İrade ve mücadele

Selim FERAT yazdı —

  • Egemenlerin iç çatışması dönemindeki "sessizliğin" sonunda, belirleyici ve kendilerini yenilmez sayanların sonunu getirecek olan tek bir söz olacak: Mücadele!

 

Selimferat@web.de

Kobanê ve HDP’nin kapatılması davalarını doğru okumak gerekli.

Bu bir volkanın patlaması olarak değerlendirilmeli.

Zemin sağlam değil.

Erdoğan-Bahçeli iktidarının oturduğu toprak levhası beklenildiği gibi, kaydı.

Levhanın kaymasıyla birlikte, zemindeki gazlar toprak katmanlarında bir çatlak bulup yükseldi.

Sonunda lavlar sıçramaya başladı.

Ve sonunda, bir sinonimi kükürt olan Sedat Peker, tabiri caizse, 10 kilometrelik yükselişe geçti.

Göz gözü görmez oldu.

Uçuşlar durduruldu.

Hava sahasına el koydular.

Trafik kapatıldı.

Hasarı azaltmak için "çözüm" paketleri önerildi.

Ne Erdoğan ve ne de Bahçeli iç müdahaleden taraf olmadılar.

Faydaki çatlağın ilk kurbanı Mehmet Ağar oldu.

"Toleranslı kurban" olma şartıyla bir yerlerden istifa etti.

Teğet geçtiler.

Mehmet Ağar hala iktidarda.

Türkiye unutturmayı çözüm yolu olarak seçmeyi yeğledi.

Kobanê davası, tarihi bir öç alma projesi olarak gündemleştirildi.

Davanın temeli, devrim-karşıdevrim denklemine dayalı.

Hukuk, karşı devrim adına konuşmaya mahkum edilecek.

Burada, iradeli birilerinin çıkması imkansız değil.

İmkan sınırlarını zorlayacak, başka bir volkan patlayabilir.

Böylesi yeni bir volkanın patlaması, yeni bir toprak levhasının hareket halinde olduğunun emaresi olacaktır.

HDP’nin kapatılması davası, son NATO görüşmelerinden sonra, NATO’nun Türkiye’yi daha da aktif dizayn edeceğinin işaretlerini vermekte.

Almanya ve AB’nin gündem maddelerinde Türkiye’ye ağırlık vermesi; Merkel Hükümeti’nin Türkiye’ye "yeniden şans" tanıması, bu aktif dizaynın göstergeleri arasında.

Türkiye’de iç müdahale, kaldıracın bir tarafına yüklü Kürt halkının iradesi ve direnişi hesaplanarak yapılacak, bundan kuşku duymuyorum.

Erdoğan ve Bahçeli’nin çöküşe geçeni geciktirmek için aldığı yapay önlem, HDP’yi kapatma davasıdır.

Kobanê davasının, Erdoğan’ın ebediyen façalanan forsunu onarmak için, atılmış diğer fos bir adım olduğunun tablosu daha da netleşecek.

Biliniyor; Antik çağda, Yunan ve Roma demokrasilerine "Tiranların katili", özgürlüğün koruyucusu olarak yüceltilirlerdi.

Eski Yunan’a komşu, Rumların topraklarını işgal eden Türkiye’de Tiranların yükselişini durdurmak için mücadele edenlerin kendileri, yoldaşları hapsedildiler.

İntikam tugayları, infaz eylemleri gerçekleştirdiler. Şimdi de partileri kapatılmak isteniyor.

NATO, Türkiye’de kaybettiği itibarını yeniden yükseltmek için tuşa basmış durumda.

Diplomasi trafiği ve Türkiye’nin yeniden aktif görevlendirilmesi (Kabil’de), müdahil bir NATO ve AB’nin atakta olduğunu gösteriyor.

Tüm bunlara rağmen, Türkiye’de bu karanlık tünelin sonunu getirecek olan NATO/AB ve Merkel olmayacaklar. Onlar Erdoğan’ı öncekiler gibi ve kendi çıkarları-gelecekleri için kullanmak isteyeceklerdir.

Asıl olan, halkların iradesi ve direniş deneyimlerinin tümünü ifade eden, dönüşüme yol açacak, özgürlük ve kurtuluş mücadeleleri olacak.

Egemenlerin iç çatışması dönemindeki "sessizliğin" sonunda, belirleyici ve kendilerini yenilmez sayanların sonunu getirecek olan tek bir söz olacak: Mücadele!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.