Kur’an'da kutsal vatan Kürdistan

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Kürdistan ülkesi Kur’ana göre kutsaldır. Nasıl ki Mekke ve Tur dağı kutsal ise, Kürdistan vatanı da Kur‘an ayetlerine göre kutsaldır. 

Değerli okurlar, Kürdistan’ı sömürenler kendilerini Müslüman olarak adlandırmaktadırlar. Kürtlerin de kahır ekseriyeti kendisini İslam dinine mensup görmektedir. O zaman bu dini tanımak ve bu dinin ölçülerini ortaya çıkarmak yaşamsaldır. İnanç ölçüleri bilinmeden ve tanınmadan o inanca inandığını söyleyenler, inandıkları inancın karşıtlarına dönüşürler. Bir dine mensup olduğunuzu söylüyorsunuz; o din için yaşadığınızı ve öldüğünüzü haykırıyorsunuz fakat o dinin kitabından neredeyse haberdar değilsiniz. Bir dükkanı çalıştıran, bir lokanta açan, çevreyi piyasayı ve kendi yeteneklerini bilmeden bir mekan açmaya cesaret edemezken, kendilerine 'müslüman ve dindar' diyen insanlarımız ne kadar rahat dindar ve din karşıtı olabilmekteler. Öyle bir coğrafya da yaşamaktayız ki, öldüren 'Allah u Ekber demekte', Ölen de 'Allah u Ekber' demektedir. Katil Müslüman, maktul müslüman; malı çalınan ve gasp edilen müslüman, malı çalan ve gasp eden de müslüman; zalim ve zulm eden de müslüman, zulme uğrayan da müslüman… Bu kangren soruna çare bulabilmek, ancak İslamı tanmak ve islam’a bulaştırılan olguları ayıklamakla gerçekleşebilir. Topluma doğruları ve İslamın hakikatlerini götürmekle aydınlanma ve bilinçlenme yaşanabilir

Seidi Kurdi: derki "hiç bir şeyi mihenge vurmadan almayınız! 

Hiç bir müfsid ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız…

Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz." (Münazarat, s. 48.)

İslam ve inanç istismarcıları bir de İktidarlarını İlah edinmiş Hannaslardan İslam ın gerçek ölçüleri ile hareket edeceklerini beklemek idraksizliktir. Müslümanın esas ve değişmez ölçüsü Kur’an olmalıdır.

Şimdi sizlere iman ettiğimiz kitaptan, yani Kur’an dan bir kaç örnek vereceğim: Kur‘an kutsal topraklar ve coğrafyalardan bahs eder. İslam adına muktedir olanlar ve onların sofralarında  doyan din simsarları, (Hoca ve sözde Alimler) bazı coğrafyalardan sürekli bahsederlerken, bazı coğrafyaları ise hiç dillendirmemektedirler.

Kürdistan ülkesi Kur’ana göre kutsaldır. Nasıl ki Mekke ve Tur dağı kutsal ise, Kürdistan vatanı da Kur‘an ayetlerine göre kutsaldır. Her nedense bu kutsal yerlerden ne Arap, ne Fars ne de Türk Hükkamlar ve onların maaşlı hocaları hiç söz etmemektedirler.

Hz Nuhun duası:

"Rabbim! Beni kutsal bir yere indir; en uygun şekilde indirip yerleştiren sensin." (Müminun 29)

Su çekildi; hüküm yerini buldu; gemi Cudi dağının üzerine oturdu. (Hud 44)

Cudi Kürtlerin atalarının meskeni olan Gutilerin vatanıdır. Arapçada G harfinin yerine C harfi kullanılmaktadır. Kürtçedeki Guti dağı, Arapça da Cudi dağı olarak geçmektedir. Bütün müfessirler Cudi dağının insanlığın ikinci babası olan Nuh as’ın vatanı olduğunu yazmışlar ve buranın kutsal bir toprak parçası olduğunu anlatmışlardır.

Kutsal vatan toprağının emanetçileri kadim Kürt milleti olunca, herkes bu ayetleri gizleme telaşına girmekte ve bu hakikat bilinmesin diye her türlü melanet yapılmaktadır. Türk, Arap ve Fars muktedirlerinin elinde olsa, bu ayetleri Kur‘an dan çıkaracaklardır.

Bu olayla bağlantılı olarak Peygamberimizin bir Kürt sahabesinden de bahsedeceğim. Caban El Kurdi: bu sahabe Kürt olarak tanınmasın diye, Kürtlerin azılı düşmanları Caban El Surdi diye ismini değiştirerek kitaplara nakl etmişlerdir. Hasan-keyfi ve Kürtlerin tarihine ilişkin ne varsa yok etmeye çalışanların geçmiş tarihileri de Kürtleri inkar ve imhaya yöneliktir. Kur’an’ın kutsal dediği Cudi dağı, Filistin’den, Tur dağından ve diğer kutsal coğrafyalardan daha az kutsal değildir. İktidarcı müslümanlar ise bu kutsal vatanı baştan aşağıya bir mezbahane ve viraneye çevirmiş durumdalar. Müslüman toplumlar arasında Cudi dağı denince kutsallık değil, Kemalist ve Baas’çıların oluşturdukları "Terör, İrhab" algısı hakim durumdadır. Oysa Kur’ana göre bu topraklar kutsaldır.

Şimdi sormak gerekir: Kur’an ın kutsal dediği topraklar, kendine 'müslüman’ım diyenlerin gözleri önünde Hulagu ve Tiranların torunları tarafından cehenneme çevrilirken neden sessizler? Kutsal toprakların emanetçileri olan Kürt müslümanlar ise, neden Filistin, Afganistan ve başka yerleri kurtarmak için cihada ve şehit olmaya gidiyorlar? Niçin inandıkları dinin kutsal kitabı onların vatanlarına kutsal derken, onlar başkalarının topraklarını kurtarmaya gitmekteler? Ya da kendi sömürgecilerinin yanında saf tutarak, kutsal topraklarına ihanet etmekteler? Günümüz Kürt müslümanlar hangi İslama inanmaktalar? Kur’an’ın kutsal dediği topraklara sahip çıkmayan Kürt Müslümanlar, yeşil kemalistlerin algıları ile hangi esfele-i safiline koşmaktalar? Kürt müslümanların yapması gerekenler, din tüccarları olan bu Hannasların algılarından kurtulmak ve Kur’an’ın kutsal dediği topraklarına barışı, özgürlüğü ve huzuru getirmek olmalıdır. Kendi kutsallarını tanımayıp, başkalarının yalanları peşinden koşanlar, İslamın değil, hannasların taraftarları olduklarını bilmelidirler. Kürdistan kutsaldır! Zalimlerin elinden kurtarılması farzdır. Müslümanlar bizleri aldatan münafıkların değil, Kur’an’ın ölçüleri ile hareket etmelidirler.

Bizleri kendi aslımızdan uzaklaştıranların, bizleri dinimizin hakikatlerinden de uzaklaştırdıkları bilinmelidir. Mihengimiz Kur’an olduğunda kutsal vatanımızın kurtarılmasının farz olduğunu görecek ve mazlum milletimizin kurtuluşunun da İslami vazifemiz olduğunu idrak edeceğiz. Bizleri sürekli başka algılarla aldatanlar hakkında Kur’an şöyle der: "Hakkı batıla karıştırıp bile bile hakkı gizlemeyin." (Bakara 42)

Türk, Arap ve Fars devletleri, hakkı batıl ve batılı da bizlere hak olarak anlatmaya devam etmekteler.

Kur’an çağırıyor yok mu hakikati anlayan!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.