Direnişten zafere

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Komplonun ilk gününden beri süregelen topyekûn bir direnişle komplo püskürtüldü.
    Bugün topyekûn bir atılımla komplocuları her yerde bozguna uğratma göreviyle karşı karşıyayız. Topyekûn direnişten topyekûn atılıma ve zafere!

9 Ekim 1998’de başlayan uluslar arası komplo sürecinin 24. yılına giriyoruz. Bu nedenle bazıları tekrar da olsa, komplo gerçeklerini hatırlatmak ve bugünkü durumu açıklamak gerekiyor.

Çünkü komplocular unutturmaya çalışsalar da, yaptıkları ve söyledikleri hepimizin hafızasında canlı olarak durmaktadır. Amaçlarına ulaşmak için bugün hala yapmak istediklerini de iyi kavramalıyız.

Komplocuların amacı halk önderi Öcalan yoldaşı madden ve manen tasfiye edip Kürdistan halkını kölelik zincirleri altında tutmaktı. Çünkü Öcalan var oldukça emellerine ulaşamayacaklarını çok iyi görmüşlerdi. Bu nedenle Öcalan’ı her yolla-yöntemle teslim almak birinci amaçları oldu.

Bu amaçla uluslararası kirli bir ittifak oluştu. Kürtler arasında, hatta PKK içinde bile işbirlikçi taraftarlar bulabilen bu ittifak, hala daha halk düşmanı emellerinden vazgeçmiş değildir.

Bugün yaşanmakta olan birçok acı olay bunu göstermektedir.

Komplocular Öcalan’ı kaçırıp esir aldıktan sonra teslim alabileceklerini ve her yolla saldırıp PKK’yi de çökertebileceklerini sanıyorlardı. Ama halkların tepkisi çok muhteşem oldu.

Hem Kürdistan’ın bütün parçalarında, hem de dünyanın dört köşesinde halk galeyana geldi. En zor şartlarda zindan hücrelerinde, dağ başlarında da direniş yükseldi.

Komployu tezgahlayan NATO şefleri  “Bu kadar şiddetli bir tepki beklemiyorduk” diyerek şaşkınlıklarını gizleyemediler.

Hem hücredeki Öcalan yoldaş, hem de dünyanın dört bucağındaki Kürdistanlılar ve dostları bütün güçleriyle kahramanca direndiler. Böylece komplo en başında püskürtüldü.

Ne var ki komplocular da boş durmuyor. Bunun intikamını almak için sürekli olarak yeni saldırılara ve yeni oyunlara başvuruyorlar.

Erdoğan şefliğindeki diktatörlük Kürtlere karşı Sünni islamcılığa dayalı bir saldırı başlattı. Bu amaçla DAİŞ-Nusra vb. başta olmak üzere, geniş bir cephe kurdu. Rojava devrimini bu sahte dinci çeteler eliyle bastırmaya girişti.

Ama özellikle Kobanê’de zirveye ulaşan kahramanca bir direnişle Rojava devrimi zaferini ilan etti. Bu zafer bütün dünyada ilerici güçlere bir moral ve yeni bir ruh verdi.

Erdoğan direnişin en zorlu günlerinde sınıra kadar gidip, “Kobanê düştü düşecek” diyerek habis niyetlerini ortaya koyup sevinç çığlığı atıyordu. Ama yanıldı. Şimdi kendisi düştü-düşecek çizgisinde, bir ayağı çukurda, uçurumun başında sallanıyor.

İşte bu korkuyla, bu kinle Sayın Öcalan üzerinde hukuk ve insanlık dışı bir zulüm uygulanıyor. Uluslararası hukuka da, TC hukukuna da aykırı bir zulümdür bu.

Bazıları buna ‘düşman hukuku’ diyor. Hayır, bu yanlıştır. Düşman hukuku da, savaş hukuku da bir hukuktur. Sayın Öcalan şahsında Kürtlere yapılan ise insafsız, vicdansız bir düşmanlık, hukuksuz bir kin ve nefrettir, zulümdür.

TC hapishanelerinde 12 Eylül devrinde bile uygulanmayan, hiçbir yasada yeri olmayan ağır bir tecrit bugün Sayın Öcalan üzerinde uygulanmaktadır.

Komplocular Öcalan üzerinde ağır bir tecrit uygularken, buna paralel olarak Güney Kürdistan’da işbirlikçileriyle birlikte sürekli saldırı halindedirler.

Komplocular kesin olarak bozguna uğratılmadıkça bilinen halk düşmanı, imhacı-çirkin emellerinden vazgeçmeyecektir. Zaman değişse de, bazıları değişse de komplonun asli failleri aynıdır ve saldırılarını sürdürmektedir.

Komplonun 24. yılında açıkça görülmüştür ki:

“Mesele esir düşmekte değil,
Teslim olmamakta bütün mesele”

Komplonun ilk gününden beri süregelen topyekûn bir direnişle komplo püskürtüldü.

Bugün topyekûn bir atılımla komplocuları her yerde bozguna uğratma göreviyle karşı karşıyayız. Topyekûn direnişten topyekûn atılıma ve zafere!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.