Apocu çıkış yolu
Veysi SARISÖZEN yazdı —
- Pirus zaferiyle Gazzeleşme olmaması; Türkiye ve İran’ın, III. Dünya Savaşı dışında kalması için demokratik konfederal birliğin gerçekleşmesi, dolayısıyla Apocu çıkış yolundan başka çare yok.
Devlet Bahçeli’nin son konuşmasından sonra, Başkan Öcalan’ın dediği gibi, sürecin AKP ve MHP’den ziyade doğrudan devlet politikası olduğu artık her türlü şüpheden uzaktır. Buna karşılık İyi Parti ve Zafer Partisi’nin, CHP içindeki aşırı ulusalcı fraksiyon ile neredeyse tüm bunların medyasının devlet politikasına rağmen çözüm sürecini baltalama gayretleri, “norm dışı illegal devlet” gibi bir güce dayandıklarını gösteriyor.
Karşılıklı kümelenme şöyle:
* Bir yanda legal devletle demokratik uzlaşma içinde olan Başkan Öcalan, KCK ve kararlı müttefikleriyle DEM Parti ve devlet adına MHP.
* Diğer yanda illegal devlet, onun uzantısı İyi Parti, Zafer Partisi ve CHP’nin içindeki aşırı ulusalcılar, Kılıçdaroğlu grubu.
İki devlet gücü arısındakiler
Bu kümelenmede yer alan iki devlet gücü arasında ise Özgür Özel ve Recep Tayyip Erdoğan yer alıyor. Yani birbirleriyle şiddetli çatışma içinde olan iki siyasi güç. Bu iki güç iktidar savaşı veriyor. İktidar savaşı, iki parti liderinin çözüm sürecine, barış ve demokrasi amacından çok ilk seçimi kazanma amacıyla bakmalarına yol açıyor. Şu anda Özel ve Erdoğan’ın çözüm sürecinin hem içinde olmaları hem de çözüm sürecinin tüm sorumluluğunu yüklenmekten kaçınmaları, seçim kazanmalarının Kürt seçmenin desteğini kimin kazanacağına bağlı olmasından ileri geliyor. Her iki liderden biri bu seçmenin desteğini kazanırsa seçimi de kazanma imkanı elde edecek. Bu desteği alamayan ise seçim kazanmak için Kürt desteğini kazananı “teröristlerle iş birliği” yapmakla suçlayarak seçimi kazanmaya çalışacak. Özgür Özel grubu da Erdoğan grubu da hem DEM Parti’nin desteğini elde etmeye çalışıyor hem de bu desteği alamadıkları durumda diğerini “teröristlerle iş birliği yaptı” diye suçlamaya hazırlanıyor. İkircikli tutumlarının altında bu iktidar kavgası yatıyor.
İki lideri net tutuma zorlamak
Gelişmelerin gösterdiği gibi, Bahçeli bütün gücüyle Erdoğan’ı; Başkan Öcalan ve DEM Parti de Özgür Özel’i çözüm sürecinde açık ve kesin bir tutum almaya zorluyor. Devlet ile Başkan Öcalan arasında varılan demokratik uzlaşmanın sonuç alması bu iki liderin açık ve kesin bir tutum almasına bağlıdır. Şimdi onların önünde “norm içi devletle” mi, yoksa “norm dışı devletle” mi kaderlerini paylaşacakları ikilemi duruyor.
Eğer CHP çözüm karşıtı olursa
Kendiliğinden üç olasılığın varlığı görülüyor. CHP ya da AKP çözüm sürecinde birleşirse hiçbir güç bu sürecin başarıyla sonuçlanmasını engelleyemez. Eğer CHP, parti içindeki fraksiyonun ve çözüme karşı iki faşizan partinin yanında yer alırsa olabilecekler;
* Çözüm süreci, sadece PKK’nin silahsızlanması ve tasfiyesi yönündeki “geçiş süreci” yasalarıyla sınırlı kalır.
* CHP’nin çözüm karşıtı faşizan cephede yer alması nedeniyle iktidar kavgası şiddetlenir ve CHP’nin bölünmesi, hatta kapatılmasıyla sonuçlanır.
* Bu durumda DEM Parti, ne faşizan cephede yer alan CHP ne de “seçimsiz diktatörlüğe” yönelen AKP-MHP ile yan yana gelemez, yalnızlaşır ve tasfiye tehlikesiyle karşı karşıya kalır.
* PKK geriye dönüşü olmayan adımında ısrar etse bile başka örgütler silahlı direnişi başlatır ve bu yeni silahlı güç, Türkiye hangi küresel gücün yanında yer alıyorsa karşısındaki güçlerle alternatif ittifaklara yönelir.
* Bu durumda da hem muhtemel bir ABD-İsrail-Türkiye ve Azerbaycan ile Rusya-Çin desteğindeki İran arasında savaşın önlenmesi imkansız hale gelerek hem de Kürdistan’ın dört parçası bu savaşın içinde yer alarak tüm bölge halkları eşi görülmedik yıkıma uğrar, bir bakıma Gazzeleşir.
Bütün bunlar olmasın diye
Bu satırları okuyanlar, burada kısaca özetlenen öngörünün birkaç ay içinde gerçekleşeceğini düşünmemelidir. Gelişmeler bir anda bu sonuçlara yol açabileceği gibi, kaosa giden gelişmeler yılları alabilir. Bu öngörüdeki kaos, çözüm sürecinin sona ermesi, iktidar kavgasının şiddetlenmesi sonucunda kaçınılmazdır. İşte Başkan Öcalan, Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ni başlatan inisiyatifiyle Türk devletini ve dört parça Kürdistan’ı kaosa sürüklenmekten kurtaracak yolu, Türkiye ile Kürdistan halklarının “demokratik uluslaşma” ya da “demokratik entegrasyon” süreciyle açmıştır. Bu, III. Dünya Savaşı’nın dışında kalmanın tek çaresidir.
Pirus zaferiyle Gazzeleşme olur
AKP-Saray iktidarı, bu şartlarda devletin beka sorununu ABD-İsrail ittifakının yanında yer alarak; savaş dışında kalmak ya da savaştan kazançlı çıkmak yoluyla çözme yoluna girmiştir. Oysa bu ittifakın içindeyken Türk devletinin savaş dışında kalması mucizeye bağlıdır. ABD ve İsrail, İran’a karşı savaş açacaklarsa ne İsrail kara harekatını göze alabilir ne de ABD. Bu güç, İran ile sınırdaş Türkiye ve Azerbaycan ordularını kullanacaktır. Bunun sonucu İran, Türkiye ve Kürdistan, kim “Pirus zaferi” kazanırsa kazansın “Gazzeleşecektir.”
Buna karşılık İyi Parti, Zafer Partisi ve CHP içindeki Ergenekoncu fraksiyon, bu savaşın dışında kalmanın ya da kaçınılmaz olduğunda bu savaştan zaferle çıkmanın yolunu Rusya-Çin-İran-Türkiye ittifakında görüyor. Oysa bu ittifaka rağmen Türkiye’nin savaş dışında kalması da mucizevi, bence imkansız bir ihtimaldir. ABD ve İsrail, İran’a Türk ordusunu silahlandırarak savaşa hazırlamaya başlar başlamaz, İran da Türkiye’ye karşı savaş hazırlığına başlar ve mesela MOSSAD ya da CIA’nın tek bir provokasyonuyla iki devlet birbirlerini savaşın içinde bulur.
Türkiye'nin savaş dışı kalması için
Türkiye ve İran’ın, III. Dünya Savaşı’nda savaş dışında kalması şunlara bağlıdır:
* Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin başarısıyla Başûrê Kurdistan ile Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit haklılık temelinde birbiriyle “demokratik entegrasyon” sürecine girmesine.
* Benzer bir süreçle Rojhilatê Kurdistan ile İran İslam Cumhuriyeti’nin; Rojavayê Kurdistan ile Suriye Arap Cumhuriyeti’nin entegrasyonuna
* Federe Rojhilat, Rojava ve Başûr parçalarının içinde bulunduğu İran, Suriye ve Irak devletleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin arasında saldırmazlık, iyi komşuluk ilişkileri ve sınırların değişmezliğiyle toprak bütünlüğü temelinde demokratik konfederal birliğin gerçekleşmesine…
Buradan başka çıkış yolu yok
Demokrasi ve Kürt sorununun çözümü temelinde değişim ve dönüşümün gerçekleşebilmesi; Türk-Kürt-Arap ve Fars halklarının özgürlük ve refaha kavuşabilmesi; Türk ve İran devletlerinin, zaten yıkılmış olan Irak ve Suriye devletleriyle aynı kaderi paylaşmaması için Apocu çıkış yolundan başka çare yoktur.
