Kürtler ne istiyor?
Cihan DENİZ yazdı —
- Hiçbiri doğrudan konunun muhatabına sormadığı için tüm yazılanlar ve konuşulanlar spekülasyon yapmanın, komplo teorisinin, niyet okumanın ve çoğu durumda Kürt siyasetini hedef haline getirmenin ötesine geçmemektedir.
Seçimler yaklaştıkça Kürtler ve Kürt siyaseti bir kez daha siyasi gündemin en tartışılan konularının başına yerleşti. Bir önceki seçimde başta İstanbul, Ankara, Mersin, Adana ve Antalya olmak üzere iktidarın kaybetmesinde kilit bir rol oynayan Kürt siyasi aklının bu seçimlerde nasıl bir strateji ve taktik izleyeceği, ister iktidara ister muhalefete yakın olsun, yazılı ve görsel medyada herkesin gündeminde.
Ama hiçbiri doğrudan konunun muhatabına sormadığı, sormadığı için de tüm yazılanlar ve konuşulanlar spekülasyon yapmanın, komplo teorisinin, niyet okumanın ve çoğu durumda Kürt siyasetini hedef haline getirmenin ötesine geçememektedir. Herkes kendi penceresinden gördüğü, görmek istediği şekliyle Kürt siyasi aklını yorumlamaktadır, daha doğrusu yorumlayamamaktadır.
Kişi herkesi kendi gibi bilirmiş misali, iktidarı olsun muhalefeti olsun Kürt siyasi aklını kendisi gibi zannedip Kürtlerin sadece koltuk kapmanın peşinde olduğunu düşünmektedir. Kürt siyasetini kendi kirli siyasetlerinin bir parçasıymış gibi görmektedirler, öyle göstermeye çalışmaktadırlar.
Muhalefet, her seçim öncesinde olduğu gibi, bir kez daha “Kürtler iktidarla anlaştı” yalanını piyasaya sürdü. Onlara göre, Kürt siyasetinin Batı’da kendi adaylarını çıkarması Kürt siyasetinin iktidarla anlaşması anlamına gelmektedir. Dokunulmazlıkların kaldırılması, tezkereler gibi doğrudan bu coğrafyanın barışını ve demokrasisini hedef alan her kritik dönemeçte iktidarın kuyruğuna takıldıklarını ama en önemlisi de bu coğrafyaya barış, demokrasi ve özgürlüklerin gelmesi için en büyük mücadeleyi verenlerin, en büyük bedelleri ödeyenlerin Kürtler olduğunu unutup, onları iktidar ile anlaşmak ile suçlamak, tam da içinden geldikleri Beyaz Türk siyasetinin Kürtlere kendi belirledikleri sınırlar dışında siyaset hakkı tanımayan üstenci karakterinin tipik bir örneğidir. Dahası sözde ölümüne iktidara karşı olanların Iğdır’da, Kars’ta mevzu bahis Kürtlerin belediyeyi kazanması olduğunda “AKP belediyesini tercih ederiz deyip” aday çıkarmayıp iktidar partisini destekleyeceklerini açıkladıkları bir ortamda, Kürtlerin iktidarla anlaştığını iddia etmenin nasıl bir ikiyüzlülük olduğunu, yani asıl iktidar ile anlaşanın kim olduğunu kendini muhalif olarak gören herkesin, barış ve demokrasi isteyen herkesin gömesi gerekmektedir.
İktidar açısından da özünde durum çok farklı değildir. Onlar da kendi cephelerinden olaya bakmakta ve ona göre yorumlar yapmaktadırlar. 2019 yerel seçimlerinde yaşadıkları hezimetin asıl nedenini Kürt siyasi aklının hamleleri olduğunu unutmamış olacakları ki özellikle kritik yerlerdeki Kürt seçmenleri etkilemek için sanki bir anda düğmeye basılmış gibi Kürtler, Kürt sorunu ve hatta Kürt siyaseti hakkında konuşmaya başladılar. Ama onlar da bunu Kürtler gerçekten ne istiyor sorusunu görmezden gelerek sadece oy kaygısı ile yapmaktadırlar.
Ne iktidarın ne sözde muhalefetin görmediği “Kürtler ne istiyor” sorusunun yanıtı, aslında ne çok zordur ne de çok karmaşıktır. Kürtler, herkes gibi onurluca, kimliği tanınmış olarak barış içinde özgürce yaşamak istemektedir. Yani özgürce yaşamak istemektedir, akan kanın durmasını istemektedir, bu coğrafyaya demokrasinin ama sözde ve göstermelik değil gerçek demokrasinin gelmesini istemektedir. Demokrasinin tabana yayılmasını, toplumun her alanda yaşadığı sorunların çözümünün öznesi haline gelmesini savunmaktadırlar.
Ama en önemlisi de Kürtler bunu sadece kendileri için değil, aynı coğrafyayı paylaştığı tüm halklar, inançlar, kadınlar, gençler, yönelimler ve hatta tüm doğa için istemektedir.
Belki de tam da bunu hedefledikleri için ve bu hedefin coğrafyaya hakim siyasetin kodlarını baştan aşağı değiştireceğini çok iyi bildikleri için gerek iktidar gerekse de sözde muhalefet, Kürt mücadelesinin bu boyutunun üstünü özellikle örtmekte onu dar bir alan içine hapsetmeye çalışmaktadır.
Sonuç olarak, Kürtler, özünde birbirinden çok da farklı olmayan, aynı anlayışın farklı tonlarını taşıyan iki kutup arasındaki koltuk ve erk mücadelesinde birine iktidarı kaybettirip diğerine kazandırmayı ve bunu yaparken de kendisi için daha fazla koltuk ve rant elde etmeyi hedefleyen bir anlayış ile hareket etmemektedir.
Dolayısıyla da, birine iktidarı kaybettirecek, diğerine kazandıracak değil, ama bu coğrafyaya barışı ve özgürlükleri getirebilecek en diri ve direngen güç olarak Kürt siyasi aklı bu seçime mutlak olarak iktidara kaybettirme değil ama barışı, demokrasiyi, özgürlükleri kazanma hedefiyle yaklaşmaktadır. Onun mücadelesini vermektedir. Onun için bedel ödemeye devam etmektedir.
Kürt siyasi aklının tercihlerini bunun dışında yorumlamak ve sorgulamak ne ahlakidir ne de siyasi gerçeklere örtüşmektedir.