Feqîr Ehmed’den bize kalan

Selim FERAT yazdı —

  • Feqîr, fantazi dünyasının zenginliğiyle tanıdığım ender şahsiyetlerden biriydi. Bazen yaşadıklarını, biraz değiştirerek, insanı bir serüvene sürükler gibi anlatırdı. Yüreği temiz, içten gülen, insani merhamet arayan,, Kürtçede "dilsoz“ deyimine denk düşen özelliklere sahipti.

Feqîr Ehmed’le muhtemelen 1981-82 yıllarında tanıştık.

Osnabrük’te tanıdığım, o dönemde Almanya’da yaşayan Kürt şahsiyetlerini yakından tanıyan, Kurdistan’dan gelen her Kürt aktivistiyle ilgili haber alan, bir Kürt yurtseveri beni Feqîr Ehmed’le tanıştırmıştı.

Feqîr, o dönemin deyim yerindeyse, sosyal anlamda manyetik güç yüklü adamıydı.

Köln’de yaşıyordu.

Evini sık sık ziyarete gittiğimde, her defasında yeni simalarla tanışıyor, Kurdistan’dan kısa bir dönem önce gelen aktif mücadele adamlarıyla sohbet etme imkanı buluyordum.

Feqîr’in evini bir Kürt derneğine dönüştüren güç, onun bir yerde gizemli "kilit adam“ olmasıydı.

Önemli nedenlerden biri de, böylesi bir derneğe gelenlerin kendilerini sıcak bir atmosferde hissetmelerini sağlayan, çok konuşmayan, mimikleri ve davranışlarıyla çok şey söyleyen, bizim Wxişka Xecê hitabıyla saygı gösterdiğimiz, Feqîr’le yaşamını paylaşan eşiydi.

Xecê, Köln kentindeki Feqîr Ehmed öyküsünün rejisörü, senaristi, belki de Feqîr’in lirik dünyasının kaynağıydı.

Tanıştık, uzun sohbetler ettik ve Kurmanciyi Almanya’da öğrendikten sonra, bu lehçeyi heyecan duyarak konuşan ben ve Feqîr Ehmed arasında samimi ve yakın bir ilişki başlamıştı.

Yabancılık çekmediğim o eve yıllarca gittim.

Feqîr’in gizemi, o dönemde deyim yerindeyse yeraltı faaliyeti yürüten, ulaşılması imkansız gibi görünen, "Apo“ ile Almanya’da dolaysız ilişkisi olan belki de birkaç kişiden birisi olmasıydı.

Görüşmelerimizde, "Apo“ ile telefonlaşarak görüştüğünü anlatır ve bunu anlatırken de, mütevazi-gururlu bir poz vermeyi ihmal etmezdi.

Feqîr, fantazi dünyasının zenginliğiyle tanıdığım ender şahsiyetlerden biriydi.

Bazen yaşadıklarını, biraz değiştirerek, insanı bir serüvene sürükler gibi anlatırdı.

Yüreği temiz, içten gülen, insani merhamet arayan,, Kürtçede "dilsoz“ deyimine denk düşen özelliklere sahipti.

Kürtçe bağlamındaki sohbetlerde, yığınla kağıt üzerine nakşettiği yüzlerce şiirinden örnekler sunar ve yazdıklarıyla gurur duyardı.

Osnabrück Üniversitesinde okuduğum 80’lı yılların ikinci yarısından sonra "Weşanên Kurdistan“ yayınevini kurmuştum.

Bu yayınevinin yayımladığı ilk kitabı, benim yazdığım, dil bilimcisi Dr. Feryad Fazil Omar’ın deyimiyle hiç de şiirden sayılmayacak, şiir kitabım "Êş“‘ (1989) di.

Feqîr, heyecanla yazdığım şiirlerimle ilgili eleştirici bir yaklaşım göstermemişti.

Geriye dönüp baktığımda, benim Kurmanciyi öğrenme hırsımı kırmamak için, içinden geçenleri sesli söylememişti.

Ama yayıneviyle ilgili bilgi Feqîr için önemliydi ve bana „Dîwana Reş“ kitabını yayımlamamı önermişti.

Böylece, "Diwana Reş- I“i "Weşanên Kurdistan“ın 1990 yılında yayınlanan ikinci yapıtı olmuştu.

Bir Diwan neden "Reş“ olsun?

Kara bulutlar yüklü bir tarihin resmi mi?

Ya da Feqîr’in sonunu getirmek için sabırsızlıkla beklediği, dağdan esecek bir rüzgarın dağıtacağı tablonun adı mı?

Belki de cevabı Feqîr’in aşağıdaki dörtlüsünde saklı:

"Dîroka te reşe sipî tewr tune; Serîda mêjî heye hişê te tune

Bi zirtî zanabî tu nabî insan; Tu li dinê heyî navê te tune...“

Feqîr sonrasında, 1997’de yazmış:

"Riya Kobaniye bi dar e; Serê milê mîn bê bar e!“

Kobanê’nin sırtımızda bir yük olmadığını söyleyen Feqîr, „Diwana Reş- I“den yedi yıl sonra, yükselen Kurdistan’ın, Kobanê yolundaki engelleri yük olarak görmediğini tesbit eden, umut dolu adam.

Feqîr’in biz bıraktığı, "sevgi engellere güler geçer" gibi optimist bir miras!

90’lı yılların  ilk yarısından sonra, eskisi gibi sıkça görüşme imkanı bulamadığım bu ender Kürt şahsiyetinin aramızdan ayrılmasının acısını derinden hissediyorum.

Geride kalan Xecê ve ailesine başsağlığı diliyor, diz çökerek, Feqîr Ehmed’i anımsıyorum.

 Selimferat@web.de

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.