İşgal ve özgürlük

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Erdoğan, Güney Kürdistan’da şahin kesiliyor. ABD’nin Irak’ı işgaline karşı ayağa kalkan barış ve demokrasi güçlerinden hiçbir eser yok. “Altılı masa” asker daha iyi savaşsın diye, savaş sahasından taş toplamakla meşgul. 

Erdoğan-Bahçeli diktası içeride ve dışarıda sıkıştıkça daha da saldırganlaşıyor.
Ekonomik kriz halkı yaşamından bezdiriyor. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmekle övünen Erdoğan, şimdi enflasyonu üç haneli rakamlara çıkarma rekoru kırıyor. Erdoğan’ın ekonomistlik iddiaları balon bile olamadan söndü. Erdoğan’ın emireri olan Merkez Bankası başkanlarını üç günde bir değiştirmek de kar etmiyor. Sadece emekçiler değil, tuzu kuru orta tabakalar da isyan etmeye başladı. İsyandan umudunu kesenler ise yığınsal olarak yurtdışına göç hazırlığına başlıyor. Erdoğan önce doktorlara saldırdı. Şimdi ise özellikle gençlik geleceğini yurt dışında arıyor. Fırsat bulan gençler, ne iş olursa olsun deyip yurtdışına çıkmaya çalışıyor. Sadece kol gücü değil, yetişmiş beyin göçü de geçmişte görülmedik boyutlara çıktı. 1980 öncesi vize vb. engeller yoktu. Ama bu kadar göç hiç olmadı. Çünkü durumu kötü de olsa, herkesin umudu vardı. Bu umutla yaşıyordu. Ama Erdoğan diktası halkın alınterini kurutmakla kalmadı, bu umut kırıntılarını da çürütüp tüketiyor.

Ekonomik krizin tavan yapması toplumdaki bütün çelişkileri de büyütüyor. Toplumdaki tıkanma ve çürüme yandaş-besleme medyanın bütün üstünü örtme çabalarına karşın gizlenemiyor. Yandaş medyadaki yalakaların güzellemeleri aç emekçinin karnını doyurmuyor, gözyaşlarını dindirmiyor.

Yaklaşan seçimler ve anketlerdeki göstergeler diktatörlüğün iyice zorbalaşmasını-azgınlaşmasını gündeme getirdi. Erdoğan diktası gözle görülür biçimde zulümle ayakta kalmaya çalışıyor. Erdoğan diktası direniş çekirdeklerini her yerde ezmek ve yok etmek istiyor.

Son dönemde zindanlarda zorbalık iyice arttı. Zindanlardaki işkenceler ve insanlık dışı zorbalıklar tutsakların direnişiyle karşılaşıyor. Silivri’de, tahliyesine iki gün kalmış Ferhan Yılmaz’ın işkenceyle katledilmesi durumun vahametini ve ciddiyetini gösteriyor. Bu tekil bir zulüm örneği değildir. Zindanlardaki tutsakları teslim almak için başlatılan yeni bir saldırı dalgasının başlangıcıdır.

Ülkedeki sosyal muhalefeti bastırmak amacıyla yapılan saldırılar ise HDP üzerindeki baskılarda somutlanıyor. HDP’li vekillere, HDP üyelerine ve binalarına yönelik saldırılara ek olarak HDP’yi kapatma tehdidi sürekli olarak gündemde tutuluyor. Diktatörlük, hukuka ve yasalara saygısı olduğu için değil, yol açacağı sonuçları kestiremediği için şimdilik acele etmiyor. Ama ilk fırsatta HDP’yi susturmak için her yola başvuracağı kesindir.

Ayakta kalmakta zorlanan bütün diktatörler gibi Erdoğan da, savaş ve işgal politikalarına sarılarak kahramanlık taslıyor. Dünya Rusya-Ukrayna kriziyle meşgulken, Erdoğan da krizden fırsat yaratmaya çalışıyor. Güney Kürdistan’a yönelik saldırı ve işgal girişimi diktatörlüğün son sarıldığı iptir. Böylece hem direnen gerillayı ezebileceğini hem de daha önce plaka no. dağıttığı Kerkük, Musul’u fethedebileceğini düşünüyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı kıyameti koparan uluslararası güçler, Türkiye’nin Kürdistan’a yönelik işgal ve imha saldırılarına karşı sessiz kalıyor, yani göz yumarak destek veriyor.

Rusya-Ukrayna arasında sözde barış için arabuluculuk oynayan Erdoğan, Güney Kürdistan’da şahin kesiliyor. ABD’nin Irak’ı işgaline karşı ayağa kalkan barış ve demokrasi güçlerinden hiçbir eser yok. Hatta “Altılı masa” işgale ve savaşa karşı çıkmak yerine, asker daha iyi savaşsın diye, savaş sahasından taş toplamakla meşgul. Hepsi de Yeni Osmanlı projesi etrafında birleşmiş gibi.

Bu şartlarda barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesi iyice bütünleşmiştir. Birisi olmadan öbürü hiç olmayacaktır.
Erdoğan’ın Yeni Osmanlı projesine, işgal ve imha politikasına karşı halkların barış, özgürlük ve demokrasi bayrağı altında birleşmenin zamanıdır.
 
suatbozkus@gmail.com
twitter.com/suatbozkus

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.