Savaş ve terör

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Her zamanki gibi savaşta önce gerçekler ölüyor. Şiddetlenen savaş içindeki dezenformasyon çalışmaları, suçlamalar, saldırılar, tehditler ortamı iyice bulandırıyor ve gerçeklerle yalanlar birbirine karışıyor.

Filistinli örgütlerin İsrail’e saldırması ve İsrail’in de misilleme olarak Gazze’ye saldırmasıyla onlarca yıldır zaten kaynayan Orta Doğu kazanı iyice kızıştı ve patladı. Gazze’yi tümden boşaltma tehditleriyle durum iyice kritikleşti.
Her zamanki gibi savaşta önce gerçekler ölüyor.
Şiddetlenen savaş içindeki dezenformasyon çalışmaları, suçlamalar, saldırılar, tehditler ortamı iyice bulandırıyor ve gerçeklerle yalanlar birbirine karışıyor.
Filistin halkı açık ve toptan bir soykırım tehdidi altındayken, kanlı Siyonist diktatörlerin saldırıları İsrail halkının güvenliğini de ateşe atıyor. Savaşın şiddeti ve yaygınlığı, her alana sıçraması, dahası her an yaygınlaşma ihtimali her yeri etkiliyor. ABD Dışişleri Bakanı açıkça Yahudi kimliğini hatırlatıp İsrail ile dayanışmasını ilan etti. İngiliz donanmasının da harekete geçtiği söyleniyor. Bu gelişmeler Ukrayna savaşını bile neredeyse unutturdu. Her ne sebeple olursa olsun sivil hedeflere yapılan saldırılar savaş suçudur ve mahkum edilmelidir. Hesabı sorulmak üzere tarihe not düşülmelidir.
BBC de İngiltere hükümetiyle çelişkiye düştü:
“Hamas militanları için 'terörist' tanımlaması kullanmama tercihi dolayısıyla İngiltere hükümetinin eleştirisiyle karşılaşan BBC, yayın politikasını savundu.
İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, BBC'nin bu konudaki politikasını "kepazelik sınırında" diye niteledi.
BBC sözcüsü, kurumun, başka bir kişiden alıntı yapılan durumlar dışında 'terörist' terimini kimse için kullanmama yönündeki yayın politikasını uzun yıllardır uyguladığını hatırlattı.
Tecrübeli BBC dış politika muhabiri John Simpson da "Bir kişiyi terörist olarak nitelemek, taraf olduğunuz anlamına gelir" dedi.
Fakat Savunma Bakanı Schapps BBC'nin "ahlaki pusulasını" bulması gerektiğini söyledi.
BBC eskiden beri devletlerin dilini değil, tarafsız habercilik ilkesi gereğince kendi dilini tercih ediyor. Daha önce Kurdistan ile ilgili haberlerinde de bunu tercih etmişti.
Gazetecileri Koruma Komitesi'nin hazırladığı raporda 2001 yılından bu yana İsrail askerlerinin açtığı ateşle ölen en az 20 gazetecinin çoğuyla ilgili detaylı bilgilere yer verildi. Başkalarını teröristlikle suçlayanlar, kendileri özgür basını susturmak için gazetecileri zindana atmakta ve öldürmekte yarışıyorlar.
Devletlerin had bildirme, kökünü kazıma-kurutma gibi dillerinden düşmeyen ifadelerle giriştikleri ezme-temizleme savaşları hiçbir zaman zafer kazanmadı, kazanamaz.
Sorunlara diyalog ve müzakere ile çözüm aranması gerekirken, susturma-bastırma-ezme yoluna giren devletler kendi hukuklarını da çiğneyip çürüyor ve çöküşe gidiyor.
İşin daha trajik yanı Rusya, Ukrayna, İsrail, Filistin gibi çatışma halindeki taraflara müzakere yolunu öneren R. T. Erdoğan’ın kendisi her yerde şahinlik taslıyor, saldırıyor.
Yeni Osmanlı ve hilafet rüyalarıyla Kuzey Suriye, Rojava ve Güney Kurdistan’ı işgal girişimlerini sürdürüyor. Azerbaycan ile ittifak halinde Dağlık Karabağ’ı işgal ediyor. Gittiği her yerde savaş tohumları ekiyor. Bütün ittifaklarını da savaşa göre yapıyor. Oysa ancak ve ancak Kürtlerle anlaşıp barışı tesis ederek, iç barışını sağlamış bir Türkiye bölge barışına katkı sağlayabilir. Yoksa bir yandan Kürtlerle savaşırken bir yandan da Üçüncü Dünya Savaşı’nın içine düşüp yuvarlanıp gidecektir.
Bu nedenle Yeşil Sol Parti’nin çağrısına kulak vermek gerek. Ortadoğu'da tırmanan şiddete dair Yeşil Sol Parti Merkez Yürütme Kurulu'nun yaptığı şu açıklama çok önemlidir:
 "Ortadoğu’daki temel iki mesele olan Filistin ve Kürt meselesi çözülmeden Ortadoğu’da sorunların çözülemeyeceğini yıllardır acı bir biçimde tecrübe ediyoruz. Ortadoğu’daki bu kanlı yarışı ve katliam düzenini red ediyoruz, barışı savunuyoruz. Ulus-devlet esaslı yaklaşımların sorunları derinleştirdiğini, halklar arasındaki düşmanlığı arttırdığını her çatışmada bir kez daha görüyoruz. Halkların binlerce yıl bir arada ve barışçıl yaşama deneyimine sahip olduğu bu coğrafyada huzuru tekrar tesis etmenin en doğru yolu demokratik ve barışçıl çözümü esas almaktır."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.