Batı'nın ötekisi: Yeni Türkiye

Cafer TAR yazdı —

  • Eskiden Erdoğan rejimi daha çok; Türkiye halklarının ve bölge ülkelerinin problemiydi. Fakat artık başta Avrupa olmak üzere bütün Batı'nın problemi haline gelmiş durumda.

 

Geçenlerde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron alışılmışın dışında bir şey yaparak Twitter üzerinden hem Fransızca hem de Türkçe bir mesaj paylaştı:

“Ajaccio'da Türkiye'ye net bir mesaj gönderdik; iyi niyetli, naiflik olmaksızın sorumlu bir diyaloğu yeniden açalım. Bu çağrı bundan böyle Avrupa Parlamentosu'nun da çağrısı, görünüşe göre de işitilmiş, ilerleyelim.”

Bu mesajda üç şey aynı anda vardı; ilk olarak mesajı Türkçe yayınlayarak Türkiye halklarına “sorunum sizinle değil Erdoğan Rejimi ile” diyor. İkinci olarak “naif değiliz ve ayrıca çağrı görünüşe göre işitilmiş” diyerek Erdoğan'a gözdağı vermeye devam ediyor.

Son olarak da “Bu çağrı bundan böyle Avrupa Parlamentosunun da çağrısı” diyerek; Türkiye'ye yönelik tutumun sadece Fransa'nın değil, bütün Avrupa ülkelerinin tutumu olduğunu ilan etmiş oluyor.

Eskiden böyle zamanlar da Almanya devreye girer ve sorunu nispeten Türkiye lehine çözerdi; fakat en son Yunanistan/Türkiye arasında yaşanan gerilimde Almanya alışılmışın dışına çıkarak, yaşanan gerilimde Yunanistan'ın haklı olduğunu ve Yunanistan'ın yanında olduğunu ilan etti.

Çünkü artık “bıçak kemiğe dayanmıştı!” ve Erdoğan rejimi bütün bölgenin istikrarını tehdit eder hale gelmişti. Erdoğan rejimi şimdi durdurulamazsa, sonra durdurmak çok zor olacaktı.

Cemaat sonrası içerde Avrasyacı kesimlere dayanarak Rusya ile yakınlaşma siyaseti izleyen Erdoğan uzun bir süredir ABD tarafından da yakından takip ediliyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu “Partiler Üstü Politika Merkezi (BPC)” Uzmanı Nicholas Danforth iki yıl önce sanki bu günleri görmüşcesine Türk/Amerikan ilişkilerine dair şu saptamayı yapmıştı:

“Washington'da her ne kadar ilişkileri kurtarılmak istense de bunun artık mümkün olmayacağı yönünde endişeler arttı. Bu endişeler ve yaşanması muhtemel sorunlar ışığında ABD yönetimi alternatifleri güvence altına almaya çalışıyor. Yunanistan ile artan işbirliği de bu alternatiflerin garanti altında alınması ve aynı zamanda da dolaylı olarak Türkiye'ye de alternatifimiz var mesajı verilmesi anlamına geliyor.”

Daha sonraki yıllarda ABD, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ile ilişkilerini geliştirmeye devam etti. Bölgede uzun bir süre Türkiye/İsrail eksenine dayanan ABD Türkiye'de artan Avrasyacı eğilimler sonrasında Türkiye'ye alternatif olarak “Yunanistan/Kıbrıs, İsrail, Mısır” eksenini güçlendirdi.

En son Doğu Akdeniz'de Türkiye/Yunanistan arasında yaşanan gerilimde ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, “Türkiye'nin bölgedeki eylemleri bizi derinden endişelendiriyor” diyerek ABD'nin Yunanistan'dan yana tutumunu net olarak ortaya koymuş oldu.

ABD bununla da yetinmedi; ilk olarak Girit Adası'nın güneyinde Yunanistan ile askeri tatbikat düzenledi, daha sonra tavrını Abrams tanklarını bölgeye göndererek Türkiye/Yunanistan sınırında Yunan ordusu ile askeri tatbikat yaparak devam ettirdi.

Bütün bu yaşananlardan şunları anlıyorum:

1. Türkiye uzun bir süredir hiç bir Avrupa ülkesi tarafından ciddi manada AB aday ülkesi olarak görülmüyor,

2. Türkiye artık ABD'nin stratejik müttefiki değildir,

3. Türkiye'de kimseye güven vermeyen, ne yapacağı önceden kestirilemeyen bir iktidar var.

Erdoğan rejiminin Rojava saldırganlığına dur demeyen Avrupa ülkeleri ve ABD, Doğu Akdeniz'de ve Libya'da Erdoğan'ın önünü açmış oldular. Eğer daha baştan Erdoğan saldırganlığı Rojava'da durdurulmuş olsaydı; Doğu Akdeniz ve Libya bugün daha istikrarlı bir yer olurdu.

Başta Yunanistan olmak üzere bütün Batı bu yaşananlardan ders almalıdır; Erdoğan rejimi içerde demokrasi güçleri desteklenmeden, sadece dışarıda askeri olarak dengelenerek durdurulamaz. Türkiye içerde barışını inşa etmeden; dışarıda bölge barışı güvenceye alınamaz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.