Yerli-milli ve dindar fon

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Bu basit bir dolandırıcılık değildir. Erdoğan sisteminin bütün boyutlarıyla özeti gibidir. Benzerini Yeşilçam senaristleri bile yazamaz. Ortada kamyonlara sığmayacak olan kayıp milyonlarca dolar.

“Ekonominin sorumlusu benim been!” diye posta koyan Erdoğan gemi karaya oturduktan sonra ortadan kayboldu.

“Ekonomiye karışmıyorum. O işin sorumlusu Mehmet Şimşek” demeye başladı. “Ben ekonomistim. Faiz sebep enflasyon sonuçtur”  gibi parlak fikirleriyle ünlenen ve “Yahu, Nass var Nass!” diye kükreyen Erdoğan artık hepsini unutmuş görünüyor. Kedi gibi pısmış oturuyor. Ağzını bıçak açmıyor.

Akıl, mantık, hukuk dışı sistemi ve tek adam diktasını sürdürebilmek için her yola başvuruyor.

Hukuk sistemini torba yasalarla çorbaya çevirirken emirle karar veren yargı organları da üstüne tüy dikiyor. Erdoğan-Bahçeli diktasının karne özeti ise gündemde olan milyonlarca dolarlık soygun olayıdır. Olayın tüm boyutları hala tam olarak açıklığa kavuşmamışken, soygun hakkında ancak tahmini bilgiler verilebiliyor.

Denilebilir ki, her dönemde-her yerde böyle soygunlar olur, abartmayalım.

Ama bu basit bir dolandırıcılık değildir. Erdoğan sisteminin bütün boyutlarıyla özeti gibidir. Benzerini Yeşilçam senaristleri bile yazamaz. Eskiden Yeşilçam filmlerini tanıtırken “Aşk, ihtiras, kan, kin, intikam …vb. ne ararsan var” denirdi. Bu fon kavgasında daha da fazlası var. Üstüne de kamyonlara sığmayacak olan kayıp milyonlarca dolar.

Erdoğan kendi kafasına göre faizi dondurmuştu. Ama fon dalavereleriyle faiz fiilen resmi piyasanın on katına çıkmış. Üstelik hiçbir kaydı-belgesi yok. Milyonlarca doların belgesi bir banka memuresinin A4 kağıdına yazdığı notlardan ve özel istek üzerine vurduğu kaşeden ibaret. Yani RTE’nin diploması kadar bile ciddiyeti yok.

Zaten iş bu nedenle çözülemiyor. Bankada resmi bir işlem yapılmadığı için bankayı bağlayan hiçbir işlem yok. Bir banka memuresi ile mağdurlar arasında gizli bir alış veriş gibi görünüyor. Ama bu kadar da basit değil. Bu kadar para el değiştirirken kimsenin haberi olmamış mı? Birkaç deste değil, kamyonla dolar el değiştiriyor, yer değiştiriyor ve uçup gidiyor. Şu anda nerede, kimde bilinmiyor. Bir banka memuresi günah keçisi ilan edilip bu dosya kapatılabilir mi?

Uluslararası bankacılıkta birkaç yüz liralık hareketler takip edilirken milyonlarca doların el değiştirmesini takip etmeyen, denetleyemeyen bir sistem olabilir mi?

Zaten konu Erdoğan’a da yansıtılıyor. Çözüm için yardımı isteniyor. Erdoğan da “Bre sefiller, ben size Nass var, Nass demedim mi? Bu faizle iş yapılır mı? Tiz kelleleri vurula, aldıkları faizler burunlarından getirile…” gibi kükremesi gerekmez mi? Ne gezer. O da yanındakilere dönüp “Bu çocukların işini çözün” diyor. Ama mesele çözülecek gibi değil ve sonuçta patlıyor. Bahçeli de Tabipler Birliği’ni kapattırmak, yöneticilerini tutuklatmak peşinde.

Bu sistemi kuran Erdoğan, mağdurlar memleketin en ünlü sporcuları ve iş insanları. Ama işlerin suyu çıkınca ortada sorumlu yok, sadece dolandırılan mağdurlar var.

Şimdi “Kardeşim bize ne bunlardan, memlekette kan gövdeyi götürürken bunları da mı biz düşüneceğiz? Zenginin malı-parası bizim gibi züğürtlerin çenesini niye yoruyor” diyebilirsiniz. Ama demeyin, çünkü sonuçta bu yük gene halkın sırtına yıkılıyor ve bedelini her anlamda halk ödüyor. Bunun gibi daha ne fonlar var, ne fırıldıklar dönüyor bilmiyoruz. Bilsek de belgesi yok.

Zamanında bir iş insanı, bir banka genel müdürüne “Rüşvetin belgesi mi olur lan Pez…..?” deyip vurdurmuştu. Şimdi de milyon dolarlar uçmuş, herkes biliyor ama belgesi yok.

İşte bu kadar zulüm bu sistemi ayakta tutmak için yapılıyor.

Halk bir parça ekmek ve can derdine düşürülürken, soygun düzenlerini işkenceyle, kanla ve zindanla sürdürüyorlar. Kirli savaşa karşı çıkan aydınları zincire vurup zindanlara atıyorlar. TTB’nin yöneticilerinin görevden alınması ve haklarında dava açılması da bundandır.

Dolandırıcılar ve medya “Fatih Terim Fonu” adını takmış ama resmiyette böyle bir şey yok. Zaten hukuken mümkün de değil. Daha bunun gibi neler var, o da zamanla anlaşılır.

700 bin verip 1,5 milyon almak nerede var? Onu da Erdoğan açıklasın.

Neyse, biz milyonluk vurgunları bırakıp asgari ücret, en düşük emekli aylığı kaç olacak, ekmek kaç lira ona bakalım.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.