Yıkım, talan ve ganimet

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Daha cenazeler enkazın altından çıkarılıp gömülemedi. Ama ihaleler kapışıldı ve deprem bölgesi Nurdağı ve İslahiye’de TOKİ konutları için ilk kazma vuruldu bile. İhaleleri kapışmadaki sürat ilk yardım ve kurtarma çalışmalarında gösterilseydi bu kadar can kaybı olmazdı.

Deprem felaketinin boyutları belli olmadan, daha enkaz altındaki cenazeler çıkarılmadan Erdoğan’ın yıkım ekibi sahaya daldı. Enkaz kaldırma ihaleleri ve yeni ev vaatleriyle halk oyalanıyor. Belli ki “Çamur İttifakı”, halk ne olduğunu anlamadan, yatacak yer-çorba-battaniye-çadır ve cenazesini çıkarma derdindeyken saldırıyor ve Çamur şebekeleri yeni ihaleleri kapmanın peşinde koşuyor. Bu dalavereleri ortaya çıkmasın diye önüne gelene her türlü hakaret ve tehditle saldıran bir iktidar var. Erdoğan ve Bahçeli’nin kudurmuş halleri medyanın diline düştü. Kendileri bunu hala bir marifet ve iktidarda kalmanın tek yolu zannediyor.

Görülüyor ki, Erdoğan depremi de Allah’ın bir lütfuna çevirip ballı ihalelere alışmış olan avanesini etrafında tutmaya ve olası seçime iyice dağılmadan tek parça olarak girmeye hazırlanıyor. “Ölen ölmüştür, kader planı …” falan deyip geride kalan aç-işsiz insanları ev ve iş vaadiyle ganimete ortak ederek etrafında tutmaya çalışıyor. AKP’nin etrafında sadece beşli çete yok. Yirmi yıldır her türlü yolsuzlukla, ihalelerle beslenmiş bir rant çetesi var. Erdoğan daha önce büyük ihaleleri kendi tekeline almıştı. Yetmedi, büyükşehirlerin büyük ihale haklarını da gasp ederek merkezi hükümetin yetkisine devretti. Aslında hazır fırsat çıkmışken son yirmi yılın bütün ihaleleri gözden geçirilmeli ve tüm usulsüzlükler cezalandırılmalıdır. Bu yapılabilirse gerçekten Allah’ın bir lütfu olur. Özellikle Erdoğan’ın ihale yasalarını değiştirip kendi kafasına göre dağıttığı dolar üzerinden gelir garantili ihaleler gözden geçirilmelidir.

Bir de Erdoğan’ın “Çılgın Projesi” vardı, neydi, ne oldu? Hatırlayan var mı? Projeler medyada rengarenk haritalarla yayınlanmıştı. Halkın direnişiyle rafa kalkan bu projeye göre İkinci boğaz açılacak ve çetelere yüz yıllık rant bahşedilecekti. Erdoğan buna başlayabilseydi herhalde İstanbul’un Avrupa yakası diye bir bölge kalmayacaktı. Büyük İstanbul depremi beklenen şu kara günlerde ne kaçacak yer ne de ölüleri gömecek mezar kalacaktı. Felakette kaybedilen can sayısı hala kesin olarak belli değil ve hiçbir zaman da belli olmayacak. Daha cenazeler enkazın altından çıkarılıp gömülemedi. Ama ihaleler kapışıldı ve deprem bölgesi Nurdağı ve İslahiye’de TOKİ konutları için ilk kazma vuruldu bile. İhaleleri kapışmadaki sürat ilk yardım ve kurtarma çalışmalarında gösterilseydi bu kadar can kaybı olmazdı.

AKP diktası, inşaat mafyasına ve silah ticareti yapan savaş rantçılarına dayanıyor. Dikkat edilirse yirmi yılda her iki alanda da büyük bir mafyalaşma oluştu. Bu rantın kırıntılarını dağıtarak kendine bağlı bir medya ayağı ve sosyal medyada trol ağları oluşturdular. Türkiye’yi yöneten AKP-MHP değil, bu mafyalaşmış çetedir. Bunların çıkarlarına dokunduğun zaman vatan-millet-beka deyip ortalığı kuru gürültüye boğmakta ve katliamlara başlamaktadırlar.

Çamur ittifakı seçimlerle iktidarda kalması olanaksız hale gelince seçimlerden kurtulmanın yoluna bakıyordu. İmdadına deprem yetişti. Şimdi halkın felaketini bile ranta dönüştürüp zorbalıkla iktidarda kalmaya çalışıyorlar. Onlar siyasi enkaz haline gelmiştir ve onları enkazın dibine atmak şarttır.

Seçimleri açıkça ertelemeye ya da iptal etmeye gücü kalmayan Çamur ittifakı her türlü çamurluğu yaparak kendisini kazanmış gösteren bir seçim tiyatrosuna hazırlanıyor.

Bu oyunu bozmak ve halkların iradesi çiğnetmemek için Emek ve Özgürlük İttifakı başta olmak üzere bütün muhalefet ayağa kalkmak zorundadır. Yoksa geleceğimiz bu rant çetelerinin, mafya bozuntularının elinde iyice kararacaktır.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.