Yeşil Gladyo: SADAT

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Bu terör "şirket"i, 15 Temmuz sonrası sokağa dökülüp köprüde askerlerin kafasını kesen "halk" olmuştur. Görülüyor ki, Teşkilat-ı Mahsusa’dan bugünlere gelen özel savaş örgütlenmesinin son aşaması, ticari şirket görünümlü SADAT olmuştur.

Kılıçdaroğlu tarafından gündeme getirilen SADAT konusu bundan sonra uzun süre gündemde kalacak gibi. Şimdiye kadar kendi halinde bir "güvenlik şirketi" görüntüsü verilen oluşumun kabuğu biraz kazınınca, her türlü hukuk dışı terör faaliyetini Erdoğan güvencesinde sürdüren bir örgüt olduğu anlaşılıyor.

Örgütün kuruluş tarihi de ilginç: 28 Şubat 2012
Ergenekonculara meydan okur gibi, aynı tarihte bir karşı Gladyo örgütü kuruluyor. Hatırlanırsa o tarihlerde Erdoğan-Fethullah işbirliğiyle yapılan Ergenekon-Balyoz vb. operasyonlarla ordu içindeki geleneksel Gladyo örgütlenmesi darbelenmiş ve büyük ölçüde tasfiye edilmişti.

Ergenekoncuların onlarca yıllık halk düşmanı terör eylemleri nedeniyle, kamu vicdanında ciddi bir itiraz olmamıştı. Bu dönemde "vesayetçi örgütler tasfiye ediliyor" gibi bir rahatlama yaratılmıştı. O dönemde Öcalan kamuoyunu uyarmış ve "Erdoğan kendi Gladyo’sunu - Yeşil Gladyo’yu kuruyor" demişti. Gelişmeler bu analizi doğrulamıştır.

Ordu-MİT gibi geleneksel devlet güçlerine güvenmeyen Erdoğan-ki bu konuda haklı çıkmıştır- kendi Gladyo’sunu kurmuştur. Ergenekoncular tarafından tasfiye edilen emekli subaylarla SADAT örgütünü kurmuştur.

SADAT kurucusu emekli general Adnan Tanrıverdi Erdoğan'ın güvenlik başdanışmanı ve MGK toplantılarının müdavimi olmuştur. Sonraki gelişmelere bakarsak her aşamada Erdoğan'a layık olmuş bir özel savaş örgütüdür.
Suriye'den Libya'ya, 15 Temmuz'dan Ukrayna'ya kadar her yerde adı geçmeye başlayan bu özel savaş ve terör örgütü, yeni döneme hazırlanırken baltayı taşa vurmuş gibi görünüyor.
Geçen yıl, örgütle yakın ilişkili olduğu anlaşılan Sedat Peker'in ifşaatları SADAT'a ilk darbeyi indirmiştir. Suriye'deki "Türkmen kardeşlerimize insani yardım" adı altında gönderilen tırların El Nusra ve DAİŞ'e silah taşıdığı ortaya çıkmıştır. Bugüne kadar pek gündeme gelmeyen bu terör "şirket"i, daha sonra 15 Temmuz sonrası sokağa dökülüp köprüde askerlerin kafasını kesen "halk" olmuştur. Görülüyor ki, Teşkilat-ı Mahsusa’dan bugünlere gelen özel savaş örgütlenmesinin son aşaması, ticari şirket görünümlü SADAT olmuştur.

Şimdiye kadar altı eşelenip ortaya çıkarılmayan ve üstü örtülüp geçiştirilen bu "şirket"e yeni dönemde yeni ve tehlikeli görevler verilmiş olduğu görülüyor.

MGK’nin son kararlarıyla, Suriye ve Irak'a yönelik işgal girişimi somut bir tehlikeye dönmüştür. Yeni dönemde Ukrayna sorununun yarattığı kargaşa ortamında, geleneksel devletin Kerkük-Musul-Halep fütuhatı hayalleri hortlayıp Erdoğan'ın her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalma emeli ile birleşmiştir. Her ikisi için de en büyük engel, PKK önderliğindeki halkın hayatın her alanında süregelen direnişidir.

Şimdi, Erdoğan diktası yeni bir hamle ile iç ve dış engellerden kurtulmak istiyor. Kendisine ayak bağı olan Cemaat-Hizmet teşkilatını nasıl tasfiye ettiyse AKP içinden ve dışından kendisine engel olacakları siyaseten tasfiye etmek istiyor. Böyle dönemlerde devlet içindeki çelişkiler kendisini önce gizli örgütler, ordu ve polis içinde gösterir. Geçmişten beri her dönemde görülen bazı gelişmeler adeta tekrar ediyor. Bunda şaşılacak bir şey yok. Sedat Peker-Soylu arasındaki tehditlerden sonra bir başka özel harp görevlisi olduğu belli olan Ümit Özdağ ile Soylu atışması-çatışması da gündeme geldi.

Bir değişim dönemi gelip çatmış görünüyor. Seçimler buna ne kadar hizmet eder ya da ne kadar engel olur göreceğiz. Ama bu tamamen halklarımızın ortak mücadelesine bağlı.

Yunus Emre’nin dediği gibi:
”Yerden göğe küp dizseler
birbirine bend etseler
aradan birin çekseler
seyreyle sen gümbürtüyü”

SADAT küpü sallanmaya başladı bile.

suatbozkus@gmail.com

twitter.com/suatbozkuş

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.