15 Ağustos’un domino etkisi

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Bundan sonra siyasi, diplomatik, ekonomik, ticari, dilsel, kültürel, teknolojik ve bilimsel olarak Kürtlerin yeni bir 15 Ağustos’a ihtiyacı vardır.

Bundan tam 41 yıl önce Medlerin ülkesi Kürdistan’ın kuzey parçasının Siirt, Hakkari illerinin Eruh ve Şemdinli ilçelerinde, zalimlerin zifiri karanlıklarına hakikatin aydınlığı için kurşunlar sıkılmıştı. Bu kurşunların tetiğini çekenler, oluşturulan karanlıkların dağıldığını gördükçe, aydınlanma için daha fazla fişeğin sıkılması gerektiğini görmüşlerdi. Sıkılan fişeklerin kölelik zincirlerini parçaladığını, özgürlük ve insanlaşma için yol açtığını hissettikçe, kalpleri daha hızlı çarpıyor ve damarlarındaki kanın korkusuzca ve hücre hücre dolaştığını görüyorlardı.

Yüz yıldır, talan, işgal ve ölümlerin kol gezdiği, işbirlikçiliğin ve köleliğin elmastan değer olarak satılıp bolca müşteri kazandığı bir zaman dilimi yaşanmaktaydı. Bereketli hilalin asıl milleti, binlerce yıldır miras olarak devraldıkları medeniyet, kültür, dil, tarih ve inançları, başka topraklardan göç eden, katil, barbar ve insanlık olarak gelişmemişlerin hışmına uğramış, her taraf ölüm sessizliği ile doldurulmuş, Kürt toplumuna ölü toprakları serpilmişti.

Bir asırdan fazladır, katliam ve yıkım dışında hiçbir şey yaşamayan Kürtler, kendi topraklarının adını dahi dillendirmekten aciz duruma düşürülmüşlerdi.

Kürdistan’ın adı "Doğu" "Güneydoğu", "Kuzey Irak", "Kuzeydoğu Suriye" ve "Doğu İran" olmuştu. Öldürülmüş, mezara gömülmüş üstü betonla örtülmüş bir millet ve onun coğrafyası.

Dili, medresesi, kültürü ve benliği yasaklanmıştı. Kendine düşman edilmiş, kendini inkar etmede yarışa başlamış bir toplum, korkmuş, sinmiş, kendi sömürgecisinin sosyalisti, devrimcisi, demokratı, Müslümanı ve Alevisi olmak için canı çıkarcasına çabalayan, birbirlerini ezen köleler toplumuna dönüşmüştü.

İşte 15 Ağustos bu şartlarda başladı. 15 Ağustos’u anlama ve onu hak ettiği yere koyma gerçekliğinde vicdanımız ve insanlığımız onu tarihimizin zirvesine koyup ulaşılamaz bir kahramanlık olarak görecektir. Onun bizler için bir kurtuluş mucizesi olduğunu kabullenecektir. Kürt’e zulmün zifiri karanlığında bir ışık huzmesi ve okyanus sularında bir can simidi olduğunu anlayacaktır.

Üzerine ölü toprağı serpilmiş Kürt’e hayat nefesi oldu. Ölen ve öldürülen insanlığını ona hatırlattı. O’nu öldüreni ve yok edeni gösterdi. Ölü olan ve yok olmayla karşı karşıya olan dilinin, dünyanın en zengin ve güçlü dillerinden bir olduğunu öğretti. Kendisi olmaktan çıkmaya çalışanlara boş ve anlamsız komplekslere girmenin yanlış olduğunu hissettirdi. Kendi köklerinden uzaklaşarak başkaları adına çalışmanın, yazmanın, dindar ve mücahit olmanın, devrimci ve militan yetişmenin hakiki hayatta karşılığının olmadığını anımsattı.

Kur’an’da şöyle yazar: “Onlara şöyle bir baktığında dış görünüşleri sana iyi bir izlenim verir; konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ama onlar sanki bir yere dayanmış kütükler gibidir (öyle güvendeymiş gibi görünürler. Her gürültüyü kendilerine yönelik sanırlar." (Münafikun 4)

15 Ağustos’un yukarıda Allah, yeryüzünde devlet deyip milletin gönlüne korku salanların boş kütükler olduğunu açığa çıkardı. Aslında devletin de böyle güçlü olmadığını, toplum aydınlatıldığında devletin sadece onları sömüren bir aygıt olduğunu öğretti.

15 Ağustos ile birlikte, TC devleti de bin yıllık yönetim şokunu yaşadı. Şimdiye kadar korku, katliam ve yıkımla her şeyi yapan devlet neye uğradığına şaşırdı. Baldırı çıplak Kürt’ün devlete silah sıkarak karizmasını çizebileceğine ihtimal vermedi/vermek istemedi.

Bunlar birkaç şaki/eşkıyadır denilerek birkaç saatte işlerinin bitirileceğini söyledi. Bu durum birkaç güne, haftaya, aya ve yarım asra kadar uzadı.

Bundan sonra siyasi, diplomatik, ekonomik, ticari, dilsel, kültürel, teknolojik ve bilimsel olarak Kürtlerin yeni bir 15 Ağustos’a ihtiyacı vardır.

Önümüzdeki süreç içerisinde her Kürt bireysel, cemaatsel, örgütsel, kurumsal olarak bir Rönesans’a girişmeli. Kürdistan ve Ortadoğu’nun buna ihtiyacı var.

Dünyanın neresinde olursak olalım, bizlere kan ve emekleri ile var olmayı armağan eden şehitlerimizin amaçlarına bağlılığın gereği kurtuluşumuzu gerçekleştirmek zorundayız.

Müslümanı, Êzîdîsi, Alevisi, sosyalisti, demokratı, kadını, genci, siyasetçisi, eğitmeni, öğrencisi, esnafı, diplomatı, yazarı, aydını, köylü ve çiftçisi, bütün Kürt toplumu kurtuluşu için çaba sarf etmelidir. İşte o zaman 15 Ağustos gerçek manada bizleri kurtuluşa götürecektir. 15 Ağustos diriliş bayramımız kutlu olsun, Kürtlere ve bütün ezilen milletlere kurtuluş getirsin.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.