Erdoğan’ın seçim kampanyası

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • “Aslolan vatan ise gerisi teferruattır” diyorlar ya… Burada vatan dedikleri kendi çete iktidarları ve kanlı saltanatlarıdır. Bütün çabaları bu kanlı saltanatı sürdürebilmektir. Gerisi teferruattır.
  • Bu kargaşa içinde esas hedef her zaman bütün kollarıyla Kürdistan Özgürlük Hareketi ve sol demokratik güçler olacaktır. Çünkü gerçek hedefleri onlardır. Bunun yanında seçimler bir teferruat olmaktadır.


“Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi kaçınılmaz. Bu nedenle seçimleri yaptırmaz” diyenler bir hayli var. Niyetler böyle olsa da gerçekler farklı ve bu çok kolay değil. Çünkü birçok yeni ve hiç hesapta olmayan başka soruna yol açar. Buradan çıkan sonuç seçimleri yaptırmaz değil ama mutlaka kazanacağı bir seçim yapar demek ya da seçimi kazanmak için her şeyi yapar demek daha uygun olur.

Bugüne kadarki gelişmeler de bunu gösteriyor. Erdoğan seçimler yaklaşırken bir yandan Başûrê Kurdistan ve Rojava’ya yönelik işgal saldırılarını arttırıyor bir yandan da muhalefeti susturmak için sansür yasası gibi “yasal” tedbirlerle, yaygın gözaltı ve tutuklamalarla tüm toplumu kontrol altın almaya çalışıyor. Erdoğan’ın Alevi açılımı-Kürt açılımı konusunda sahte umutlar yaratma çabalarını da yabana atmamak gerek. Çünkü “Altılı masa” hala daha net bir muhalefet yapmıyor, yapamıyor.

“Altılı masa”nın HDP desteği olmadan hiçbir seçimi kazanamayacağı “herkesin bildiği bir sır” iken hala İYİP ağzıyla HDP’ye saldırması seçmende güvensizlik yaratmaktadır.

Taksim’de yapılan bombalı saldırı iktidarın oyunlarını da deşifre etmiştir. Bunu Erdoğan-Soylu birlikteliğinin yaptırdığı ispat edilemese de bundan yararlanmak için her şeyi yapmaktadırlar. Bütün siyasi gözlemcilerin 7 Haziran 2015 öncesini ve sonrasını hatırlatması boşuna değildir. O tarihte Erdoğan diktası bütün saldırılarına rağmen seçimleri kaybetmiş ama MHP’nin de desteğiyle aldığı erken seçim kararıyla yeni seçimlere giderek Aralık ayındaki seçimleri “kazanmıştır.” Ondan sonrası da iyi biliniyor.

Erdoğan-Soylu diktası son bombacıyı da benzer amaçlarla kullanıyor. Basında yazılan, TV’lerde köpürtülen iddialara bakarsak suikasta bulaşmayan örgüt ve devlet yok. Adeta bütün “düşman”lar birleşmiş. Saldırıdan öncesi ve sonra, kaçış güzergâhı tüm detaylarına kadar biliniyor. Ama buna rağmen teröristlerin ayakkabı numaralarını bile bildiğini iddia eden Soylu, bu saldırıyı önleyemiyor. Demirel’in dediği gibi gene “Angola’dan haber veren MİT Ankara’dan haber vermiyor” mu? Yoksa bombacı kadın suikasttan önce gizlice ayakkabılarını mı değiştirmiş, mekap yerine yabancı bir marka mı kullanmış?

Basında yapılan spekülasyonların ve geyiklerin haddi hududu belli değil. Ama konu bu kadar basit değildir ve şaka kaldırmaz bir konudur. Çünkü Erdoğan-Bahçeli diktası 2015 sonrası gibi 2022 sonrasını da planlamaya çalışıyor. Üstelik seçim falan kazanmadan seçimleri de önemsizleştirerek bu adımları atıyor.

Türkiye bir yol ayrımına gelmiştir ve geçmişten beri bütün yol ayrımları kanlı olmuştur. Türkiye ya Erdoğan-Bahçeli diktasını yıkacak ya da bu dikta tarafından teslim alınacaktır. Erdoğan seçim kazanma şansı azaldıkça ülkeyi teslim almak için her şeyi yapacaktır.

Bir yandan kanlı saldırı ve baskılar, bir yandan da yeni açılım senaryoları ve yanılsamaları-illüzyonları gündemden eksik olmayacaktır. Bu kargaşa içinde esas hedef her zaman bütün kollarıyla Kürdistan Özgürlük Hareketi ve sol demokratik güçler olacaktır. Çünkü gerçek hedefleri onlardır. Bunun yanında seçimler bir teferruat olmaktadır. “Aslolan vatan ise gerisi teferruattır” diyorlar ya… Burada vatan dedikleri kendi çete iktidarları ve kanlı saltanatlarıdır. Bütün çabaları bu kanlı saltanatı sürdürebilmektir. Gerisi teferruattır.

TC tarihi boyunca bütün cumhurbaşkanlığı seçimleri sancılı hatta kanlı olmuştur. Atatürk devrinden beri bu böyledir hatta Osmanlı devrinde bile padişah-sadrazam değişimleri hep kanlı olmuştur.  Parlamenter sistem devrindeki sembolik cumhurbaşkanı seçimleri bile sancılı olurdu. Şimdiki her türlü yetkiyle donanmış başkanlık seçimlerinin de çok daha sancılı ve kanlı olması beklenmelidir. Bu nedenle HDP ve demokrasi güçleri soğukkanlılığını yitirmeden çetin ve daha zorlu bir mücadele sürecine hazır olmalıdır. Seçimleri kazanmak için de, seçimden sonraki süreçte etkili olmak için de bu şarttır.
 
suatbozkus@gmail.com
twitter.com/suatbozkus

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.