Ben sizin yalanlarınızla, hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu..!

Demir ÇELİK yazdı —

  • See Rıza’nın bugünlere ışık tutan; “Ben sizin yalanlarınızla, hilelerinizle baş edemedim bu bana dert olsun. Bende sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun!” sözünden ders çıkaracak mıyız? Yoksa tarih boyunca yapılan hile ve aldatmalara kanmaya devam mı edeceğiz. Sorun bu kadar nettir.

İttihat ve Terakki zihniyeti önce Müslüman olmayan halklardan Ermeni, Rum, Asuri-Süryanî, Êzîdîleri soykırımdan geçirir. Daha sonra Türklük Sözleşmesi gereğince Kürdistan’a yönelir.
Ulus devlet inşası sürecinde Türk devleti, Kürt kimliğini yok etme, Kürdistan’ı sömürgeleştirme amaçlı birçok kez Kürt soykırımına kalkışır. Yıkılan Osmanlı yerine Kemalizm’in iktidar olması ve uluslararası arenada tanınmasıyla, jeo-stratejik konumu nedeni ile hem emperyalist blok, hem de sosyalist blok sahip çıkar. Lozan antlaşmasıyla ulus devletini tescilleyen Kemalist devlet, Kürdistan’ı 1925'te Şark Islahat Planı ile sömürgeleştirmeye başlar. Bu stratejinin uygulanma alanlarından biri de Dersimdir. 1925 Eylül’ünden başlayarak on iki yıl boyunca hedefi, kapsamı, kültürel ve sosyal politikaları, idari ve siyasi amacı sömürge hukuku ile belirlenen bir soykırımdır Dersim. Dersim soykırımı sadece fiziki soykırım olmayıp, kültürel, dilsel, kimliksel, inançsal, ekolojik, sosyal ve kadın kırımının bir arada yaşatıldığı soykırımlar bütünüdür. Dünyada birçok kez, birçok halka dönük kaba, fiziki soykırımlar yaşatılmış, sonuçta halklar yüzleşerek kendi tarihsel hakikati ile buluşmuşlardır. Ancak Dersim yaşadığı ağır siyasal, kültürel, dilsel ve toplumsal travmayı hala atlatabilmiş değildir.
Dersim soykırımı; Kırmanckî ve Kurmancî lehçelerini konuşan Raya Heqî inanç sahibi Kürtlerin inanç kutsallarını, inancın sosyal ve kültürel değerlerini ortadan kaldırmanın soykırımıdır. Hiyerarşi dışı dikey olmayan yatay örgütlülüğü ile tarih boyunca devletçi-iktidarcı sisteme karşı tarihi direnişçi çizgiyi temsil ettiğinden, anacıl toplumun ahlâki ve politik değerlerini insan toplumsallığında özgün ve özerkçe yaşattığından inanç sahipleri tarih boyunca hep saldırı altındaydı. Ulus devletin milliyetçi, dinci ve cinsiyetçi zihniyeti; hem insan toplumsallığının bu komünalitesini, hem inancı ve inancın sosyal kültürel değerlerini “çıbanbaşı” görmüş, topyekûn ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Raya(Rae) Heqî inanç sahipleri kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik anlayışları yanı sıra doğa inancının ahlâki ve politik değerlerini insan toplumsallıklarında yaşattıkları için vahşice soykırımdan geçirilirler. Dersim, özerk eyalet olması yanında Raya (Rae)-Rêya Heqî-Kızılbaş inancına sahip Kürtlerin yaşıyor olması nedeni ile sadece fiziki bir ortadan kaldırma söz konusu değildir. Vahşi uygulamaları yanında, aynı zamanda Kemalist sistemin bellek kazıcı, ideolojik aygıtları ile yeni bir kimlik ve yeni bir kişilik oluşturmanın da laboratuarına dönüştürmenin soykırımıdır. Bu amacı gerçekleştirmek, geriye hiçbir şey bırakmamak adına on iki yıl boyunca dört alanda büyük hazırlıklarla sonuç almaya bakmışlardır.
1-Soykırıma Hazırlık:
a-Halkın İknâsı; Kendisini Alevi Bektaşi diye tanıtan bir vali atanır. Çok sayıda aşiret reisleri İsmet İnönü ile görüştürülür. Aşiret reislerine Ermenilerden kalma arazilerin verileceği, kendi köylerine ve bölgelerine yol açılacağı, okul yapılacağı söylenir. Amaçlarının ‘barbarları’, ‘cani’ ve ‘şakileri’ ortadan kaldırmak olduğunu, başkalarına dokunmayacaklarını söyler İsmet İnönü.
b-Umumi Müfettişliğin Kurulması: Askeri, siyasi, sosyal, kültürel ve inançsal kırıma dönük uygulamalar tek elde yürütülsün istenmiştir.
c-Derin vadilere, dağların doruklarına yollar açılır.
d-Stratejik noktalara karakollar inşa edilir.
e-Silahsızlandırma sağlanır: Halkın elindeki ateşli av silahları toplanır.
f-Raporların hazırlanması: Aşiretler dost ve düşman diye tasnif edilir. Eyaletin sosyo-ekonomik, sosyal dokusu, aşiretler arası ilişki ve çelişkileri aşiretlerin varsa silah ve askeri güçleri, inanç önderlerine dönük kapsamlı raporlar hazırlanır.
g-Umum Müfettişliğe bağlı paramiliter güçlerin yağma ve talan hareketleri
2-Tenkil (Ortadan Kaldırma)
3-Tehcir (Zoraki göçertme ve sürgün)
4-Asimilasyon: Yüzyıldır sürdürülen asimilasyon neticesinde dilsel, kimliksel, inançsal ve kültürel başkalaşımı yaşamaktayız.
Takrir-i Sükûn ve Şark Islahat Planı kapsamında on iki yıl gibi uzun hazırlık çalışmaları neticesinde 1937-1938 tarihlerinde, Dersim bir bütün olarak tenkil (ortadan kaldırmak), tedip (hizaya getirmek) hareketlerine tabii tutulur.  
“Okul açmak, yol yapmak, refah sebeplerini sağlayacak fabrikalar kurmak, kendilerini meşgul etmeye yarayan çeşitli sanayi işleri sağlamak, özet olarak yurt sahibi yapmak veya uygarlaştırmak suretiyle ıslaha çalışmak hayalden başka bir şey değildir...”
“Dersim, cumhuriyet hükümeti için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kesin bir ameliyat yapmak, acı sonuç ihtimalini önlemek, memleketin selameti için gereklidir.” 
Türk Ulus Devleti’nin Kürdistan ve Raya Heqî karşıtı yüz yıllık bu jeo-stratejisi bugünde benzeri yalan ve hilelerle Rojava ve Başûr’da sürdürülüyor. See Rıza’nın bugünlere ışık tutan; “Ben sizin yalanlarınızla, hilelerinizle baş edemedim bu bana dert olsun. Bende sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun!” sözünden ders çıkaracak mıyız? Yoksa tarih boyunca yapılan hile ve aldatmalara kanmaya devam mı edeceğiz. Sorun bu kadar nettir. Devletin soykırımına karşı çıkmak, devletçi zihniyetin el koyduğu değerleri yaşatmak, hem insani, hem de vicdani olandır. Dersim’in kendi tarihi direnişçi kimliğine sahip çıkması, kültürünü, inancını ve dilini yaşaması ve yaşatması soykırımla hesaplaşmada en temel ilke olmaktadır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.