Seçim dönemi

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Erdoğan 20 yıllık iktidarı süresince muhalif seçilmişleri zindanlara doldurdu. Memleketin her köşesinde siyasi cinayet işletti. Tetikçi bir çete diktası kurdu. Söz milletin olacaksa bu çetenin yıkılması ilk adım olacaktır.

Erdoğan ve Bahçeli’nin anlaşmasıyla, seçimler 14 Mayıs 2022 tarihinde yapılacak gibi. Görünürde buna karşı çıkan da yok. Ayrıca Mayıs’ta olmazsa Haziran’da zaten seçim olacak.

Anketler gerçekleri ne kadar yansıtıyor bilinmez ama iktidar cephesi gidici görünse de, iktidar hiç de gitmeye niyetli görünmüyor. Tersine iktidara yeni gelecekmiş gibi planlar, projeler ve vaatler sunuyor. Sanki kendileri yirmi senedir iktidarda değil de muhalefette. Sanki bütün sorunların kaynağı kendileri değil de muhalefet. Buna bir de muhalefetin her konuda gevşekliği, kafa karışıklığı eklenince iktidardakiler umutla saldırıyorlar.

Seçimlere giderken ülkenin durumunu da unutmamak gerek. Güllük gülistanlık bir ülkede ve huzur içinde seçim yapılmıyor. Her türlü hukuksuzluğun zirve yaptığı, anayasanın, yasaların ve hukukun paspas yapıldığı bir ülkede, bütün bunlara son vermek umuduyla seçimlere gidiyoruz. Tek başına seçimlerle sağlanacak bir değişiklik değil elbette bu. Ama bir devrin kapanıp bir devrin açılması mümkündür. 1946-50 seçimleri, 1983 seçimleri vb. gibi.

Öcalan üzerindeki hukuksuz tutsaklık 25 yıldır ve bunun üstüne de tecrit uygulaması 21 aydır sürüyor.Bu tecride karşı TBMM kapısında eylem yapan milletvekilleri milyonlarca insanın dileğini ortaya koyuyor.Onlar bu tercihleri yapanların desteğini ve oyunu alacaktır.

Bir önceki seçimde halkın seçtiği Belediye Eşbaşkanlar’ı ve milletvekillerinin çoğu zindanda.Yine HDP Eşbaşkanlar’ı ve yöneticileri çeşitli bahanelerle zindanlarda tutuluyor.

HDP üzerindeki kapatma tehdidi kılıç gibi sallanıyor.

Erdoğan-Bahçeli diktası iktidarını sürdürebilmek için her türlü malzemeyi kullanıyor, her şantajı yapıyor. Amacı sadece seçim kazanmak değil, halka boyun eğdirmek ve bütün direnişçileri teslim almaktır. Ancak o zaman kendilerini kazanmış sayacaklar.

Erdoğan’ın kendisine tehdit olarak gördüğü herkes ya zindanlarda ya da İmamoğlu gibi tehdit altında. Dışarıdaki tehditleri etkisiz hale getirmek için de, bir yandan suikastlere bir yandan da yeni işgal ve saldırılara teşebbüs ediyorlar. Bütün bunların sonunda kargaşa içinde yeni seçimlere gidiliyor. Erdoğan-Bahçeli diktası her şart altında iktidarda kalmaya çalışıyor. Urfa’da Şenyaşar ailesine, Konya’da Dedeoğulları ailesine yönelik toplu katliamların failleri meçhul kalırken, Ankara’da ise MHP’li bir vekilin yataklık yaptığı katiller eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’i öldürdü. Bahçeli-Erdoğan diktası seçim çalışmalarını tetikçilerle yapıyor.

Muhalefetin bu karanlık döneme son vermek için birleşmesi ve öncelikle bu diktaya son vermesi şarttır. Eskiden de seçime giderken en büyük vaatler afla başlardı. Şimdi gene af gündemde, ama iktidar da muhalefet de bütçeden ulufe dağıtır gibi 'mali af' vaat ediyor. Oysa barışçı bir gelecek için bir siyasi af ilk şarttır. Zindanlardaki otuz yıllık cezasını bitirmiş ama hala çeşitli bahanelerle bırakılmayan tutsaklar bir bir can verirken acil ihtiyacımız genel siyasi aftır. Bu olmadıktan sonra zindanların kısa sürede bir patlama alanı olması ve memleketin alt üst olması kaçınılmazdır.

Erdoğan, diktatörlükte K. Evren’i de geçti. Karşısına çıkması ihtimali olan adayları tutuklatıp saf dışı etmeye çalışıyor. Şimdilik bir tek Zincirbozan tesisleri yok. Böyle giderse o da olacak gibi.

Erdoğan, 14 Mayıs tarihini bilerek seçmiş. Menderes’in iktidara geldiği seçimlerin yıl dönümünde kendisinin de seçimleri kazanacağını iddia ediyor. Menderes gibi “Yeter, söz milletindir” diyor. Ama arada küçük bir fark var.

Menderes muhalefetteydi, tek parti diktasına karşı mücadele etti ve 1946 seçimlerinde kazandığı halde, demokrasi dışı açık oy-gizli sayım yöntemiyle mağlup ilan edilmişti.

Erdoğan ise yirmi yıllık tek parti-tek adam iktidarı süresince siyasal rakiplerini ve halkın seçtiği milletvekillerini Belediye Eşbakanları’nı zindanlara doldurdu. Memleketin her köşesinde bir siyasi cinayet işletti. Tek parti-tek adama dayanan bir kayyım ve tetikçi çete diktası kurdu. Söz milletin olacaksa bu çetenin yıkılması ilk adım olacaktır.

14 Mayıs tek parti diktasına karşı olan Menderes’in geliş tarihiydi ama diktatör Erdoğan’ın gidiş tarihi olsun.

 

suatbozkus@gmail.com

twitter.com/suatbozkus

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.