Çözüm mü kaos mu?
Ahmet TURHALLI yazdı —
- Çözümsüzlükte ısrar eden her birey ve tarafın, Kürt’ü statüsüz bırakma stratejisinin bir parçası olduğu bilinmelidir.
Bir yıldan daha uzun bir süredir Ortadoğu’nun en derin ve ağır sorunu olan Kürt ve Kürdistan meselesinin barışçıl bir şekilde çözümü için taraflar görüşüyor. Bazı kısmi gelişmeler yaşansa da sorunun kapsamlı bir çözümü için henüz gerekli veriler ortaya konulamadı. Bu süre içerisinde insanların katledilmemesi, en büyük kazanım olarak her vicdan sahibi insan tarafından görülüyor.
Rojava’da ortaya çıkan imkan, azami düzeyde titizlikle değerlendirilip kalıcı bir kazanıma dönüştürülmeli. Kan ve göz yaşıyla kazanılan bu değerler, uluslararası kalıcı ilişkilere dönüştürülmeli. Konjonktür, buna fırsat sunuyor.
Çözüm istemek, Kürtlerin davasına bir halel getirmez, tam tersine Kürtlere meşru siyaset zeminini kapatan tarafların meşruiyetini tartışmaya açıyor. Siyaset zemini kapatılan Kürtler, oluşturulan bu çözüm zemininde siyaset alanına dahil oluyor. Kürtler, bu stratejik alanı politik bilinç ve ustalıkla doldurarak hedeflerine ulaşacaktır. Dikkat edilirse Kürtlerin siyaset zemininin dışında kalması için yönettikleri toplumları ekonomik, sosyal ve ahlaki çürümeye, hatta yok olmaya kadar sürükleyebiliyorlar.
Statüsüz bırakma stratejisi
Türk devleti, Türkiye siyasetine 2013’te güçlü olarak girmeyi başaran Kürt mücadelesinden dolayı siyasi rotasını tamamen değiştirdi. Kürtler milletvekili ve belediye başkanı olmasın diye 'tek adam sistemi'ne geçtiler. Kürtleri siyasetin dışına itme hamlesi aklının, sadece bir Türk devlet aklı olduğu söylenemez. Bu, bir uluslararası akıldır ve Kürtlerin siyaset dışında kalarak elimine edilmeleri stratejisinin devamıdır. Çözümsüzlükte ısrar eden her birey ve tarafın, Kürt’ü statüsüz bırakma stratejisinin bir parçası olduğu bilinmelidir. Bu kesimler, Kürtlerin milli ve vatani haklarını elde etmesini istemeyenlerdir.
Çözüm için çalışmanın önemi
Meselemiz, siyasidir. Siyasi bir sorun da ancak güçlü bir siyasi stratejiyle çözüme kavuşturulabilir. Çözüm için sürekli yol ve yöntem arayan Sayın Abdullah Öcalan’a her kesimin katkı sunması gerekiyor. Kürtler, bütün parçalarda ve dünyanın her yerinde çözüm için çalışmalı. Müzakereler ve görüşmelerle gelişecek bir çözüm, her vicdan sahibi varlık için de vazifedir. Kürtler, bu çözümün arkasında güçlü bir şekilde durmalı. Birlikte ve ittifak halinde bu çözümü geliştirebilirsek başta biz Kürtler olmak üzere herkes kazanacaktır.
Yeni dönem kolay olmayacaktır
Çözüme kafa yoranlar ve onun stratejik aklını geliştirenler, cesurca adımlar atmaya devam ediyor. Siyasette yüzde 30’a varacak bir gelişme, iç dengeler sarsacak ve uluslararası dengeleri de değişime zorlayacaktır. Kürtler her alanda; siyasetten ekonomiye, eğitimden diplomasiye, medyadan spora, dil ve tarih çalışmalarından kültüre kadar yeniden yapılanmalı. Hiç şüphe yok ki; uzun yıllardır savaş ve onun stratejisi etrafında şekillenmiş bir toplum için kolay değil ama bunun dışında başka yol da yok. Bütün kurumlaşmaları dönemin ruhuna uygun yapılandırıp geliştirmezsek marjinaleşerek eririz.
Seîdê Kurdî’nin, eski yaklaşım ve yöntemlerle hareket etmenin mümkün olmadığı; ya yeni ve farklı bir değişim ya da yok olup gitmeyi anlatan şu veciz sözüyle yazımızı bitirelim: “Eski hâl muhal; ya yeni hâl ya izmihlal.”
