Hawtêmal/Hewtêmal-Newroz!

Demir ÇELİK yazdı —

  • Hawtêmal miladı 21 Mart’ta, hicri takvime göre ise 7 Mart'ta kutlanır. İster miladi, isterse hicri takvime göre belirlenmiş olsun, fark etmez. Vardan var olma anlayışıyla canlı cansız tüm varlıklarla ikrarlaşma yaşanır, yaşanan parça bütün ilişkisinden bütüne varmaya çalışırlardı.

Raya(Rêya)- Alevi inanç sahiplerinin bin yıllardır sürdürdüğü sosyal-kültürel değerlerinden biri de Hawtêmal’dır. Hawtêmal miladı 21 Mart’ta, hicri takvime göre ise 7 Mart'ta kutlanır. İster miladi, isterse hicri takvime göre belirlenmiş olsun, fark etmez. Her iki takvim hesabına göre Hawtêmal'de gece gündüz eşitlenmiş olur. Bu eşitliğin kuzey yarım kürede doğada neden olduğu değişim, inanç sahiplerince, binlerce yıl çeşitli anlam ve değerler yüklenerek bayram diye kutlanmıştır.

İnanç sahipleri üzerinde yaşadıkları mekân ve coğrafyadaki canlı, cansız tüm varlıklarda yaşanmaya başlanan değişim dinamizmini, kendi yaşamlarındaki değişim dinamizm ile ilişkilendirerek, yaşanmakta olan değişime değer katarlardı. Gece ve gündüzün eşitlendiği bu anda, ekosistemde ve doğada başka değişimlerde yaşanmaya başlanır. İnancın dört anasır(temel) maddeler olarak kabul ettiği hava, toprak, su ve ışıktaki bu değişim hicri takvime göre 20 Şubat'ta başlar. Güneş ışınları bu tarihten itibaren daha dik ve daha uzun süreli olmaya başlar. Bu değişim önce havayı, sonra toprağı, en son suyu ısıtır, varlıklara enerji salarak, onları değişime uğratır. Işığın hava, toprak ve su tarafından emilmesi enerjiye dönüşmesi nedeni ile bu üç anasır madde iç dinamizmi yaşarlar. İçsel dinamizmin anasır maddelerdeki bu değişim, yeniden doğuş ile sonuçlanır. Işıkta, havada, toprakta ve sudaki bu kendinden doğuş halinin kozmogonik döngüselliğinden kaynaklı olduğunu bilen inanç sahipleri, bu döngüselliğin yaşamalarında neden olacağını varsaydıklar değişimi, şükran şölenleri ile karşılar ve kutlarlar.

Soğuk- sıcağa, kıtlık-bolluğa, ölüm- yeniden doğuşa, teklik-çokluğa, matlık-renkliliğe, uyku- uyanışa, karanlık-aydınlığa evrilmeye başladığının düalist anlayışı, inanç sahiplerinin kültürel yaşamında büyük yer tutar. Eko-sistemde, doğada ve tabiattaki bu ikiliğin yol açtığı kendinden doğuşu, inanç sahipleri, paylaşma, dayanışma ve ortaklaşmanın olduğu kadar dirilişin bayramı diye kutlarlar.

Dereler sularla coşmakta, toprak binbir renk ve kokusu ile çokluk içinde birliği yaşamakta, güneş ışınlarının yedi rengi çeşitliliğin ve farklılıkların bir aradanlığının ahengini ve barışını yansıtmaktadır. İnanç sahipleri, havada, suda toprakta ve ışıkta yaşanan bu değişim dinamiğinin neden olacağı kendinden doğuş ile beslenme, üreme, barınma ve yaşamlarını sürdürmeleri için gerekli olan her şeyi yeniden üreterek, karşılayabileceklerinin bilinci ile hareket ederler. Doğadaki bu değişimi kutlamak için her ev gücü oranında ve kıştan geriye kalan birikimlerinden en iyi tadı ve en iyi şükranı sunmaya çalışır. Hawtêmal sabahında, herkes yıkanmış, temiz elbiselerini giymiş olarak güne hazırlanırlardı. Sabah temizliğinden sonra dört anasırdan olan su, ana kaynağından alınır, önce çocuklara içirilir, sonra evin içine ve hayvan barınaklarındaki hayvanlara ve barınaka serpiştirilirdi. Kendi ihtiyaçlarını karşılamadan önce, bayram gününe özgü olmak üzere hayvanlarına bol ot, varsa yem verirlerdi.

Birbirlerine yakın komşular, yemek pişirmeye başlamadan önce, birbirlerine ne pişireceklerini sorarlardı. Sormadaki temel amaç; aynı yemekleri pişirmek yerine, doğadaki renkliliğe ve çeşitliliğe uygun farklı yemekleri hazırlamak içindi. Bu çeşitliliği sağlamak üzere; zerfet, lopîk(girik), sîr, xasil(çavzer), bişê, kifte ve keşka başta olmak üzere, her yöre kendisine göre bu çeşitliliğe renk katardı. Hawtêmal'da herkesin en az yedi eve uğraması, bu evlerde hazırlanmış yemeklerden tatması ve yemesi paylaşma, dayanışma ve ortaklaşmanın inancı olan Raya(Rêya) Heq-Alevi inancında kutsal sayılırdı..

Dört anasır maddenin değişim dinamizmi sayesinde, elde ettikleri ürünleri pay ederek, birlikte yiyerek ve dayanışarak kozmogonideki değişimi, kendi sosyal ve kültürel yaşamlarında sürdürmeyi esas alırlardı. Topraktaki yeniden doğuşu, kendisi ile özdeşleştirerek yaşamın devri daim olacağı ,vardan yok olmayacağının ön kabulu ile canlı, cansız tüm varlıklara saygı ve minnetle yaklaşırlardı. Vardan var olma anlayışıyla canlı cansız tüm varlıklarla ikrarlaşma yaşanır, yaşanan parça bütün ilişkisinden bütüne varmaya çalışırlardı. Öğleden sonra ise köyün yüksek yerlerine ateş(mermol) yakılır, etrafında, Ya Heq!Ya Hizir! Ya Pîr! Diyerek günü kutlar, siyasal, sosyal ve kültürel yaşamlarında dirilişi ve direnişi yaşaralardı. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.