Kemiklerimizle savaşan cihan devleti

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Hele insan kemiklerini yıllarca torbalarda taşıtarak bir kahramanlık yapmak, yüz karası bir durumdur. Zulmünüzü ve vahşetinizi fazlalaştırın ki, daha çabuk zeval bulasınız.

Bir cihan devleti diye söze başlayan, TC devlet yönetici ve taraftarları, yaptıkları cürüm ve münkelerle büyüklüklerini tarihe derc etmeye devam etmekteler. Zalim devlet erkinin bu büyük zaferleri, her devlet yetkilisi ve bürokratı tarafından yere göğe sığdırılamamaktadır. Savaş uçakları, tanklar, toplar, sihalar, ihalar, taktik nükleer silahlar, sat komandoları, seçkin birlikler, jöh, pöh, korucu, ajan, bekçi, gardiyan, imam-şeyh, gazeteci ve akademisyeni ile, kocaman bir devlet işlediği bu günahlarla caka satmaya devam etmektedir. İçerideki bu kadar güç yetmemiş olacak ki, çete gurupları, NATO ve Rusya’yı da yanlarına alarak Kürt’ün irade ve cesaret sahibi kahraman çocuklarının kemikleri ile savaşmaya devam etmekteler. 
Ne büyük bir cihan devleti böyle!...
 
Cezaevindeki hasta ve yaşlıya diş gösterir, kimsesiz ve sahipsiz vatandaşa şiddet uygular, hakkını arayanı tehdit eder, doğruyu söyleyeni linç eder, dine sahip çıkana ve yaşamak isteyene dinsiz der. Hırsıza, arsıza, katile, tecavüzcüye, din tacirlerine, sahte diplomalı cumhurbaşkanına, sahte tabibe, sahte mühendise, dolandırıcı tüccarada sonuna kadar sahip çıkar. Münafıklık yaparak müslümanları ve mazlumları koruduğu duyguyu pazarlar. İç politikada Filistin davasının savunucuları olduklarını gösterir. Diğer taraftan büyük düşman İsrail’e yalvar yakar, Suudi’ye heyt der, sonra ver elini öpem ağam der. Mısırda Mursi’ye arka çıkar, idam ettirirdikten sonra, Sisi’den özür diler. Suriye’de yüzbinlerce insanın katline sebep olur, milyonların muhacir olmasını sağlayarak, taş üstünde taş bırakmaz, ama Esad’a beni bağışla der. Hakkını arayan mazlum ve mustadaf Kürt’e, kafirlik ve teröristlik yaftası yapıştırarak onu katl eder. Kimsesiz ve sahipsiz gördüğü Kürt’ü öldürmeyle rahatlamaz onun kemikleri ile savaşır. 
Ne büyük bir cihan devleti böyle!... 

Bu gurur, bu onur bu şeref hiç bir devlete ve yönetime nasip olamaz. Yönettiği tebası milleti açlıktan kırılır, çöplerden ekmek toplar. Onun dış ilişkileri ise parayla, rüşvetle ve aldatma üzerinden algılarla yönetilir. Diplomatik ilişkileri ise; uyuşturucu ticareti, kara para aklama, tarihi eser ve insan kaçakçılığı ile meşhurdur. Uluslararası ilişkileri ise, yaramaz ve şımarık çocuk perspektifi ile yürütülür. Askeri varlığı ise, dış güçlerin planlamalarını yerine getirme, dışardan sürekli hibe alma üzerinden sürdürülür. Ürettiği teknoloji ise, dış güçlerin verdiği parçaları montajlayarak toplumunu poh pohlar. Dış güçlerin sağladığı teknik imkanların kullanımı olmaz ise, Ankara’yı da bırakıp kaçma hesabı yapacakları bir devleti aliyeden söz ediyoruz… 
Ne büyük bir cihan devleti böyle!...
 
İçerde rüşvet, hırsızlık, mala çökme dışında hiç bir meziyeti olmayan bir idare. Siyasal yöneticileri üçüncü sınıf kasaba siyasetçileri, birbirlerine kumpas kurmakla meşhur, ahlaksızca kumpaslarla birbirlerini kasetlere çekerler, bu ahlaksızlıkları ile cihan devletini yönettiklerine inanırlar. 
Ne büyük bir cihan devleti böyle!...
 
Silahsız insanları katl eder, helikopterden atar, seksen yaşlarındaki yaşlı Kürtleri işkence ederek zorla ve iftiralarla zindana atar. Kürt’ün Mezarını bombalar, Kürt kızlarına ve analarına sarkıntılık ve ahlaksızlık yapar, silahın ve gücün arkasına sığınarak, her türlü melaneti kendine hak görür. Dara düştüğünde ise, cenk meydanlarında, kendi askerinin canlısını ve cenazesini bombalar, sonrada ağlayarak feryadı figan eder. Aman bize acıyacak kimse yok mu? Nişanlıydı, küçük çocuğu vardı, evlilik hayalleri kuruyordu, teröristler onu öldürdü.
Din alimlerimizin ilimleri karşısında tutunamadıkları için, din adına menkıbeler anlatarak, dini hamaset yaparak, dindar insanları kendi devletine angaje etmeye çalışır. Bunuda beceremedi mi, alimlerimizi katl eder. Bu yönetimin, hiç bir insani ve maruf-i başarısı yoktur.
Ne büyük bir cihan devleti böyle!...
  
Kabadayılıkları, mafya ve çetecilik oynamaları bile ellerinde olan devlet gücüne dayanır, içi koftur, boştur, delikanlı değildir. Sedat Pekerden, Alaattin Çakıcıya, Mehmet Ağardan, Abdullah Çatlı’ya, devletin gücü ile sahaya çıkar, devletin sözde yakaladıkları uyuşturucu, tarihi eserleri ve kara paraları, arka kapıdan teslim alarak, diplomatik pasaportlarla yurtdışına çıkarır.
Ne büyük bir cihan devleti böyle!...

Dünyanın kirli işlerini çevirerek güç devşiren bu korkak yönetim, kimsesiz Kürt’e güç getirir. Kürt’ün çocuklarını katl ettikten sonra, ailelere sahte kahramanlığını göstermeye yeltenir. Katl ettiği çocukların kemiklerini, şehir şehir gezdirir, sonra kutularda ve torbalarda ailelerine ahlaksızca teslim eder. Kürt’ü sindirmek için, ey Kürt eğer sen hak ve hukuk için çalışırsan, insan ve özgür olmaya yeltenirsen, akibetinde böyle olur, der.
 
Ey Kürt!
Senin yokluğun benim varlığımdır, senin dindarlığın benim dinsizliğimdir, senin kahramanlığın benim korkaklığımdır, senin akıllılığın benim ahmaklığımdır, senin özgürlüğün benim bitişimdir, senin hakikatin benim yalanlarımın ortaya çıkması demektir.
 
Ey Kürt! 
Tanı bunları; Bunların cihan devleti dedikleri, insanlığın yüz karasıdır, senin ölümün, fakirliğin, köleliğin ve yok oluşundur. Kemiklerini bu hale sokan senin kardeşin, eşin dostun hatta komşun bile olmamalıdır.
Bu cehennemden kurtulmak için çalışmalısın cehd etmelisin!
 
Veee Ey Türk!
Büyük cihan devleti diye sana yutturulan ve senin de gururlanarak arkasında durduğun idare işte burdur. Gurur duyduğun ve yücelttiğin devletin değerleri hırsızlık, katl etme, yalan dolan, aldatma, zulüm, vahşet ve mücrimliktir.

Türk devleti ve idareciliği adına gurur duyulacak hiç bir amel yoktur. 

Hele insan kemiklerini yıllarca torbalarda taşıtarak bir kahramanlık yapmak, yüz karası bir durumdur. Zulmünüzü ve vahşetinizi fazlalaştırın ki, daha çabuk zeval bulasınız. 
 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.