Kobanê’nin rövanşı

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Kobanê kadınların ve tüm ezilenlerin birliğiyle kazanıldı. Bu nedenle hepsinin ortak devrimidir, ortak zaferidir. Bugün de hepsinin birliğiyle ve mücadelesiyle sahip çıkılmalı ve korunmalıdır.

Suriye’ye yönelik saldırıların başlangıcında, Erdoğan Emevi camiinde Cuma namazı kılacağını ilan etmiş, Bahçeli de Musul ve Kerkük’ten Halep ve Şam’a kadar her yere trafik plakası dağıtmıştı. O günlerde piyasaya çıkan DAİŞ yerden biter gibi her yerde bitiyor ve koskoca şehirleri birkaç gün içinde ele geçiriyordu. İhvan-ı Müslimin kökenli dinci örgütlenmeler El Kaide, Nusra, HTŞ gibi değişik isimlerle yeniden örgütlenip piyasaya çıkıyordu. Bu örgütler Esat rejimine karşı ayaklandıklarını söyleseler de esas hedefleri Kürt yerleşim yerleri oldu. Mahmur ve Erbil’e saldırdılar. Şengal’deki soykırım bütün dünyanın gözleri önünde oldu. Daha sonra’da bütün güçleriyle Rojava’ya saldırdılar. Rojava’daki direniş Kobanê’de düğümlendi. Kobanê direnişi bütün dünyayı ayağa kaldırdı ve binlerce savaşçının, sivil halkın yaşamı pahasına zafere ulaştı. O günlerde sınıra kadar giden Erdoğan “Kobanê düştü düşecek” diye bayram ediyordu. Ama hevesi kursağında kaldı.

Suriye konusundaki her görüşmede Erdoğan kara harekatı öneriyor ve bunu Türkiye’nin yapmasını istiyordu. Sonraları sınır boyunca en az 30 Km’lik bir tampon bölge talebinde bulunuyordu. Aslında bu bölge Rojava’nın tamamı demekti. Pratikte her gün bunu ölçecek bir hakem de olmadığına göre fiilen bütün Kurdistan’ın işgali demektir. Kobanê ve Rojava halkının direnişi bu işgali durdurdu. Ama Türkiye bu politikasından vazgeçmedi. İçeride ve dışarıda şartların oluşmasını bekleyip yeniden saldırıya geçti. Kobanê direnişinin intikamını almak için içeride HDP’ye saldırırken Rojava’ya yönelik işgal saldırıları hiç bitmedi. Efrîn’in işgalinden sonra fırsat buldukça “sınırötesi harekat” adı altında işgal saldırıları sürdürüldü. Ama SDG öncülüğündeki halklar direnişini sürdürdü ve varlığını sürdürdü. İşte son günlerde Rojava’ya ve Başûrê Kurdistan’a yönelik saldırıların, işgal girişimlerinin esas hedefi buradaki halkların direnişini bastırmak ve direnen halkı teslim almaktır.

Erdoğan ve suç ortakları ağızlarından kan damlayarak bu heveslerini ortaya koyuyorlar. Buna karşı halkların ortak direnişi kaçınılmazdır. Açık ki, Türk ordusu bütün gücüyle, İHA-SİHA’larıyla, kimyasal silahlarıyla azgınca saldırıyor. Bölgedeki ve dünyadaki güç dengesini lehine gördüğü her fırsatta yeni işgal girişimlerinde bulunuyor. Bu durum savaşın yeni bir evreye girmesi ve şiddetlenmesi demek olacaktır. Bu da çok uzun süreli yeni bir Vietnam savaşı demektir.

Yıllardır Kürtlerin barışçı çözüm ve demokratik birlik önerileri kabul görmedi. Erdoğan tam tersine diğer bölge güçleriyle ilişkilerini yumuşatırken Kürtlerle savaşı şiddetlendiriyor. Bazıları bunu seçim oyunu gibi görüyor. Elbette hiçbir çatışmanın tek boyutu olmaz. Erdoğan buradan her yönüyle azami olarak yararlanmak isteyecektir ama burada esas olan Kürt halkının direnişini ezmektir. Zaten bu nedenle sözde muhalefet de Erdoğan’ı desteklemektedir.

Bu nedenle TSK kimyasal silahlar kullanmaktadır. Son dönemlerde, ağzından kan fışkıran açıklamalarıyla Erdoğan ve suç ortakları Rojava’daki direnişini ezmek için de kimyasal silah kullanabileceklerini gösteriyor.

Erdoğan ile birlikte sözde muhalefetin de kimyasal silah araştırmalarına karşı çıkması ve el birliğiyle Şebnem Korur Fincancı’yı susturmak için zindana attırmaları suçluların telaşını gösteriyor.

Kobanê direnişi ve direnişin DAİŞ’i ezen zaferi, Erdoğan ve suç ortakları için bir kabus olmuştur. Kendilerine geldikçe intikamını almak için her şeyi yaptılar. Bu direnişi bastırmak için yaptıkları katliamlar, açtıkları uyduruk davalardan sonra büyük bir işgal ve imha harekatıyla Kobanê direnişini, Rojava’yı unutturmak ve tarihe havale etmek istiyorlar. Ama bu kolay olmayacaktır.

Dün olduğu gibi bugün de Kobanê direniyor.

İşgalci-kimyasalcı zulme karşı direnişin tüm dostları da harekete geçmelidir.

Kobanê kadınların ve tüm ezilenlerin birliğiyle kazanıldı. Bu nedenle hepsinin ortak devrimidir, ortak zaferidir. Bugün de hepsinin birliğiyle ve mücadelesiyle sahip çıkılmalı ve korunmalıdır.
 
suatbozkus@gmail.com
twitter.com/suatbozkus

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.