Erdoğan nereye?

Selim FERAT yazdı —

  • 14 Haziran Erdoğan/Biden görüşmesi öncesindeki sessizlik pozitif bir paradoks diye düşünmüştüm. Tarihi tecrübeler, böylesi hayati görüşmeler öncesinde, tetikteki Türkiye’nin planlanmış bir felaketle işe koyulacağını gösteriyor.

Selimferat@web.de

Nihayet Peşmergeler’e yönelik Metîna’daki katl bu felaketlerin birinci perdesinin ilk adımıydı.

Tutmadı:

Murat Karayılan yaptığı açıklamada: "Kürt’ün Kürt ile savaşı felakettir“ diyerek, Türk devletinin Kürtler arasında savaş çıkarmak istediğini belirterek, tarafları uyardı.

Aynı günlerde Gerilla’ya karşı olası bir savaşta, silahını toprağa gömeceğini ima eden, Pêşmerge Germesêr Cephesi Komutanı Mahmud Sengawî, “Türkiye ve Irak bize ‘Aferin’ desin diye gidip savaşıp, halkın çocuklarını öldüremeyiz. Hep beraber sokaklara ve alanlara çıkıp, iç savaşı haram etmemiz gerekiyor. PKK’ye karşı savaşı haram etmeliyiz. PKK ile savaş milletimiz için büyük bir hatadır. Şahsım olarak da karşıyım” dedi.

Devamı gelecek, Güney Kürdistan’daki halk, Türk işgaline sessiz kalmayacak. Birlikte göreceğiz.

Felaketlerin ikinci perdesinde, Erdoğan/Biden görüşmesinden iki gün önce, Efrîn’de Şifa Hastanesi hedef alındı. Ölü sayısının 21’e çıktığı alınan son haber.

QSD Komutanı Mazlum Abdî’nin: "Saldırıyı çekincesiz kınıyoruz. Hastaneleri hedef almak uluslararası hukukun ihlalidir” açıklamasından önce, Türk Milli Savunma Bakanlığı bir açıklama yaparak, bir yerde muhtemelen Türkiye’nin tetiği çekmeyi azmettirdiği ipucunu vermiş oldu.

Tayyip/Biden görüşmesinin derin stratejisini yapanın büyük bir ihtimalle Hulusi Akar/ Soylu/ Fidan ekibi olduğuyla ilgili, Türkiye MSB açıklaması şöyle:

"Saldırıyı gerçekleştiren terör örgütü PKK/YPG’ye ait hedefler derhal ateş altına alınmış, doğrudan masum sivilleri hedef alan bu alçak saldırı Rusya Federasyonu tarafına bildirilmiştir.” içerikli bir açıklama yapıldı. 

Daha sonra, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi(SOHR): "Füzelerin Suriye rejim güçleri ve İran milislerinin kontrolündeki bölgeden ateşlendiğini duyurdu“.

Üç yıldan beri Türkiye’nin işgal ettiği Efrîn kentinde yapılan saldırı, ABD’nin Rojava özerk yönetimiyle ilişkilerinden rahatsız olan, Recep Tayyip’in adamlarının bihaber olduğu bir saldırı olabilir mi?

Sivilleri hedef alan böylesi bir saldırının sorumluluğunu PYD ve SDG’ye yüklemek, görüşme öncesi rafine bir oyun değil mi?

Recep Tayyip bu saldırıdan PYD’yi sorumlu tutarak, Biden’i çetin bir pazarlığa zorlamayı ve Türkiye’nin azami tavizler vermesi sonucu, ABD’nin "yerel müttefiği“ PYD’den feragat etmesini sağlamayı planlıyordu.

Yerküresinin bir parseli olan Rojava’daki her hareketin, tüm yerkürede hissedileceğini bilmemesi, Erdoğan‘ı oyunun ikinci perdesinde de yolda bıraktı.

Son dönemde Sedat Peker depremi, Soylu seli, Binali felaketi, Ağar dehşetinden sonra, nereye gidecek, nasıl kurtulacak bu Erdoğan derken, Biden’e gideceği gün geldi.

Oyunun son perdesi, perde daha açılmadan; Erdoğan’ın elini güçlendiren kartını, Recep Tayyip’in sağ cebinde, kendisini tetikleyen bir el bombasına dönüştürdü.

Bir füzeyle meydana girmek için hazırlanan Recep Tayyip’in elinde, görüşmeden önce küçücük bir çakı kaldı.

Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da gücünü giderek kaybeden bu adamı Biden nasıl ve neden kurtaracak?

Saldırının yapıldığı gün, Efrîn’de “Türk devletinin Mexmûr Kampı’na yönelik saldırısı suçtur; işgalcilere hayır” pankartlarıyla yürüyen yüzlerce Arap, Kürt ve Türkmen’in yürüyüşünü üç saat sonra görüntüleriyle seyrettik.

Adam, senin yaptıklarını dünya anında öğreniyor; dünya tiranların cürümünü affetmez, bunu bilmemen bile, kaçacağın bir mekanın olmadığını gösteriyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.