Yeni başlangıçların eşiğinde
Cihan DENİZ yazdı —
- Kürt mücadelesinin olduğu haliyle varlığını ve bu varlığın dayandığı mücadele yöntemlerini sonlandırması, mutlak bir “son” değil, büyük bir meydan okumadır, kendini yeniden yaratma eylemidir, kendini yeniden şekillendirme iradesidir.
- Unutmayalım ki ne hissedersek hissedelim, bizim duygularımızdan, hislerimizden bağımsız olarak, adeta “son” ile “başlangıç” arasındaki ince çizginin üzerinde yeni bir yola çıkmanın eşiğinde olduğumuz tarihsel bir andayız.
“Son” nedir?
Her şeyin bittiği, durduğu sonsuz bir karanlık ve hareketsizlik hali mi? Belki bireysel olarak son, böyle olabilir.
Toplumsal olarak ele aldığımızda ise, insanlık tarihi, özellikle de ezilenlerin mücadele tarihi böyle bir sonun olmadığını bize göstermektedir. Aslında tarihte son diye bir şey yoktur. Hannah Arendt’in çok yerinde belirttiği gibi, tarihteki her son yeni bir başlangıcı içermektedir. Ve her başlangıç da, “son"un geleceğe bıraktığı bir mirastır, açtığı bir kapıdır.
Nasıl ki her doğum ölüme yazgılıysa, her son da yeni bir başlangıca yazgılıdır.
Bundan dolayı da “son” asla ne yolun ne de zamanın sonudur. Tersine, “son” yolun da zamanın da yeniden başladığı andır. “Son” ebedi bir hareketsizlik hali değil tersine, ulaşılacak yeni amaçlara, varılacak yeni hedeflere bizi götürecek yeni bir yolun, yeni bir güzergahın eşiğinde durmak gibidir. Adımımızı attığımız an, yol da zaman da yeniden akmaya başlayacaktır.
Önemli olan bu adımın atılmasıdır. Sonun bir başlangıca evrilmesi, tam da bu adımın atılmasına bağlıdır. Bu adımı atabilmek, diğer bir deyişle, bir sonun üzerinden yeni bir başlangıç yaratabilmek insanı insan yapan en önemli eylemlerin başında gelmektedir. İnsanın özgürlüğünün tam da kendisine dayatılan sonu kabul etmeyip onu yeni bir başlangıca çevirebilmekte yattığını söylemek abartı olmayacaktır.
Tarihe baktığımızda, her “son”un yeni bir başlangıç olduğu gerçeğinin en çok da ezilenler ve mücadeleleri için doğru olduğunu görürüz. Tarihin sayfaları ezilenler için inkarla, şiddetle, katliamla, soykırımla ve yenilgilerle doludur. Ama bunlar asla ezilenlerin mücadelelerin sona erdiği anlamına gelmez; tersine her yenilgi anı bir sonraki mücadele için yeni bir başlangıç anı olmaktadır. Ama sadece yenilgiler değil zaferler de, büyük başarılar da veya üzerinde yürünen yolla artık hedeflenen amaçlara varmanın mümkün olmadığının görülmesi de yeni bir başlangıç için “son”u gerekli kılmaktadır. Tam da bu nedenle, ezilenlerin mücadele tarihi ebedi başlangıçların tarihidir, küllerinden kendini yeniden var etme tarihidir. Bu, egemenlerin ne baskıyla ne zulümle ne de başka araçlarla asla değiştiremeyecekleri tarihin tunç kanunu gibidir.
Bu kanun dün olduğu gibi bugün de işlemektedir.
Bugün bir kez daha Kürt mücadelesinin büyük bir son ile sadece Kürt halkı için değil, tüm bölge halkları için, tüm kimlikler ve inançlar için, gençler için, kadınlar için, emekçiler için, diğer bir ifade ile bölgenin tüm ezilenleri için yeni bir geleceğin kapısını araladığı tarihsel bir sürecin içinden geçmekteyiz.
Kürt mücadelesinin olduğu haliyle varlığını ve bu varlığın dayandığı mücadele yöntemlerini sonlandırması, mutlak bir “son” değil, büyük bir meydan okumadır, kendini yeniden yaratma eylemidir, kendini yeniden şekillendirme iradesidir.
Ama ne olursa olsun, her son ve başlangıçta olduğu gibi biraz hüzünlüyüz, belki biraz tedirginiz, belki biraz aklımız karışmış olabilir, belki bazılarımız her sonun aynı zamanda bir başlangıç olduğunu göremeyip her şeyin bittiği hissine kapılmış olabilir. Tüm bunlar bir yere kadar belirsizliğin, bilinmezliğin yol açtığı gayet “normal” ve insani duygulardır. Ama tüm bunlar bizimle ilgili duygulardır.
Bununla birlikte, unutmayalım ki ne hissedersek hissedelim, bizim duygularımızdan, hislerimizden bağımsız olarak, adeta “son” ile “başlangıç” arasındaki ince çizginin üzerinde yeni bir yola çıkmanın eşiğinde olduğumuz tarihsel bir andayız. İleri doğru atacağımız adımlarla, hiç bir şeyin bitmediğini, tersine her şeyin yeniden başladığı tüm ezilenlerin özgürlüğü adına yeni bir mücadele dönemine adım atmış olacağız.