Bizi aldatan bizden değildir
Ahmet TURHALLI yazdı —
- “Aldatanlar bizden değildir” hadisinin anlam bulması için aldananların aldatmayı görmeleri gerekir. Yüz yıllarca aldatılan Kürt, aldatanları ve onların bütün yüzlerini tanımıştır. Bundan sonra bizi aldatan Müslüman, insan ve Kürt, bizden değildir.
İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in ahlakı ve davranışlarını bilmek ve yaşamak Müslüman olabilmek için hayatidir. Peygamberin ahlak ve yaşam normlarını göz ardı edenler, İslam’ı yaşayamazlar. İlmi, ahlaki ve bilinç olarak gelişmeyen Müslümanlar; şekilsel, gösteriş biçiminde ibadet ve görüntü vermekle sadece zaman dolduracaklardır. Bu tür bir inanç ve yaşam mefkuresi taşıyanlar, iktidarcı ve din istismarcıları olan zümrelerin tahakkümlerini kalıcılaştırmaktan başka bir iş yapamayacaklardır. İslam ve bütün dinlerde, asl olan ahlaktır, iman ise ahlak üzere inşa edilir.
Müslümanın söylemi ve yaşamı, inancı ile doğrudan bağlantılıdır. Diğer bir söylem ile, yaşamınız inancınızın aynasıdır. “Ey iman edenler! Neden söylediğiniz şeyleri yapmıyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında nefret edilen bir davranıştır”. (Saf süresi 2-3)
Madem inancın temeli ahlaktır, o halde ahlakı olmayan bir iman üzerine oturtulacağı temelden yoksundur. Temelden yoksun olan bir yaşam ise, sonuçları itibarı ile hüsrandır. Kur’an bunlar için “dünya ve ahiretleri hüsrandır” der. Peygamber: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” demektedir. (Muvatta; Hüsnül-Huluk 8)
Hz Muhammed, bir gün pazarda dolaşırken buğday satan bir tezgaha uğradı. Elini buğday yığının içine daldırdı, parmakları ıslandı. Bunun üzerine satıcıya: “Ey zahireci! Bu ıslaklık nedir?” buyurdu. Adam: Ey Allah’ın Resulü! Yağmur ıslattı, dedi. Resul-i Ekrem: “İnsanların görüp aldanmaması için o ıslak kısmı ekinin üstüne çıkarsaydın ya! dedi. Sonra: Kim bizi aldatırsa, bizden değildir” buyurdu. (Muslim, İman 164)
Bu tarihi söz ve davranışın sahibi olan Peygamber’e inandıklarını söyleyenler, bu söze ve davranışa iman edip yaşama geçirmek için mücadele etmiş olsalardı, insanlık bugün farklı bir seviyede olacaktı. Kıble ve yörünge belirleyen bu hadis ümmetin şiarı olmuş olsaydı, bugün bizler çok başka yaşam standartlarında yaşamış olacaktık.
“Bizi aldatan bizden değildir”. Müslümanı aldatan Müslüman değildir, insanı aldatan insan değildir ilkesi insanlık ailesinde anlam bulsaydı bugün yardımlaşan, adaletten şaşmayan ve dünya barışına rehberlik eden bir ümmet olacaktık!
Diğer Peygamberlerin sözlerini ve yaşamlarını tahrip edenler, Hz Muhammed’in de getirmiş olduğu dini ve yaşamı çarpıttılar/başkalaştırdılar. Peygamber sonrası sadece iktidarı hedefleyen ve her şeyi kendine göre ayarlayan imparatorluklar ve saltanatlar inşa ettiler. Peygamberi ve İslam’ı kendi çıkarları için acımasızca ve ahlaksızca kullandılar. Peygamber ve İslam adına aldatmayı strateji olarak belirlediler. Ticarette kullandılar, siyasette kullandılar, savaşta kullandılar, ailede kullandılar, toplumda kullandılar ve buna Hille-i şer’iye ya da takkiye dediler. Başta Müslüman kardeşim dediklerini aldattılar; mallarına, canlarına ve ırzlarına el koydular.
Altmış milyon nüfusu olan kadim Kürt milletine kardeşim dediler, beraber namaza durdular, biz Müslümanız ve halifeyiz bize itaat edin dediler ve vatanlarını işgal ettiler. Dünyanın dört bir yanında, din adına, İslam adına onları savaşlara götürdüler. Ve onlara bir mezar taşını fazla gördüler. En son Kore’de Kıbrıs’ta ve İran- Irak savaşında yüz binlercesini öldürttüler.
Her hak isteyen Kürt hareketine karşı, aldatılmış Kürtlerden para ve korku ile cahşlar, korucular ve kendilerine bağlı hainlerle kardeşi kardeşe vurdurdular. Onlar Müslüman oluverdiler, İslami ve fıtri haklarını isteyen Kürtleri de hain, dış mihrakların oyunlarına gelen “kafir, terörist ve eşkıya” ilan ettiler.
Yılardır büyük bir fedakarlıkla hakları için mücadele yürüten Kürtleri askeri olarak yenemedikleri için geriye kalanları cami minberlerinden maaşlı imamların ayet ve hadis okumaları ile aldatmaya çalıştılar.
Kendilerine devletler kurarak, Rusya’nın, Çin’in, ABD’nin ve Avrupa’nın silah, siyaset ve paraları ile bizleri katl ettiler. Birde dönüp bize dış mihrakların ve kafirlerin işbirlikçileri dediler.
Allah’ın bizi emanetçisi yaptığı ülkemiz Kürdistan’ı işgal ettiler. Dilimizi, kültürümüzü, örf ve adetlerimizi yasakladılar, coğrafyamızın, köylerimizin, nehirlerimizin, ovalarımızın, dağlarımızın ve insanlarımızın isimlerini değiştirdiler.
Dilini konuşmak isteyenleri, linç ettiler. Bu kutsal değerler için mücadele edenlerin mezarlarını dahi yok ettiler.
Bütün bunları “bizleri aldatan bizden değildir” diyen ve böyle bir yaşam inşa etmek isteyen onun için mücadele eden bir Resul adına yaptılar.
Yıllardır DAİŞ vahşetine karşı mücadele eden Kürtler; dünya milletleri arasında görünür oldular diye, Kürdistan’ı sömüren ve Kürtlere bu zulümleri yapan devletler çılgına döndüler.
Şimdiye kadar Kürtlere “teröristtir" diyenler Kürtlerin barış çağrısı ile büyük bir boşluğa düştüler. Yeniden Kürtleri aldatarak ve savaşı dayatarak sonuç almaya çalışmaktadırlar. Kürtler barışçıl mücadele ile çok daha fazla sonuç alacaklardır. Bunların bütün tahrik ve saldırılarına rağmen Kürtler, barışçıl mücadeleyi azim ve kararlılıkla sürdürmelidirler.
Rojava’da oluşacak birlik ve ittifak Orta Doğu’ya yeni bir çehre kazandıracaktır.
Kürtler artık aldatılamayacaktır. “Aldatanlar bizden değildir” hadisinin anlam bulması için aldananların aldatmayı görmeleri gerekir. Yüz yıllarca aldatılan Kürt, aldatanları ve onların bütün yüzlerini tanımıştır. Bundan sonra bizi aldatan Müslüman, İnsan ve Kürt bizden değildir. Barış ve kardeşlik kazanacak, bizleri aldatanlar tarihin çöp sepetinde yerlerini alacaklardır.