CHP’ye uyarı

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Onu aşkın belediye başkanı bu “suç örgütünün” üyeleri olarak hapiste yatıyor. Eğer söz konusu kişiler bu iddia temelinde hüküm giyerlese, CHP “casusluk ve yolsuzluk suçlarının odağı” olarak Anayasa Mahkemesi tarafından bir celsede kapatılır.

Casusluk iddianamesinde Ekrem İmamoğlu’nun adı “suç örgütü lideri” diye geçiyor. Onu aşkın belediye başkanı bu “suç örgütünün” üyeleri olarak hapiste yatıyor.

Eğer söz konusu kişiler bu iddia temelinde hüküm giyerlese, CHP “casusluk ve yolsuzluk suçlarının odağı” olarak Anayasa Mahkemesi tarafından bir celsede kapatılır. Başta Özgür Özel olmak üzere, TBMM’de bir avuç kalacak ölçüde vekillerinin dokunulmazlığı kaldırılır. Yakın geçmişte AKP münferit “şeriatçı” gösteriler nedeniyle, bu “suçun” odağı olduğu iddiasıyla neredeyse kapatılıyordu, hazine ödeneklerine el konulmasıyla kurtulabildi.

Her nedense CHP’li yetkililer bu “yakın tehlikeye” işaret etmekten uzak duruyorlar. Neden acaba?

Bana sorarsanız, böyle bir sonuç karşısında yapabilecekleri hiçbir şeyin olmadığını biliyorlar. Yapacakları ilk mitingin “eylem” olması nedeniyle kitlenin toplanmasına kalmadan kapatılmış partilerinin tüm “eski” yöneticilerinin tutuklanacağını elbette kestiriyorlar.

Bu durumda ne yapabilirler? Artık orduda, bir vakitler Adnan Menderes’in Tahkikat Komisyonu ile CHP’yi tasfiye etme planına karşı darbe yapan albayların yerini Afyoncu adındaki, Erdoğan’ın kararıyla “alaylı” tuğgeneral yaptığı sivil İslamcının yetiştirdikleri almış. Devlet partisi CHP’nin bu durumda “yeraltına” geçip, silahlı direnişe kalkacak hall yok. O nedenle “tehlikenin” kenarından geçerken ıslık çalıyorlar. Hatırlayın: Yüzde ellilerde oy alan Demokrat Parti kapatılıp Atatürk’ün son Başbakanı Celal Bayar, Başbakan, Bakanlar, Genelkurmay Başkanı hapse atıldığı zaman DP seçmeninin aklına direnmek gelmedi. O zaman darbe oldu demeyin, Türkiye’de “süreç içinde darbenin” son santimindeyiz. Zaten CHP “bize karşı darbe yapılıyor” demiyor mu?

Casusluk siyasi iftiraların son noktasıdır, bundan daha vahim bir suç icat edilemez. Geriye yargılananları lekelemek için yapay zeka ürünü kasetlerin üretilmesinden başka bir iftira benim aklıma gelmiyor. İdamı öncesinde Yassıada Mahkemesi’nde Menderes’in kasasından kadın iç çamaşırı çıkartanlar, şu teknoloji çağında neler yapmaz ki?

Yani tehlike büyük.

Şimdi bir fantezi yapalım. Böyle olacak demiyorum, olursa ne olur diyorum.

CHP Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmış. Gezi benzeri gösteriler başlamış. Yine Gezi gösterileri gibi bastırılmış. Hele bir de gösterilere üniformalıları da, bir punduna getirip kitlenin içine karıştırsalar, alın size “ikinci çakma darbe” senaryosu. Ölenler, yaralananlar, hapse atılanlar, ortalık kan revan içinde. OHAL ilan edilmiş. Yetmemiş. Bu “kaosta” dış güçlerin rolü var denilerek, o dış güç her kim olarak tarif edilecekse ona karşı (tek kurşun bile atılmamak üzere) savaş hali ve seferberlik ilanıyla, seçimsiz diktatörlüğe geçilmiş…

Olabilir mi? Bizde meşhur bir söz vardır: Olmaz deme, olmaz olmaz.

Eğer Erdoğan için seçim kaybetmek onun felaketi olacaksa demokrasinin son kırıntısının felaketi önemsiz bir teferruattır.

Şöyle düşünenlerimiz olacaktır. Bu fantastik tahmin gerçekleştiği gün Avrupa Birliği Türk ekonomisini yıkma tehdidiyle Erdoğan’ı durdurur. Bu bir ihtimaldir, ama, NATO yanlısı generallerin yarısının hapse atıldığı, kurmay subayların yüzde doksanının tasfiye edildiği 15 Temmuz çakma darbesi ve Gazze trajedisi bize böyle bir tahmin yapma imkanı vermiyor. Dünya savaşında demokrasi adına kimse demeç dışında parmak kımıldatmaz. Soykırıma destek verenler, Türkiye’de seçimsiz diktatörlüğe haydi haydi razı olurlar. Avrupa ordusuna katılacak Türk ordusu savaşta Avrupalı gençlerin ölmemesi, ya da az ölmesi için “ucuz asker deposudur.” İngiliz ve Alman başbakanlarının art arda Erdoğan’la görüşmesi bunun işaretidir. İran’a kara harekatı yapılacaksa Türk ve Azeri ordusu biçilmiş kaftandır.

Bütçe taslağına bakanlar, bu bütçenin demokrasiyle zerre kadar bağdaşmadığını, bu bütçenin iktidara seçim kaybettirmesinin kesin olduğunu kolayca anlarlar. İktidar seçimi düşünmemektedir.

Eğer zorda kalırsa CHP’siz bir seçim iktidar için kötünün iyisi bir seçenek olabilir.

Bu durumda CHP’li dostlarımıza yapabileceğim biricik tavsiye, TBMM Komisyonu’nda parti içindeki çözüm karşıtlarının saldırılarına aldırmaksızın Başkan Apo’nun özgürlüğü başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin ve demokrasinin geleceğini kurtarmak için harekete geçmesidir.

“Böyle bir tutum alırsak bırakalım seçimi, parti yönetimini bile kaybederiz” diyenlere, belki yazımın sadece “tavsiye” kısmını okumuş olmalılar düşüncesiyle tekrar edeyim: Bırakın seçimi ve parti yönetimini, Cumhuriyet Halk Partisi’ni kaybetmek üzeresiniz. "Barış ve Demokratik Toplum Süreci" sizin, önerdiğim tutumunuz sayesinde amaca ulaştığı zaman, DEM Parti ile omuz omuza dört parçadaki 60 milyonluk Kürt halkının desteğini kazanırsınız.

Bu desteği kazandığınız zaman, sizin şu anda kapatılmaya karşı göze alamadığınız demokratik direnişin karşı konulamaz gücü ortaya çıkacaktır.

Bana sorarsanız partinizin de, demokrasinin de ve Türkiye’nin de kurtuluşu buradadır.

İyi düşünün.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.