Alevilik Torbaya Sığmaz!

Demir ÇELİK yazdı —

  • İyi niyetten uzak Aleviliği torbaya sığdırmak isteyen bu nahak zihniyete karşı, her sürekten ve her etnisiteden Aleviler ayağa kalkmış, sorunu çözmenin meşru mekânı olması gereken TBMM’nin önünde seslerini ve meşru demokratik taleplerini siyasilere duyurmak istemişlerdir. 

Türk devletinin ve devlet başkanının iki aydır Alevilere dönük müdahale ve hamleleri her gün güncellenerek devam ediyor. Hüseyin Gaz Cemevi ziyareti ile başlayan bu süreç, Kasım ayında yeni bir evreye sıçratıldı. Alevi ve Bektaşı Kültür ve Cemevleri Başkanlığını kuracağını, bu başkanlığı da Kültür Bakanı’na bağlayacağını söyleyen Erdoğan’ın inancın içine oynamakta kararlı olduğu anlaşılıyor. Erdoğan’ın niyetinin daha önce de söylediğimiz gibi iyi niyetten uzak, çözüm endeksli olmadığı açıktır. Aradan geçen bu kısa sürede birçok Alevi kesim ve kurumlarının da bunu anlamış olmaları inancımızın geleceği açısında önemli bir fırsat olabilir. 
İyi niyetten uzak Aleviliği torbaya sığdırmak isteyen bu nahak zihniyete karşı, her sürekten ve her etnisiteden Aleviler ayağa kalkmış, sorunu çözmenin meşru mekânı olması gereken TBMM’nin önünde seslerini ve meşru demokratik taleplerini siyasilere duyurmak istemişlerdir. 
Türkiye nüfusunun önemli bir kesimini oluşturan Alevilerin meşru demokratik taleplerini karşılamak yerine, her seferinde inkârı ve katliamı dayatan devlet bu kez de mafya-çete-devlet anlayışıyla Alevilere saldırmayı kendisine hak görmüştür. Polisin saldırı ve müdahaleleri sonucu Alevi kurum başkanları ve katılımcılar yaralanmış, darp edilen insanlar gözaltına alınmak istenmiştir. Polisin saldırısı ve gözaltı yapma girişimine inkârcı zihniyetten beslenen siyasi parti ve aktörler sessiz ve tavırsız kalmayı esas almışlardır. Sorun çözme sanatı olarak bize pazarlanan siyasetin, ne denli çözümsüzlükten beslendiği, statükocu olduğu bir kez daha açığa çıkmış oldu. Devleti ve devletin ala çıkarlarını esas alan, bu nedenle Kürt sorununu ve Alevi sorununu çözümsüz bırakan bu anti demokratik yaklaşım kabul edilmezdir. Buna karşın Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerini sahiplenen HDP, bir kez daha devlet yerine toplumu ve toplumsal kesimlerin çıkarlarını savunmanın iradi gücünü gösterdiği için büyük takdir almıştır.
Ekim ayı sonunda meclise indirilen torba yasasına hapsedilmek istenen Alevilik, torbaya sığmayacak bir tarihselliğe sahiptir. Bırakınız AKP-MHP faşist iktidarını, tarihin hiçbir döneminde egemene ve zalimlere boyun eğmemiş, hep direniş içinde olmuş, dönemin hakikati olarak peygamberlere, enbiya ve evliyalara kaynaklık etmiştir. Derisi yüzülen, boynu vurulan, idam edilen Yol önderlerinin bugünlere taşırdığı bu hakikat, Türk Ulus devleti tarafından kültürel soykırımla ortadan kaldırılmak, başkalaşıma uğratılmak isteniyor. Yeni yasa ile cemevleri ve cemler sorun gibi gösterilmek, Aleviliği Kültür Bakanlığı üzerinden devlete yedeklemek istiyorlar. Devlet, bir yandan kendisine biat eden Aleviler üzerinden Aleviliği Türkçü- Sünni İslam zihniyetine göre tanımlamak ve Sünni mezhebin altında kültürel bir öğe olarak örgütlemeye çalışmak, diğer yandan da biat etmeyen, özgün ve özerk örgütlü Alevi mücadelesini dağıtmak, Alevileri örgütsüz, seçeneksiz bırakmak istemektedir.
Yüzyıl öncesinde Ocaxlarımızı dağıtan, Pîrlerimizi itibarsızlaştıran, Alevi katliam ve soykırımlarını yapan ulus devlet, şimdi de torba yasa ile inancımızı başkalaştırmaya uğratmak istiyor. 21. yüzyılda fiziki soykırımı zor gören devlet, kültürel soykırımla Alevi inancını ortadan kaldırmak istiyor. Torba yasa ile inanca hakaret etme hakkını kendisinden gören iktidar, ocaklarımıza kayyum atayarak, Yol önderlerini devletin memuru pozisyonuna düşürmek, maaş bağlayacağını söylediği düşkün dedeler üzerinden inancın iktidar ve devlet dışı hakikatinin köküne kibrit suyu dökmek istiyor. 
Bu anlamda herkesten önce; bir lokma, bir hırka ile inancımızı bugünlere taşıran Pîrlerimiz bu nahak müdahaleyi kabul etmemeli, taliplerine öncülük etmelidirler. Dönemin hakikatı olan ortak yaşamı esas almalı, zalim ve nahak zihniyete karşı tarihsel misyonlarını oynamalıdırlar. Bugün değilse ne zaman Hüseyin’i duruşu gösterecekler!  
Kutuplaştıran, ayrıştıran, düşmanlaştıran tekçi ulus devlet zihniyetine karşı her sürekten Alevilerin ortak yaşam arayışını savunmalı, inşası çalışmalarında inisiyatif almalıdırlar. Yol önderlerimiz, tarihsel misyonlarını yüklenmek yerine oturup beklerlerse yarın sürdürecekleri hakikat kalmamış olur. Biz Alevi talipler toplulukları da nahak zihniyete karşı insanı ve vicdan sorumlulukla hareket etmeli, bir ve birlikte olmayı ertelenemez en öncelikli yaklaşımı esas almalıyız. Bir olmadığımızda, parçalı, kendine göreci sürece yaklaştığımızda her gün çok daha büyük kaybedeceğimizin bilinci örgütlü mücadeleyi savunmalı, ortak yaşamı ete kemiğe büründürmeliyiz. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.