Ele geçirmek!

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Devletin zihniyeti “Ölü ya da diri ele geçirmek”tir. Buna karşı toplumun her kesiminin meşru direnişini yükseltmesi hem hakkı hem de görevidir.

Erdoğan-Bahçeli faşist diktasının bütün amacı tüm toplumu ele geçirmektir. Toplumu tüm gözeneklerine kadar ele geçirmek, boyun eğdirmek ve diz çöktürmek tam bir diktatörlük geleneğidir. İşte buna toplumu ele geçirmek diyoruz.

Toplumun en dinamik kesimi kadınlar ve gençlerdir. Bu iki kesimi ele geçirmek için devlet ince politikalar yapar, olmazsa en kaba şiddet yöntemlerine başvurur. Her gün bunu gösteren sayısız ibret verici örnekler görüyoruz.

Bitmek bilmeyen tam tersine hızla artan ve yaygınlaşan kadın cinayetlerine bakın:

Egemen medya istediği kadar namus, ahlak, töre, kıskançlık vb. kılıflar takıp meşrulaştırmaya ve kanıksatmaya çalışsın, apaçık ki bunlar doğrudan kadın cinayetleridir. Erkek egemen toplum tarafından boyun eğdirelemeyen, teslim alınamayan yani ele geçirelemeyen kadınlar sonunda katledilmekte ve yeni deyimle “ölü olarak ele geçirilmekte”dir. Çünkü kadınlar teslim olmadıkça toplum da teslim olmaz, boyun eğmez. Eski kabile savaşlarından beri önce kadınların kaçırılıp el konulması sadece karlı bir iş değil öncelikle toplumun ele geçirilmesinin en önemli adımıdır. DAİŞ çetelerinin de her yerde önce kadınlara saldırıp kaçırması basit bir konu değildir. Onlar da toplumu ele geçirmenin ilk adımı olarak kadınları teslim almayı ve ele geçirmeyi görmüştür. Kadının köleleştirilmesiyle başlayan sınıflı toplumlar hala kadın köleliği üzerinden kendisini ayakta tutmaktadır. Çünkü bu kölelik yıkılır ve kadın özgürleşirse tüm toplumun özgürleşmesi de kaçınılmaz olacaktır.

Gençliğe yönelik azgınca saldırıların altında yatan da aynı korku ve egemenliğini sürdürme kaygısıdır. Boğaziçi Üniversitesinde atanan kayyım rektör taslağına karşı başlayan direnişi ezmek için saldırıya geçen iktidar çetesinin vahşetine bakın:

Tamamen barışçı bir itiraz ve direniş eylemi yapan gençliğe karşı adeta savaş ilan edilmiştir. Böylece sadece gençliğe değil tüm halka korku salıp boyun eğdirmek istiyorlar. Halkı ruhuna kadar ele geçirmek ve köleleştirmek istiyorlar. Bu da olmazsa “ölü olarak ele geçirmek” istiyorlar. Ondan sonra da cenazeleri kaybetmek gündeme geliyor.

Ölü olarak ele geçirmek deyince zaten önce fail-katil kaybediliyor. Sonra da gerekirse cenazeler de kaybediliyor. Yani suç da, suçlu da taksitle kaybediliyor. Ortada suç delili kalmamış oluyor. Bunun toplum üzerindeki korkutucu tortusu ve etkisi yaralayıcı ve aşağılayıcıdır. Cinayetler gizlenemezse Çakıcı, Kırcı vb. gibi tetikçiler emri veren büyük çete reisleri tarafından aflarla kurtarılıyor. Böylece devran döndürülüyor.

Kadınların ve gençliğin toplumsal direnişi ise bu çarka çomak sokuyor. Onların yalan balonlarını söndürüyor. Bu nedenle faşist çete onlara şiddetle düşmandır.

Bir de “esir düşse de teslim olmayan” ve direnişini her şartta sürdüren devrimciler var. 12 Eylül faşist diktası ilk yenilgisini Amed’de başlayan zindan direnişleriyle almıştı. Sonra arkası geldi ve serhildanlarla halktan kesin darbeyi yedi.

Halkın başına çöreklenen ve her gün daha da azgınlaşan Erdoğan-Bahçeli faşist diktası da bu nedenle zindanları teslim almak için saldırıyor. Kendi taraftarlarını çıkardıktan sonra geride kalan tutsaklara orta çağ zulmü dayatılıyor. Pandemi bahanesiyle iyice tecrit edilen ve tedavileri engellenen tutsaklardan her gün bir kaçı ölüme mahkum ediliyor.

Devletin zihniyeti “Ölü ya da diri ele geçirmek”tir. Buna karşı toplumun her kesiminin meşru direnişini yükseltmesi hem hakkı hem de görevidir.

Her türlü saldırıyla ele geçirmeye kalkıştıkları ama başaramadıkları HDP’ye, bileşenlerine karşı, son olarak da ESP’ye karşı bir saldırı ve komplo içinde olmaları bundandır.

Direnen halkın mesleki ya da siyasi tüm örgütlerine karşı saldırıları arttırmaları da bundandır. Belediyeler, sendikalar, barolar, tabip odaları, mühendis odaları derken derneklere bile kayyım atamaya hazırlanıyorlar.

Ama zafer saldırgan halk düşmanlarının değil, teslim olmayan ve canını dişine takıp direnen halkların olacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.