlayan ve mecliste kurulan komisyonla devam eden çözüm sürecinde birçok konu tartışılıyor. Sürece karşı olanların zehirli diline karşı süreci geliştirmek ve sonuca ulaştırmak isteyenlerin yapıcı dili kolaylıkla anlaşılıyor. Bu kargaşa içinde bazen at izi it izine karışsa da, geniş halk kitleleri içinde bir umut canlanıyor. Barışçı-özgür ve eşit yaşamı gerçekleştirmek umudu ve ihtimali bile hem Türkiye’nin hem de bölgenin siyasi iklimini değiştirmeye yetti.

Bütün bunlara rağmen dünyadaki egemen güçlerin bölgeye yönelik projelerini dikkate alırsak sorunun karmaşıklığı daha iyi anlaşılır. Ama her söz üzerine, her harfe anlamlar yükleyip afaki yorum yapan hurufilerin laf salataları içinde boğulmak yerine ana eğilimlere bakmak gerek.

Hakan Fidan’ın, bazı siyasetçilerin Suriye ve Rojava üzerinden süreci sabote etme derdine düşmeleri önemli ve ilgi çekicidir. Hem başkalarının içişlerine karışmayız diyorlar hem de Colani-Şara yönetimini Kürtlere karşı kışkırtıyorlar. “Arkanızda biz varız, korkmayın“ diyerek dolaylı saldırı emri veriyorlar. Bu tavır hem süreci zayıflatmakta hem de başka güçleri de bölgeye çekerek onları sorunun tarafı haline getirmektedir. Bu da sorunu ve çözümü zorlaştırmaktadır.

Görünüyor ki, devletin içindeki her eğilim gidişatı engellemek ya da yön vermek için fırsat kollamaktadır. Bu da müthiş bir çatışma demektir. Gizli ya da açık, hafif ya da şiddetli bu çekişme hep sürmektedir.

Bazen her kafadan bir ses çıksa da gidişat mecburen tek istikamettir. Halkların çözüme ve barışa bu kadar susadığı bir süreçte bu fırsatı ıskalayanlar başka hiç bir konuda halka güven veremez.

Birinci paylaşım savaşından sonra SSCB ve İngiltere-Fransa arasındaki Brest-Litovsk Anlaşması, TC ile İngiltere-Fransa arasındaki Lozan Anlaşması’yla ve İkinci Paylaşım Savaşı’ndan sonra SSCB ve diğer galip devletlerle yapılan Yalta Anlaşması’yla dünya şekillenmiştir.

Bugün de Alaska zirvesinin arkasından yeni bir dönem açılıyor. Ortada net bir anlaşma olmasa da Ukrayna’dan başlayıp her yerde bir çözüm ve uzlaşma-uzlaştırma havası esiyor. Bu hava Gazze ve Filistin sorununu da etkileyebilir.

Dünyanın durumu ve gidişatı böyleyken Türkiye’de iktidar sahiplerinin burunlarının dikine gidip Kürt düşmanlığında inat etmeleri hem kendi iktidarlarını hem de halkımızın barışçı çözüm umutlarını heba etmek olacaktır. AKP şeflerinin muhalefeti ezmek için geçmişte HDP’ye yönelik yapılan hukuksuz tasfiye operasyonlarının bir benzerinin bugün CHP üzerinde sürdürmesi, üstüne borsa kurulup tutsakların tahliyesi karşılığında milyon dolarlık rüşvet haberleri ve ihale yolsuzlukları Erdoğan diktasının artık çürümekten öte kokuşma aşamasına geldiğinin göstergesi olmaktadır. Bu da herkesi huzursuz etmektedir. Mesele yolsuzluklardan öte yargının da iyice siyasallaşması ve kokuşmasıdır. Bu durum Bahçeli’yi bile isyan ettirmektedir.

Birikmiş olan bu kadar sorun içinde çözüm komisyonu boğulmamalı ana sorunun çözümünde kalıcı adım atmaya bakmalıdır. Devlet, Kürtlerle savaş politikasından vazgeçip barışçı çözüm ve demokratikleşme yoluna girdiği ölçüde diğer sorunlar da çözüm yoluna girecektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.