BAE ile ilişkiler ve “yerli ve millilik"

Cafer TAR yazdı —

  • Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Türkiye arasında yapılan anlaşmalara baktığınızda, çoğunun varlık devri ile ilgili olduğunu görürsünüz. Neredeyse bütün anlaşmalar Türkiye Varlık Fonu ile Birleşik Arap Emirliği'nin ilgili kurumları arasında yapılmış.

Açık konuşmak lazım; Türkler yerlilik ve millilik konusunda hasarlı bir halk ve bu durum onları kötü niyetli politikacılar tarafından yanıltılmaya oldukça müsait bir hale getiriyor. Bunu asla bir hakaret kastıyla yazmıyorum; aksine gerçekten Türklerin kendiyle ve çevresiyle barışık bir halk olmasını istediğim için yazıyorum.

Türk toplumu sürekli bölünme, uydurma dış güçler yalanlarıyla yanıltıldığı için ve bu artık Türk toplumunda tedavi edilmesi gereken bir hastalığa dönüştüğü için toplumu bu iki korkusunu kullanarak manipüle etmek oldukça kolay bir hale geldi.

Eskiden dolandırıcılar yüksek bir yere ip gererlermiş; seyirciler ise soluk almadan cambazın cesur hünerlerini izlerken yankesiciler de boş durmaz, seyircilerin ceplerindeki cüzdanları çalarlarmış.

Türkiye'yi yönetenler yıllardır Türkiye halklarına aynı numarayı yapıyorlar. Her defasında kim olduğunu asla açıktan ifade etmedikleri dış güçler ve sözüm ona bölünme tehdidini toplumun önüne koyuyor, onları korkutarak iktidarda kalmaya çalışıyorlar.

Sonra bir bakıyorsunuz aynı adamlar Türkiye'yi soyup soğana çevirmişler.

Yani aslında yeni bir şey yok; Erdoğan da Türk egemen sınıflarının yalancı kahraman geleneğini devam ettiriyor. Erdoğan'ın farkı şu; o Türk halkının ulusal komplekslerini din sosu ile daha da katmerli hale getirdi.

Türkiye'nin bütün değerlerini yabancılara satanlardan bahsediyoruz. Kendi ülkesine ve halkına hiç utanmadan tuzak kuranlar dillerinden yerlilik ve milliliği düşürmüyorlar.

Erdoğan'ın talimatıyla merkez bankasının politika faiz oranını yüzde 16'dan yüzde 15'e indirmesi sonrasında yaşananlar bütün toplumu derinden endişelendirdi. Döviz kurlarının bir anda yükselmesi sonrasında yaşanan zam furyası sonrası, ilk defa AKP hükümetine sokaktan tepkiler gelmeye başladı. Bir çok şehirde insanlar tepkilerini sokaklara taşıdı.

Fakat bütün bu olanlara rağmen Erdoğan geri adım atmıyor; aksine “biz ne yaptığımızın bilincindeyiz!” diyor. O zaman biz de Erdoğan'ın ne yaptığını anlamaya çalışmalıyız.

İlk anladığımız şey şu: “Erdoğan Türkiye'ye ait her şeyi değersizleştirerek batan geminin malları misali dünyanın geri kalanına satmaya çalışıyor.” Türkiye ekonomisine ait olan ne varsa değersizleşmiş, ucuzlamış durumda; buna bu ülkenin yoksul insanlarının alınteri de dahil!

Bu durumdan, elbette elinde parası olan yabancı ve yerli spekülatörler yararlanacaklar. Dünyanın her yerinden spekülatörler hükümetin kasti eylemleri sonucunda Türkiye'nin değersizleşen varlıklarını almak isteyecekler.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Türkiye arasında yapılan anlaşmalara baktığınızda, çoğunun varlık devri ile ilgili olduğunu görürsünüz. Neredeyse bütün anlaşmalar Türkiye Varlık Fonu ile Birleşik Arap Emirliği'nin ilgili kurumları arasında yapılmış.

Türkiye'nin bütün ekonomik varlıkları, bankaları Türkiye Varlık Fonu çatısı altında toplanmış; Fon bir şirkete dönüştürülmüş, yönetimin kurulu başkanlığına ise Erdoğan kendini atamıştı. İşte bu Türkiye Varlık Fonu'na ait bütün Kamu İktisadi Teşekkülleri ve Ziraat Bankası benzeri kurumlar bundan sonra parayı veren herkese değerinin çok altında satılabilecek hale getirildiler.

Planlı operasyonlarla döviz kurları üzerinden toplumda büyük bir panik havası yaratıldı ki; insanlar döviz gelecek beklentisi ile Türkiye'nin yıllar içerisinde biriktirdiği varlıkların haraç mezat yabancı spekülatörlere satılışına sevinecek noktaya geldiler.

Bu daha başlangıç, Türkiye'de insan emeği ve ülkenin birikimi o kadar değersizleşti ki; bir çok spekülatör sıraya girmiş, bu ülkenin değerlerini talan etmeye hazırlanıyorlar. Türkiye'nin sözüm ona yerli ve milli hükümeti insanların alınteri dahil ülkenin bütün varlıklarını satışa çıkarmış durumda. Bu ülke Erdoğan eliyle her şeyi satışa çıkarılmış, insan emeğinin sudan ucuz olduğu bir yere dönüştürülmüştür.

Tarih bu ülkenin gerçek yurtseverlerine şimdi, tam da bu günlerde büyük bir sorumluluk yüklemiş durumda. Bize düşen her şeyden önce bu ülkede özgürlük ve demokrasiyi biran önce inşa etmek olmalıdır.

Özgülük ve demokrasi insanı yüceltir, onu değerli kılar. Bir ülkede insan değerliyse onun yarattığı kurumlar da değerli olur, toplum zenginleşir, refahı artar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.