'128 milyar Dolar nerede?’

Cihan DENİZ yazdı —

  • 128 milyar Dolar, iktidarın sürekli içinde bulunduğu varoluş krizine bir çare olarak gördüğü içte ve dışta savaş siyasetinin bedelidir. 128 milyar Dolar’ın tek bir kuruşun bile hesabı Kürt Sorunu’ndaki çözümsüzlük ısrarı ile yüzleşmeden sorulamaz.

Son dönemde Türkiye’de muhalefetin en temel gündemlerinin başında Merkez Bankası’nın rezervlerinden buharlaşan 128 milyar Dolar gelmektedir.

128 milyar Doların iktidar tarafından neden, nasıl ve nerede harcandığının sorulması, varsa bir usulsüzlük, yolsuzluk, kayırmacılık –ki her türlü denetim ve dengenin ortadan kaldırıldığı bir yerde olmaması imkansız- bunların hesabının sorulması için mücadele edilmesi, demokrasi olduğu söylenen her ülke için olmazsa olmaz konulardır.

Muhalefet de sokakta, Meclis’te, basında, bulduğu her fırsatta bu konuyu gündeme getiriyor. Israrlı bir şekilde iktidara yanıtlaması için bu soruyu soruyor. Yolsuzluk, usulsüzlük, kayırmacılık yumuşak karnı olduğundan, iktidar bu soruya tatmin edici bir yanıt vermesi imkansızdır.

Bu 128 milyarın bir kısmının gittiği kesin olan trolleri, sözde gazetecileri ve köse yazarları bile bu soruya yanıt veremediklerinden, bu konuyu geçiştirmekte veya her zaman yaptıkları gibi komplo teorileriyle çarpıtmaktadırlar. Verilen, verilmeye çalışılan her yanıt, cümlelerinin başı ile sonu arasındaki tutarsızlıklarla çinde bulundukları çaresizliği daha da derinleştirmekte, daha fazla soru sorulmasına neden olmaktır. Ve tüm bu çaresizlik içinde çözümün “Yeni” Türkiye’nin “yeni normali” yasaklarda aranması ile konu artık bir siyasi komedi halini de almıştır.

Bu yönüyle muhalefetin iktidarı kendisini destekleyen kesimler nezdinde bile zor durumda bırakan bu konuyu sürekli gündemde tutması, gayet normal, anlaşılır ve olması gereken bir durumdur. Muhalefetin iktidarın cevap veremeyeceği bir konuyu gündemde tutmaktaki ısrarı ne kadar doğal olsa da, HDP başta olmak üzere tutarlı bir demokrasi mücadelesi verenleri dışında, muhalefetin bu sorunun gerçek yanıtı ile yüzleşmek isteyip istemediği, gerçek yanıtlar karşısında bu soruyu aynı ısrarla sormaya devam edip etmeyeceği çok da belli değildir. Hele de Merkez Bankası Başkanı’nın “O SİHA’lar, İHA’lar parasız uçmuyor. O askerler oraya bedava gitmiyor” şeklindeki yanıtından sonra.

Bu yanıt bir yanıyla iktidarın sürekli başvurduğu hamasetlerden biridir. İktidar, her başı sıkıştığında milliyetçi bir söylem kullanarak dikkatleri cevaplayamadığı soruların üzerinden çekmeye çalışmaktadır. Bu şekilde eleştirileri çıkarmaktadır. Ya da kendisi öyle sanmaktadır.

Bir yanı böyle olmakla beraber, Merkez Bankası Başkanı, verdiği bu yanıtla aynı zamanda bir gerçeği de ortaya koymaktadır.

128 milyar Dolar, iktidarın sürekli içinde bulunduğu varoluş krizine bir çare olarak gördüğü içte ve dışta savaş siyasetinin bedelidir. AKP ile Cemaat’in yollarının ayrılmasının ardından AKP, MHP, Ergenekon arasında kurulan zoraki ittifakın yegane koşulu Kürt karşıtlığı ve içeride ve dışarıda Kürt kazanımlarının tasfiyesiydi. 128 milyar Dolar çok büyük oranda işte bu amaç ve bu amacı destekleyen yapının devamını sağlamak için harcanmıştır. Savaş siyasetinin rantını yiyenlere aktarılmıştır. Merkez Bankası Başkanı’nın sözleri bu gerçeğin itirafıdır.

Buna bağlı olarak da, nasıl ki tüm doksanlar boyunca yaşanan sadece vahşetin değil, çürümenin, yolsuzlukların merkezinde Kürt sorununda çözümsüzlük ve savaşta ısrar varsa, bugün yaşananlar da dünden farklı değildir. Dün de kirli bir savaşta ısrar askeri alanla sınırlı olmayacak şekilde tüm kurumlarıyla Türk toplumu, siyasetini, ekonomisini, hukuk sistemini çürütmüştü. Bugün de savaşta ısrar çok farklı sonuçlara yol açamamaktadır. 128 milyar Doların buharlaşması aynı zamanda demokrasinin sözden başka bir anlamının kalmadığı, kimsenin kimseyi denetleyemediği, kimsenin kimseden hesap soramadığı bir ortamı doğuran savaş siyasetinin sonu bir sonucudur. Bu savaş siyasetini doksanlarda da bugün de birileri ceplerini doldurmanın bir fırsatı olarak görmüştür.

O çok övündükleri İHA’lar, SİHA’lar ile, sıktıkları her kurşun ile, yaptıkları her tutuklama ile ve tüm bunlara destek bulmak adına topluma pompaladıkları faşizm ve militarizm zehri ile tüm bir toplum çürümekte ve sistem her açıdan kriz içine sürüklenmektedir..

Dolayısıyla, muhalefetin hesabını sorduğu 128 milyar Dolar Kürt sorununda çözümsüzlüğün ve çözümsüzlüğe dayanan ve onunla beslenen sistemin bedelidir. Bundan dolayı da, Türkiye’de değil 128 milyar Dolar’ın tek bir kuruşun bile hesabı Kürt Sorunu’ndaki çözümsüzlük ısrarı ile yüzleşmeden sorulamaz. Dahası, konu Kürt Sorunu’na geldiğinde iktidarın kuyruğuna takılmada bir saniye tereddüt etmeyen bir “muhalefet” anlayışı da bu paranın hesabını gerçek anlamda soramaz.

İhtiyaç olan iktidarın faşizmiyle, tekçiliğiyle hesaplaşan, Kürt Sorunu’nda barışçıl çözümü temel alan güçlü bir muhalefetin en geniş kesimlerle buluşmasıdır. Ancak bu şekilde sadece bu konudaki değil yaşanan tüm adaletsizliklerin hesabı sorulabilir. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.