Seçimler torbada keklik mi?

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Her türlü dezenformasyonu yapan cumhurbaşkanından ilçe kaymakamlarına, muhtarlara kadar devlet görevlilerinin hiç birinin kılına bile zarar gelmez. Onlar diktatörlük yıkılana kadar dezenformasyona devam eder.

Seçimlere fazla bir zaman kalmadı. Artık zamanında da yapılsa, Erdoğan’ın adaylığını tartışılmaz hale getirmek için erkene de alınsa seçimlerin yapılması kaçınılmazdır. Son bir ihtimal olarak, durumu garantide görmeyen AKP-MHP diktası bir bahaneyle seçimleri erteleyebilir. 7 Haziran 2015 seçimlerini kaybedince, yapılmış seçimleri iptal edip erken seçim kararı alarak darbe yapan Erdoğan-Bahçeli diktasının bir iç savaş şartlarında seçimleri yenilemesini hatırlayalım. Şimdi seçim gününe kadar başvurabileceği hile, saldırı ve zorbalıkları hayal edebiliriz.

Anketlere göre Erdoğan’ın kazanma şansı hiç yok gibi. Ama sadece anketler belirleyici olamaz. Anketler ayrı, seçim ayrıdır. Yani muhalefet sadece anketlere bakıp seçimleri torbada keklik sayarsa yanılır. Muhalefetin seçmen kütüklerinden başlayıp sandıklara ve sayım aşamasına kadar bir dizi tedbiri alması gerek. Bunların layıkıyla yapıldığı ve yapılacağı konusunda kamuoyuna net bilgi verilmesi şarttır.

Oysa meclisten yeni geçirilen SS yasaları ile iktidarın eline önemli bir silah verilmiştir.

Meclis Genel Kurulu’nda kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen internet medyası ve sanal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifi kabul edildi. Yasa ile "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçu eklendi, "endişe, korku veya panik yaratma, ülkenin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini ve kamu barışını bozmaya" yönelik yayın yapanlar, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak.

Abdülhamit’in istibdat devrinden beri meşru zeminlerde iktidarda kalamayacağını anlayan her diktatör zorbalığa ve sansüre başvurmuş yani halkı susturma yasalarında derdine bir çare aramış ama bulamamıştır.

Erdoğan diktasının yirmi yıllık iktidardan sonra iktidara yeni gelecekmiş gibi vaatler savurmaktadır. Ama söyleyecek yeni bir yalan bile bulamayınca eskileri tekrarlamakta ve halkı susturma, ezme ve teslim alma çabalarını her yerde sürmektedir. Türkiye’nin her köşesinde ve Kürdistan’ın her parçasında halkların direnişini ezmek için her türlü saldırıyı yapmaktadır. Zaten sansür yasası, bu yaptıkları zulmü ve zulme karşı direniş haberlerini yasaklamak içindir.

Dezinformasyonu engelleme yasası diyorlar ama asıl mesele iktidarın keyfi zulmünü meşrulaştıran resmi dezinformasyonu güvenceye almaktır.

İşkenceden öldürdüklerini merdivenden düştü diyen polislere, enflasyon rakamlarıyla oynayan TUİK'e, bütün bunlara sahip çıkan bakanlara ve başkana da dezenformasyondan yani yalancılıktan ceza verilecek mi?

Zindanlarda işkence ve zulüm çığlıkları arşa çıkmışken bunu yazmak dezenformasyon mu sayılacak?

Şenyaşar ailesini katilleri gezerken, katilleri arayan anneden söz etmek suç mu olacak?

Seçimlerle ilgili her türlü zorbalık yapılırken bunları araştırıp yazmak suç mu sayılacak? Erdoğan’ın tetikçileri milletvekillerini sokaklarda dövüp hastanelik ederken, zindanlardan her gün cenazeler çıkarken bunları görüntüleyip yazan basın dezenformasyon yapmış mı sayılacak?

Türkiye zaten şimdilik Rusya hariç, neredeyse bütün komşularıyla sorunludur. Gerektiğinde hepsiyle savaş havasına girebilir ve savaş hali ya da OHAL ilan edebilir. Bu durumda bu yasanın uygulanması SS’lerin olmayan vicdanına kalacaktır.

12 Mart faşizmi fıkraları vardı ya, anlaşılan gene lazım olacak:

Vatandaşın birisi emekli Genelkurmay Başkanı ve zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a öküz demiş. Tabii ki, mahkeme basmış cezayı…

Ama zannettiğiniz gibi hakaretten değil de, devlet sırlarını ifşa etmekten.

Artık hakaretten hiç kimse ceza almaz. İster işkenceleri yazın, ister yolsuzlukları-vurgunları sadece dezenformasyondan ceza alırsınız.

Bu arada her türlü dezenformasyonu yapan cumhurbaşkanından ilçe kaymakamlarına, muhtarlara kadar devlet görevlilerinin hiç birinin kılına bile zarar gelmez. Onlar diktatörlük yıkılana kadar dezenformasyona devam eder.

Bu şartlarda, muhalefet anketlere güvenip de seçimleri torbada keklik sayarsa çok yanılır. Geleneksel seçim kampanyaları bu seçimi kazanmak için yeterli değildir.
 
suatbozkus@gmail.com
twitter.com/suatbozkus

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.