Devletsiz ve devletli Kürt milliyetçiliği

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Barzani milliyetçiliği, Başûr devletsiz bir parça iken taşıdığı devrimci-demokratik özden koptu ve günümüzde devlet milliyetçiliğine dönerek yozlaştı. Artık bu devlet Kürt milliyetçiliğinin en gerici biçimidir; Kürt düşmanı Türk milliyetçiliğinin işbirlikçisidir, aynı zamanda Bakur, Rojava ve Rojhilat Kürt’üne, daha da vahimi Başûr-Süleymaniye Kürt’üne düşmanca davranmaktadır.

Türk milliyetçiliği Kurdistan için en büyük ideolojik tehdit. Yüz yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt halkı bu milliyetçiliğe karşı savaşıyor.
Karşımızda duran temel soru şu: Kürt milliyetçiliği Türk milliyetçiliğine karşı ideolojik bir silah mıdır?
Bu soruyu “evet” ya da “hayır” diyerek yanıtlamak mümkün değildir.
Tarihsel deneyim  Kürt milli hareketinin ilk döneminde ya da PKK öncesi dönemde Kürt milliyetçiliğinin pozitif etkisini kesinlikle kanıtlar. Kürt milliyetçiliğinin modern anlamda gelişip serpilmesi Kürt milli mücadelesinin en temel ideolojik dayanağı olmuştur. Ezilen ulusun milliyetçiliğinin ezen ulusun milliyetçiliğinden farkı bu dönemde açık bir şekilde kanıtlanmıştır.
Uluslar arası durum, söz konusu dönemde bütün milli kurtuluş hareketleri gibi Kürt milli kurtuluş hareketini de objektif bakımdan dünya devrimci sürecinin organik bileşeni haline getirdi. Komintern’in temel sloganı “çağımız sosyalist devrimler ve milli kurtuluş mücadeleleri çağıdır” şeklindedir. Sosyalist ülkeler genellikle milli kurtuluş hareketlerini destekledi.
Her ne kadar sosyalist ülkeler Kürt milli hareketine doğrudan ve açık bir destek vermemiş olsalar da, o günün dünya şartlarında Kürt milli güçleri “milliyetçilik" bayrağı altında birleşip, zafer vaat eden bir siyasi-askeri hareket başlattığında sosyalist ülkelerin desteğini umut edebilirlerdi. Nitekim Çin ya da Sovyet yanlısı milliyetçi ve sol Kürt fraksiyonları bu umutla hareket ediyorlardı, fakat ne Milliyetçi bayrak altında Kürt milletini birleştirebildiler ne de zafer vaat eden bir milli isyanı örgütleyebildiler. O nedenle devletlerinin çıkarını düşünen sosyalist ülkelerin desteğini de kazanamadılar.
Alamadılar ama dünya durumu değişmedikçe, emperyalizmle sosyalist ülkeler arasındaki çelişkiler devam ettiği sürece, Kürt milliyetçi hareketinin milli birliği gerçekleştirme ve zafer vaat eden topyekun ayaklanmayı başarma perspektifi objektif olarak mevcuttu. Bu gerçekleştiği durumda sosyalist ülkeler, güç dengesi eğer elveriyorsa bu Kürt milli hareketine kendi devlet çıkarları gereği kesinlikle destek verebilirlerdi.
PKK’nin o dönemde Kürt milli birliğini kurma ve Büyük Kurdistan’ı inşa etme programı pozitif anlamıyla Kürt milliyetçi hareketinin sosyalist temeldeki mücadele programıydı.
Buradan hareketle söz konusu birinci dönemde Kürt milliyetçiliğinin objektif bakımdan devrimci karakterini kabul etmek gerekir. Kürt milliyetçilerinin Türk sömürgeciliğine karşı mücadelesi dünya çapında emperyalizme karşı, sosyalizmden yana devrimci bir nitelik taşıyordu. O nedenle “Büyük Kurdistan Programı” da biricik radikal demokratik programdı.
Ancak dünya durumu değişti. Sosyalist dünya sistemi çözüldü ve yok oldu. Böylece milliyetçi hareketlerin sosyalizmle ittifak içinde devrimci rol oynama perspektifi stratejik olarak ortadan kalktı. Bir çok durumda milli hareketlerin var olduğu ülkeler  iki emperyalist kampın paylaşım ve dolaylı savaş alanları haline geldi.
Bu stratejik değişiklik Kürt milliyetçiliğinin sömürgeciliğe ve bölgesel emperyalizme karşı rolünü sıfıra mı indirdi? Bilimsel yaklaşım bu soruya olumlu yanıt vermez. Sömürgecilik ve bölgesel emperyalist hegemonya kendiliğinden milliyetçi tepkiyi doğurur ve özü bakımından bu milliyetçilik devrimci sürece adım atmanın ilk sübjektif basamağıdır. Devleti olmayan bir halkın milliyetçiliği, eğer o halkın politik öncüsü Kurdistan egemen sınıflarına ve orta sınıflara değil de emekçi sınıflara dayanıyorsa, o halkın milliyetçiliği ortada devlet olmadığı için “şovenizme”, başka milletlere düşmanlığa dönüşmez. Çünkü bu dönüşüm kapitalist sınıfa dayanan devlet tarafından halkın kendiliğinden milliyetçi bilincini bulandırmasının, onu kendi egemenliğine bağlamasının sonucunda gerçekleşir. Hiçbir halk, eğer devlet egemenliği altında değilse, bir başka millete  karşı “üstünlük” duymaz. En fazla ezen ulusun devleti tarafından yürütülen zorbalığa karşı öfke ve nefret duygularıyla dolup taşar ki, bu da milliyetçi duyguyu karşı devrimci kanala akıtmaz. Kilit mesele devlet meselisidir.
O nedenle diyebiliriz ki, devletsiz Kürt halkının milliyetçiliği ile o halkın öncüsünün Apocu Konfederalizmi arasında “Çin Seddi” yoktur. Milliyetçilik kavramının devletli halklar için yarattığı korkunç sonuçlar dikkate alınarak, devletsiz Kürt halkının milliyetçiliğini “yurtseverlik” olarak dile getirmek gerekir ki, bu yurtseverlik duygusu milli çapta bir duygu olmadan Apoculuğun bir halk ideolojisi haline gelmesi kesinlikle açıklanamazdı.
İlk kurşunun atıldığı gün PKK’nin nitel bir sıçrama yapmasının sosyolojik açıklaması sanırım şöyledir; o anda PKK’den habersiz Kürt gençliği sömürge boyunduruğuna ve zulmüne karşı derin bir milli nefretle dolup taşmış, Kürtlük şuuruna varmış tır ki, ilk kurşunun sesiyle Apocu oluvermiştir.
Buna karşılık, Barzani milliyetçiliği, Başûr devletsiz bir parça iken taşıdığı devrimci-demokratik özden koptu ve günümüzde devlet milliyetçiliğine dönerek yozlaştı. Artık bu devlet Kürt milliyetçiliğinin en gerici biçimidir; Kürt düşmanı Türk milliyetçiliğinin işbirlikçisidir, aynı zamanda Bakur, Rojava ve Rojhilat Kürt’üne, daha da vahimi Başûr-Süleymaniye Kürt’üne düşmanca davranmaktadır.
“Soğuk savaş sonrasında”, ezilen ulusun milliyetçiliği, eğer bu milliyetçilikler devlet milliyetçiliği ise artık iktidarı ele geçiren dar bir zümrenin menfaatini temsil eden karşı-devrimci milliyetçiliklerdir.
Benim Apocu “Konfederalizm ve devlet olmayan devlet ve demokratik ulus” paradigması temelinde Barzani fraksiyonunun bugünkü çizgisiyle ilgili görüşüm böyledir.
Gelecek yazıda “Büyük Kurdistan, Konfederalizm ve Demokratik Ulus” paradigmasını ele almaya çalışacağım.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2023 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.