Mara Bes-Bize yeter!

Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —

  • Başlıktaki “Mara Bes” sözü en çok da manevi dünyası büyük olan sanatçılar için geçerlidir. Bu nedenle özgürlük için büyük bir çıkış yapmaları beklenmektedir.

Halkımız savaş içinde sanat yapan halkların başında geliyor. Çünkü soykırım saldırıları altındayken başka türlü yaşamak mümkün olmuyor. Bu nedenle savaş ne kadar ciddi bir işse sanat da o kadar ciddiyet gerektiriyor.

Sanat ve sanatçıları hafife alan tüm dünya sistemleri tarih boyunca kaybetmiştir ve bugün de kaybetmeye mahkumdur.

Diktatörlük rejimleri, sanatın diliyle dünyayı yaşanılır hale getirmeye çalışan tüm sanatçıların düşmanıdır. Fakat sanatçılarla baş edebilecek bir rejim henüz icat edilmemiştir. Bu yüzden sanatçıların karşısına sahte olanları çıkarılır. Sanat bu yüzden endüstrileştirilir. Sanat sadece savaşta direnenlerin yanında yer almaz aynı zamanda kendi başına bir direnişi temsil eder, hem de en yenilmez olanını!

Sanatın birleştirici bir ruhu vardır. Sanatçılar ulusal birlik adına devreye girdiler ama görüldü ki faşist sömürgeci işgalcilikle hareket eden güçleri ulusal birliğe çekmek o kadar da kolay değil. Elbette çabalar boşa gitmedi fakat şimdi sanatçı birliğinin çabaları Önder Apo’nun özgürlüğüne odaklanmalıdır.

Sanatsız özgürlük ve özgürlüksüz hayat mı olur? Dünyanın tüm maddiyatçı kirlenmesine karşı en değerli manevi duruştur sanat.

Önder Apo özgür olmadan hangi vicdan, hangi sanat ve sanatçı özgür olabilir?

TEV-ÇAND bünyesindeki ve tüm dost sanatçıların Önder Apo’nun özgürlüğü için dünya çapında geliştirebileceği bir kampanya sonuç alınıncaya dek devam edebilir. İstenirse bu kadar etkili olunabilir. Bu da en başta sanatçı duyarlılığına-vicdanına kalıyor. Fakat örgütlenmesi için öncülük yapması gerekenler de bu işin sorumluluğunu almalıdır.

Başlıktaki “Mara Bes” sözü en çok da manevi dünyası büyük olan sanatçılar için geçerlidir. Bu nedenle özgürlük için büyük bir çıkış yapmaları beklenmektedir.

Günümüzde Mah Banu müzik grubu tarafından şarkı olarak seslendirilen “Mara Bes” şiiri İran’lı şair Kutsi Meşhedi’nin dilinden bir çağlayan gibi dökülmüştür insanlık denizine:

“Güneşin bakışı gibi, evrene bir bakış bize yeter

Sıcacık bir nefes, kıvılcımlı bir yürek bize yeter

Cihan bahçesinde güle tebessüm helal-ı hoş olsun

Çiy gibi, dünyadan ıslanan bir göz bize yeter

 

Vuslat gününün müyesser olmayacağını bilsem de

Hicran gecesinde seher umudu bize yeter

Kem gözlerin gözünden düşmüş olsak da

Üzüntü yok, ermiş insanın muhabbeti bize yeter

 

Kimseden ne nam ne nişanın kaldığı bu cihanda

Ey Kutsi, o güzel sesten bir eser bize yeter”

 

Bu ilhamla şimdi Heftanîn başta olmak üzere tüm Kürdistan dağlarında boyunun ölçüsünü alan sömürgeciliğe karşı söyleyecek sözlerimiz vardır: Onların tankları-uçakları varmış. Bir işleyen akıl-bir cesur yürek bize yeter!

Onların paralı çeteleri varmış. Bir halkın duası, bir çocuğun parıldayan gözleri, bir sıkılı yumruk bize yeter!

Onların sarayları varmış. Bir dağ doruğu bize yeter!

Onların çok fazla yalanları varmış. Bir tek hakikat bize yeter.

Bize “bir dost, bir post” diyen bir tek ozan yeter!

Dost sanatçıların kıymetini bilmek de bizim kültürümüzün en değerli yanıdır. Büyük sanatçı Feyruz’un oğluyla birlikte hazırladıkları 2011 albümlerindeki şarkılardan birinin adı “Diyarbekir”dir. Çok geç kalınmış olsa bile O’na teşekkür etmek için o müziğe bir klip yapmak en başta Diyarbekirlilere düşmez mi?

Üniversite yıllarında tanıdığımız en cesur insanların başında Bingöllüler ve Siverekliler gelirdi. Sanatçıları da bu ünü hak etmişti. Örneğin ajan-provokatör sahte Kürtlerin eliyle katledilen Ozan Rençber Aziz, faşist şef Kenan Evren’e karşı yaptığı şarkılarla bunu kanıtlamıştı. Dersim’in en çalışkan ve yetenekli sanatçılarından olan Mikail Aslan onu yeniden canlandırdı. Dersim’in yitiklerini canlandırdığı gibi…

Her yörenin canlandırılmayı bekleyen nice kültürel-sanatsal değeri bulunmaktadır. Değerli sanatçı Cewad Merwanî on binlerce Kürtçe eseri toplamakla tarihi bir görevi yerine getirdi. Bu çabaları her yerde sergilemek, özellikle de arşiv çalışmalarını her alanda yürütmek gerektiği açıktır.

TEV-ÇAND bünyesindeki folklor ekipleri, tiyatro, sinema ve müzik grupları tarihi işler yapmakla mükelleftirler. Bunlar kültürel soykırıma karşı kültürün başkaldırısını temsil etmektedirler.

Bazen bir klip çalışması onlarca filmden daha etkili olabilmektedir. Kuzey-Doğu Suriyeli sanatçıların katılımıyla Hünergeha Welat tarafından hazırlanan “Rewanê Resen” klibi örnektir. Kürt, Arap, Süryani ve diğer halkların demokratik birlikteliği adına 21. Yüz yılın en anlamlı ve değerli çalışmalarından biri olmuştur.

Avazê Çiya Heftanîn direnişine güzel bir şarkıyla katıldı. O büyük direniş ruhu şarkıya çok iyi yansımış. Müzik tarzındaki bazı etkilenmelere de eleştirel tarzda dikkat çekenler oldu. Kendi özgünlüğünü korumak adına buna da anlam vermemiz gerekir. Eleştiriler bizi her zaman güçlendirir. Sanat tartışmaları önemlidir fakat tüm tartışmaların direnişe güç vermesi gerekir. Böyle bir zamanda yaşıyoruz.

Sanat dünyasının tüm emekçilerine selam ve hürmetle bir kez daha direnişe en güçlü şekilde katılma çağrısını yapıyoruz. Sanatçı çabaları tarihin bu kritik döneminde gerçekten tarihi sonuçlar doğurabilir.

Öyle bir zamandayız ki bir söz, bir duruş, bir tek karelik görüntü bile büyük sonuçlar doğurmaya adaydır.

Son bir örnek herkese ilham olmuştur: Gerilla komutanı Murat Karayılan’ın yeni kamuflajlar içindeki bir gerilla birliğiyle çıkan son görüntüleri, faşizmin psikolojik savaşını yerle bir etmeye yetmiştir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.