Seçimlerin aritmetiği

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Hiç bir diktatör sonsuza kadar baskı ve zulümle ayakta kalamaz. Halkların meşru iradesine karşı kabadayılık yapamaz. Erdoğan’ın yaptığı kabadayılıklar da işe yaramayacak ve büyük ihtimalle ilk turda bir daha gelmemek üzere gidecektir.

Seçimlere sekiz gün kaldı. Bu sekiz gün içinde her türlü yalan, kışkırtma ve muhalefete saldırı olabilir. Çünkü seçim güvenliğini sağlamakla görevli olan devleti yöneten Erdoğan iktidarda kalabilmek için her türlü komplodan ve saldırıdan medet umar hale düşmüştür. 2002 yılında baraja takılan partiler nedeniyle yüzde 34 oyla meclisin yüzde 65’ini ele geçiren Erdoğan iktidara gelmiştir. İktidarın tadını alınca bir daha bırakmamak için her yola başvurmuştur. O günden beri her seçime yeni bir yasayla girilmiştir. Demokrasilerde esas olan halk iradesinin temsiliyetini sağlamak iken Türkiye’de çoğunlukla tam tersi olmuştur. Çünkü seçimlerde halkın iradesini bastırmak için her şey devlet tarafından yapılmıştır.

Sık sık darbelerle balans ayarı yapılan, muhalefeti ezilen Türkiye demokrasisi bir türlü gelişememiştir. Çünkü muhalefetsiz demokrasi olmaz ya da muhalefete yaşam hakkı tanımayan bir rejime demokrasi denemez. Ama bütün diktatörler gibi Erdoğan da, demokrasiyi mecburen bir kaç durak binilecek bir otobüs olarak gördüğü için muhalefetten hiç bir zaman hoşlanmamış ve muhalefeti bastırmak-susturmak için sürekli olarak saldırı halinde olmuştur. Erdoğan da bütün diktatörler gibi “Kendisinin kerametine ve kendisi giderse devletin milletin perişan olup yıkılacağına” inanıyor. Bu inançla bütün diktatörler gibi çıldırıyor, muhalefete her yol ve yöntemle saldırıyor.

HDP ve Yeşil Sol’a yönelik azgınca saldırılar, gözaltı ve tutuklamalar sürüyor. Güçleri yetse HDP’nin sadece yönetici ve adaylarını değil, seçmenlerini bile tutuklayacaklar.

Bugüne kadar yapılan zulmü geçtik, bu son on günde yapacakları-yapabilecekleri merak ve endişe uyandırıyor. Çünkü hukuku çiğnemekte sınır tanımıyorlar. Atatürk ve İsmet paşa gibi ordu komutanlığından gelmiş devletin kurucuları bile siyasete girdikten sonra bir daha askeri elbiseyle poz vermemişlerdir. Ecevit ise Kıbrıs işgali günlerinde bazı uyanıklar tarafından piyasayı saran miğferli askeri kıyafetli fotoğraflarını toplatmış ve kimsenin böyle şeyler yapmamasını istemiştir. Ama herkes Ecevit değil.

Türkiye çok garip bir ülke. Sivil siyasetçiler ise sırf fiyaka için olsa bile her fırsatta kamuflaj elbiseleri çekip basına poz vermeye bayılırlar. Osmanlı özentisi içindeki Erdoğan da, Yeni Osmanlı’yı kuramayınca seçim öncesi bir yandan operasyon haberleri verirken, yeni ve mühim kaset söylentileri yayarken kamuflaj içinde askeri resimlerini servise başladı. Böylece uğradığı askeri bozgunları sahte kahramanlık gösterileriyle, İHA-SİHA reklamları ve operasyonlarıyla örtmeye, böylece seçimde propaganda üstünlüğünü-saha hakimiyetini sağlamaya çalışıyor.

Eskiden seçim dönemi gelince, Meclis'in seçim kararından sonra, İçişleri, Ulaştırma ve Adalet Bakanları istifa eder ve yerlerine seçim bitene kadar bağımsız bakanlar atanırdı. Böylece devletin olanaklarını parti ve kendi şahsi çıkarları gereği kullanmaları kısıtlanmış olurdu. Erdoğan bunları kaldırarak her şey serbest, her yol mubah dedi. Kendisi ve bakanları için bütün devlet teşkilatı ve olanakları hazır.

Bu imkanlarla seçime giderken kazanmak ya da kazanmış gibi görünmek için her yola başvuracakları kesindir. Erdoğan da bütün diktatörler gibi her şeye gücünün yeteceğini sanıyor. Etrafını sarmış olan yağcı-yalaka-trol takımı da evet efendim, yeter efendim diyerek ona gaz vermeye devam ediyor. Bu şartlarda ona yaklaşıp “Kral çıplak” diyebilecek bir yiğit yok. Bir Türkçe klasiği olarak “Erdoğan iyi ama çevresi kötü” desek olmaz. Çünkü çevresiyle birlikte hepsi de birbirinden kötü ve suç ortağı olarak bütünleşmiş durumda.

Cumhuriyetin ilk 27 yılı tek parti diktasıyla geçti. O günden beri demokrasi ve özgürlük için çok can verildi. Halen de demokrasiye ulaşabilmiş değiliz ama "İkinci yüzyılda“ demokrasiye ulaşmak için bu seçimler bir vesile olacaktır. Bugüne kadar diktatörlüğe karşı canıyla, kanıyla direnen halklarımız seçimde oylarıyla bunu bir daha teyit ve tescil etmelidir.

Hiç bir diktatör sonsuza kadar baskı ve zulümle ayakta kalamaz. Halkların meşru iradesine karşı kabadayılık yapamaz. Erdoğan’ın yaptığı kabadayılıklar da işe yaramayacak ve büyük ihtimalle ilk turda bir daha gelmemek üzere gidecektir.

Haydi yurtdışında-yurtiçinde oy kullanmak ve oyları korumak için sandık başına…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.