Demokratik Cumhuriyet ittifakı

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Demokratik ittifak basit bir seçim ittifakı değildir. Mevcut gidişatı durduracak ve yeni bir dünya kuracak olan tüm halk güçlerinin her alanda gerçekleşecek olan bir mücadele birliğidir.

İktidarda olan darbeci-faşist “Cumhur ittifakı“ dikta yönetimini ayakta tutabilmek için her türlü zorbalığa başvuruyor. Son beş yılda başvurdukları yollar geleceklerinin de göstergesidir. Dışarıda ve içeride işgal-saldırı ve katliamlarla halkların iradesini gasp ederek ayakta kalmaya çalışıyorlar.

"Cumhur ittifakı“na karşı muhalefet olduğunu iddia eden "Millet ittifakı“ ise neye muhalefet edeceğini, yerine ne önerdiğini hala net olarak ortaya koymuş-koyabilmiş değildir.

Bugüne kadar faşist çeteye karşı net bir muhalefet geliştiremeyen "Millet ittifakı“ hala belirsizlik içindedir.

CHP’nin son kurultayında gündeme getirdiği "İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi" kağıt üzerinde yeni şeyler söylese de, pratikte bir yansımasını yaratmış değildir.

“Millet ittifakı”nın diğer ayağı olan İYİP ise HDP’ye karşı düşmanlığını hiç gizlemiyor. Aldıkları belediye başkanlıklarını HDP seçmenine borçlu olanlar, bırakın bir kuru teşekkürü hala HDP düşmanlığı yapıyorlar. Aynı seçimlerde ezici bir çoğunlukla seçilen HDP’li belediye başkanlarının halen zindanda olması onların demokrasi anlayışını "lekelemiyor“. İmamoğlu’nu HDP’lileri ziyaret ettiği için hala suçluyorlar. Bunun içindir ki, Erdoğan ve Bahçeli Akşener’i geri yuvaya çağırıyorlar.

Bu durumda tüm ezilenlerin eşitliği ve özgürlüğü temelinde “Üçüncü yol“un ortaya konması gerekiyor. Bu da halkların seçeneği olan "Demokratik Cumhuriyet ittifakı“dır. Buna kısaca "Demokratik ittifak“ da denebilir. HDP’nin yaptığı "Hep Birlikte“ çağrısı Demokratik ittifak güçleri için bir program önerisi ve çerçevesi olabilir.

Halkların iradesini gasp eden faşist dikta yönetiminde tam bir zulüm diktası kurulmak isteniyor. Sokaklar kan gölüne dönmüş, iktidar çetelerinin hak-hukuk tanımaz kanlı diktaları sokaklardaki vatandaşı da delirtmiş durumda. Hunharca işlenen cinayetlerin, tecavüzlerin, utanmazca yapılan soygunların ardı arkası kesilmiyor. Toplumun en ezilenleri olan Kürtlere, kadınlara ve işçilere-emekçilere yönelik katliamlar toplumu çürüten ve bitiren boyutlara ulaşmıştır. Bu katliamlarda devlet ya doğrudan fail ya da failleri özendiren, koruyan suç ortağı durumundadır.

Demokratik ittifak, bu gidişata açıkça dur diyenlerin mücadele birliği olacaktır.

Diktatörlüğün beka, bölücülük, terör, yerli-milli vb. çürümüş sakızlarını hiç çiğnemeden halkın yaşama hakkı ve özgürlükleri uğruna mücadeleyi yükseltecektir.

Demokratik ittifak basit bir seçim ittifakı değildir. Mevcut gidişatı durduracak ve yeni bir dünya kuracak olan tüm halk güçlerinin her alanda gerçekleşecek olan bir mücadele birliğidir. Siyasi partiler de, demokratik toplum örgütlenmeleri de, yurtsever-demokrat bireyler de bu ittifakta yer alabilir. Mücadelenin her alanında yer alan bu güçler olası bir seçim durumunda ortak bir değerlendirmeyle tavır belirler. Böylesine kapsamlı bir eylem birliği iktidardaki diktayı alaşağı edebilir.

Erdoğan diktası ayakta kalabilmek için her yola başvuruyor.

Geçen dönemde "Çılgın proje“ diyerek ortalığı telaşa verdikten sonra bir soygun ve yıkım projesi olan “Kanal İstanbul“u açıkladı. Bunun rantıyla çevresini ayakta tutmaya çalışıyor.

Şimdi de “Büyük Müjde“ diyerek Karadeniz’de bulunan gaz yataklarını gündeme getiriyor. Bu enerji kaynakları önemli olsa da çözüm değildir. Venezüela’dan Irak’a, İran’a ve körfez ülkelerine kadar en zengin petrol ve gaz kaynaklarına sahip olan ülkelerin haline bakarsak durum daha iyi anlaşılır. Demokratik ve adil bir toplumsal sistem kurulamadıktan sonra bulunan doğal kaynaklar da çözüm değil, tam tersine başa bela olur. Yoksa Türkiye’nin şu andaki kaynakları bile hepimize rahat rahat yeter. Bütün kaynakların topluma yararlı olması için, bu faşist diktanın yıkılması, demokrasi-özgürlük ve barış yolunun sonuna kadar açılması şarttır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.