Barış ve Kürdistan’ı Savun Delegasyonu

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Gerekçelendiren, iç ve dış etkenlerle izah etmeye çalışan bu iki yönetim, kadim ve asli bir millete yöneticilik yaptıklarını görmezden gelmekteler. Yönetmiş olduklarını zan ettikleri yeşil ve sarı alanları da Türkiye ve İran’a derdest etmişlerdir.
  • PDK ile görüşmede Türk devletinden daha fazla PKK’nin eleştirildiğini gözlemledik. Türk işgaline karşı hiçbir açıklamalarının olmadığı ama sürekli PKK’yi suçlamaları ise dikkatlerden kaçmadı.

Haziran ayının 3’de Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentine yolculuğumuz başladı. Bu yolculuk daha önce yapmış olduğumuz yolculuklardan çok farklıydı. Barış ve Kürdistan’ı Savun diye değişik millet ve dini aidiyetlerden oluşan bir delegasyona katılmak heyecan vericiydi. Günümüz dünyasındaki yıkımlar, savaşlar ve sömürülerde, etnik ve dini hegemonya kurmak, toplumları dincilik ve ırkçılık üzerinden ayrıştırarak, çatıştırarak iktidarlarını sürdürmektedirler. Bu delegasyonun barışı ve Kürdistan’ı savunma misyonunu yüklenmesi, başta Kürdistan olmak üzere Ortadoğu için oldukça anlamlı ve hayatidir. 

Coğrafyamızda savaş ve yıkım aralıksız bir biçimde sürmekte ve bu savaş ırkçı Türk devletinin vahşi planları ile daha da şiddetlenerek derinleştirilmektedir. Kürdistan ırkçılık ve İslam dininin istismarı ile bir kan deryasına çevrilmiş durumdadır. Coğrafyası ve zenginlikleri acımasız bir biçimde talan edilmektedir. Ortadoğu ve İslam aleminin en temel sorunu Kürt ve Kürdistan sorunudur ve yüz yıllardır Türk turancılığının, Arap basçılığının ve Fars diktatörlüğü iktidarlarının vicdanlarına terk edilmiştir. Kürt milleti ve Kürdistan sorunları çözülmeden Ortadoğu da yaşayan hiçbir etnik, dini, mezhebi yapıların rahat edemeyecekleri, huzur ve refaha ulaşmayacakları tarihi tecrübelerle ispatlanmıştır. 

Kürdistan diye isimlendirilen coğrafyanın hem dinler tarihindeki yeri hem de İnsanlık tarihindeki misyonu kutsal olarak bilinmektedir. 2000’li yıllardan sonra Saddam zulmünden ve Irak’taki BAAS rejiminden uluslararası müdahale ile özgürlüğüne kavuşan, Irak anayasası ve BM’de federe bir Kürt yapısı olarak kabul edilen bu yapı, ne yazıktır ki iç çekişmeler ve dışa aşırı bağımlılık sarmallarından dolayı gerekli gelişmeyi sağlayamamıştır. 30 yıldan fazla bir dönemdir uluslararası bir statüye kavuşmuş olan bu yapı, güvenlik, iktisadi, alt yapı ve iç barışın sağlanması konularında gerekli ilerlemeleri sağlayamamıştır. Oysa 30 yıl gibi bir zaman zarfında yeni doğan bir çocuk evlenip yeni çocuklara sahip olur. Kürdistan’ın güney parçasında yöneticilik yapanlar bu 30 yılı milletimizin birliği ve diğer parçalara rehberlik yapacak zihniyet ile yaklaşmadıklarından dolayı, gerekli gelişmelerden ziyade, ellerinde olan vatan toprağının yüzde 45’ni tekrar Irak’a kaptırmış, kendi yönettikleri toprak parçasını da yeşil ve sarı diye iki bölgeye ayırarak 60 milyonluk bir milletin umutlarına darbe vurmuşlardır.

Yönetmiş olduklarını zan ettikleri yeşil ve sarı alanları da Türkiye ve İran’a derdest etmişlerdir. Askeri olarak Türk turan ve İran rejimlerine her türlü alan açan ve bu işgale karşı tek bir açıklama dahi yapmayan sarı ve yeşil alan yöneticileri ne yazıktır ki, İran ve Türk turan kültürlerinin asimilasyon ve dejenerasyonuna da ön ayak olmaktalar. Bu durumları sürekli bir biçimde gerekçelendiren, iç ve dış etkenlerle izah etmeye çalışan bu iki yönetim, kadim ve asli bir millete yöneticilik yaptıklarını görmezden gelmekteler. Sanki orayı onlar değil de başkaları yönetiyormuş gibi bir psikoloji içinde siyaset yürütmekteler. 

Bizim parçası olduğumuz delegasyon 06.06.2022 günü başkent Hewlêr’de, Kürdistan Demokrasi ve Özgürlükler Partisi, Kürdistan Komünist Partisi, Zehmetkeşan Partileri ile bir araya geldi. Bu partiler: Türkiye’nin Güney Kürdistan’a ilişkin geliştirmiş oldukları planların farkında olduklarını, buna karşı açıklama ve eylem yaptıklarını fakat, idareyi elinde bulunduran partinin bu noktalarda kendilerine müsaade etmediklerini bildirdiler. Hatta Türk işgaline karşı yapılan eylemde göz altıların yaşandığını, bazı insanların darp edilip elbiselerinin yırtıldıklarını anlattılar. Biz bir şeyler yapamayız psikolojisinin de kısmen bu partilere hakim olduğunu belirtmek lazım. 07.06.2022 günü delegasyonumuzun üyesi olan sayın Profesör Dr. Salar Basiren’in ilişkisi ile Goran fraksiyonu ile mecliste bir randevu aldık. Goran fraksiyonu bizi karşıladı ve tutum olarak Türk işgaline karşı olduklarını iç barış için ellerinden geleni yapmak istediklerini söylediler. Bu işgalin Kürdistan’ı idare eden partilerin tutumlarından kaynaklandığını, toplumsal ve iktisadi sorunların her geçen gün ağırlaştığını ifade ettiler. YNK fraksiyonu ile görüşmelerimiz ise, kendilerinin resmi olarak Türk işgaline karşı açıklamalarının olup olmadığını sorduğumuzda ise net bir cevap vermediklerine şahit olduk. PDK ile görüşmede ise Türk devletinden daha fazla PKK’nin eleştirildiğini gözlemledik. Türk işgaline karşı hiçbir açıklamalarının olmadığını ama sürekli bir biçimde PKK’yi suçlamaları ise dikkatlerden kaçmadı. Resmi görüşmelerde PKK ve Türkiyeyi aynı biçimde değerlendiren fraksiyon sözcüsü, resmi görüşme sonrası aslında kendilerinin de Türk işgaline karşı olduklarını bildirdiler. Aynı gün iki Goran Milletvekili, KNK ve HDP ile görüşmeler gerçekleştirdik. HDP’ye Hewlêr yönetiminin çok büyük sıkıntılar yaşattığını dinledik. 08.06.2022 UN’in Hewlêr temsilcileri ile görüşerek, Türk işgalciliği ne karşı neler yaptıklarını sorduk, Türk devletinin sivilleri katletmelerini, doğayı tahrip etiklerini, kimyasal silahlar kullandıklarını, Kuzey Kürdistan’dan gelen mültecilerin ve HDP’ye uygulanan haksızlıkları sorduk, bunları not ettiklerini ve Irak’taki merkezlerine aktardıklarını söylediler.

Yekgirtu İslami, Komala İslami ile de görüşmeler geçekleştirdik.

Aynı gün Süleymaniye ye döndük. 09.06.2022 YNK’li Kadir Aziz, Rojava özerk yönetim temsilcileri, Kongra-Star, PYD ile görüştük. PADE Êzîdî partisi, birçok medya kurumu ve Süleymaniye’de katl edilen Zeki Çelebi’nin ailesi ile görüştük. 10.06.2022’de ise Üniversite öğretim üyeleri ve bir gurup aydınla görüşmeler gerçekleştirdik.

Görüşmeler her açıdan önemliydi, iç kamuoyu ve uluslararası kamuyu oluşturarak Kürtler arası barışı örmek ve Kürdistan’ı savunmak, her savaş karşıtı insanın görevi olmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.