Türkiye siyasetinin sağlığı

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Kılıçdaroğlu Kandil’i fethediyor, Akşener HDP’ye konum tayin ediyor. Son kırk yıldan hiçbir şey de mi öğrenmediniz? Ne zaman öğreneceksiniz? Bu kafayla iktidar olmanız olanaksız ama olsanız ne olur?

Son dönemde Erdoğan’ın sağlığı hakkında çeşitli söylentiler var. Bazı görüntüleri, canlı yayınlarda yaşanan olaylar kamuoyunda ilgi çekiyor ve çeşitli senaryolara sebep oluyor.

İnsanların sağlık sorunları özel sorun sayılır ve sağlık sorunları üzerinden siyaset yapmak ahlaki sayılmaz. Ancak ülke üzerinde tek adam-tek parti sultası kurmuş olan bir şahsın sağlığı elbette sadece kendisini değil, farklı sebeplerle de olsa herkesi ilgilendirir. Doğal olan da budur.

Erdoğan iktidara geldikten sonra iktidarını sürdürebilmek için hukuk dışı her yola başvurmuştur. Zindanlar halkın seçtiği siyasetçiler, gazeteci-yazar ve aydınlarla doludur. Bir çok hasta tutsak tedavisi engellenerek ölüme mahkum edilmektedir.

Erdoğan’ın “Kadın da olsa, çocuk da olsa…” talimatından sonra yüzlerce çocuk tutuklanmış, cezaevlerinde tecavüze uğramıştır. Güvenlik güçleri tarafından onlarca çocuk öldürülmüştür.

12 Mart faşist diktası yirmili yaşlardaki gençleri asmıştı. 12 Eylül faşistleri 16-17 yaşındaki çocukları astı. Erdoğan devrinde öldürme yaşı 11-12’ye düştü. Yani ölüme-öldürmeye, tehdide ve linç ettirmeye dayalı siyaset Erdoğan’ın baskın karakteri olmuştur.

Cumhuriyet devrinde hiçbir lider yasama-yürütme ve yargıyı kendisine bu kadar bağlamamış ya da bağlayamamıştır. Sokaklarda ve hapishanelerde öldürtülen muhaliflerin, siyasetçilerin sayısı her geçen gün artmaktadır.

Yani Erdoğan, ölüm-tehdit-kutuplaştırma ve çatıştırma üzerinden siyaset yapanların başında gelmektedir. Siyasi rakiplerini sokak çeteleri vasıtasıyla linç ettirmekte, sonra da ‘iktidara gelmeyi hiç düşünmeyin’ diyerek tehdit etmektedir. Erdoğan’ın bu saldırıları etkili olmaktadır.

Özal devrinde sistemin taşları yerinden oynadı ve halka bir değişim umudu verdi. Özal, açık olarak ve doğrudan Öcalan’ı muhatap alarak bir diyalog başlattı. Bu da Özal’ın trajik tasfiyesiyle sonuçlandı.

Ne zaman taşlar biraz yerinden oynar gibi olsa, buldozerle yeniden üzerinden geçilmektedir. Otuz senedir Türk siyaseti gelgitler içinde patinaj yapıyor. Erdoğan’a muhalefet etmeye çalışan CHP ve İYİP de bir sarkaç gibi sallanıp duruyor.

Türk siyasetine musallat olan müzmin hastalık budur. Irkçılık- dincilik illetiyle malul olan bu siyasi yapı değişmedikçe Erdoğan hasta olsa ne olur, iyi olsa ne olur?

Erdoğan’ın sağlığı ne olursa olsun belirleyici olan Türk siyasetinin sağlığıdır. Çünkü bozuk olan Türk siyasetinin genleri ve sağlığıdır.

Bektaşi’ye, “Efendimiz Vahdettin’in bir oğlu oldu, adını da Ertuğrul koydular” demişler.

Eyvah demiş Bektaşi. “Biz tam bu Osmanlı’nın sonuna geldik derken yeni baştan mı başlayacağız?”

Kılıçdaroğlu Kandil’i fethediyor, Akşener HDP’ye konum tayin ediyor. Son kırk yıldan hiçbir şey de mi öğrenmediniz? Ne zaman öğreneceksiniz? Bu kafayla iktidar olmanız olanaksız ama olsanız ne olur?

Biz, tam “Siyasetçiler HDP’nin anlam ve önemini kavramaya başladı” derken, yeniden Erdoğan ile ırkçılık yarışına giriyorlar ve HDP’nin meşruiyetini gündeme getiriyorlar. Şunu herkes kafasına yerleştirmeli:

HDP, üçüncü yol olarak siyasetin yeni ve kalıcı bir unsurudur. Kapatsalar da, yasaklasalar da, öldürseler de, sokakta ve sandıkta, sadece Kürdistan’da değil, Türkiye’nin her yerinde var olacaktır.

Diktatörlüğe, savaşa karşı olan, demokrasi ve özgürlük isteyen tüm güçler de Üçüncü Yol’da birleşmeli ve bu seçeneği güçlendirmelidir.

Türkiye siyasetinde ciddi olan herkes HDP ile anlaşmak zorundadır. Yoksa en çok kaybeden kendileri olur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.